Fikret Kızılok Kalbim
Gözlerimi evin içerisinde gezdirmekten sıkıldığımda ortamın ne kadar gergin olduğunu hissedebiliyordum.
Ulaşın ailesi Trabzondan İstanbul'a gelmişlerdi. Ulaş kapıyı açtığı gibi yanı başında bir kız görmeyi beklememeleri normal.
"Uşağım bu kız kimdu!?" Ulaşın annesinin bağırmasıyla olduğum yerde zıpladım. Korktuğumu fark eden Ulaş
"Sakin ol." Diyip göz kırptı.
Güzel, alımlı olan uzun saçlı kadın bana güler yüzle yaklaşarak
"Ben Serenay, senin adın ne bakalım?" Diye sordu, ardından gerçekçi bir şekilde gülümsedi. Onun bu iyimserliğine layık olup bende aynı şekilde gülümsedim.
"İrem bende."
"Bak bu kas kafali uşak benim kocam Barış. Ben Serenay Karayel." Gülümseyerek Barış'a yaklaştım ve elini sıktım.
"Çok memnun oldum Barış bey."
"Barış demen yeterli bacım."
Ulaşın annesinin yanında duran genç kadın bana doğru yürüyüp
"Bende Asya, Ulaşın kardeşiyim." Onunlada tanışma merasimimiz bittiğinde gülümseyerek Ulaşın annesine döndüm. Elimi ona doğru uzattım.
"Ulaş kimdu bu kız! Attirma tepemi!"
"Ana bir dur da dur!"
Ulaşın annesine uzattığım elim havada kalmıştı. Bende umutsuzca indirip Ulaşa döndüm.
"Ben en iyisi gideyim."
"İrem, kusura bakma geleceklerinden haberim yoktu."
"Önemsiz."
"Bırakayım seni."
"Gerek yok."
Evden çıktığımda bir taksi çevirerek kendi evime gittim. Üzerimdekileri bir hışımla çıkararak pandalı pijamalarımı giydim. Kendimi yatağa fırlattığımda bütün olanları düşündüm.
Ulaşın ailesi gelmişti ama annesi beni sevmemişti. Oysa hiçbir şey yapmamıştım ona karşı. Bu çok bencilce!
Telefonumun alarmını kurduktan sonra şarja taktım. Priz yatağımın hemen yanındaydı, Dünyanın şanslı insanlarından biriyim!
Telefonumu bıraktığımda yatakta dönüp duruyordum. Ne uykum vardı, nede huzurum! Durmadan Ulaşın annesini düşünüyordum. Şeytan diyor ki çık karşısına
"Beni neden sevmedin?"
"Yürü git tahtasi eksuk!"
Aklımdan geçen diyoloğa kahkaha attım. Saatin ilerlediğini fark edince zar zor da olsa uyuyabildim.
Alarmın o iğrenç sesiyle uyanmak otomatik olarak güne iğrenç başlamamı sağlıyor! Düşmana gerek yok, alarmım varya.
Alarmı kapatıp lavobaya koştum, elimi yüzümü yıkadıktan sonra ayna karşısına geçip güzelce saçımı taradım. Giyecek kıyafetlerimi seçtikten sonra tamamen hazırdım. Herşeyimi alıp dışarıya çıktığımda taksi çevirdim.
Okula vardığımda bizim grup yine orda, her zaman ki yerimizdeydi. Hızla yanlarına gittim.
"Erkencisin." Bunu söyleyen Barandı. Sonuna kadar haklılar her zaman okula derse başlamadan son dakikada gelirdim. Alarmı erteleye erteleye uyanamaz, devamsızlıkta çığır açardım. Gizem bana yaklaşıp
"Oha! İrem, sen makyaj yapmışsın!" Diye bağırdığında gözlerimi devirerek cevap verdim.
"Uzayda yaşamın olduğunu kanıtlamadın sadece makyaj yaptığımı anladın Gizem bir rahat dur!"
"Yoksa sen sevgili mi yaptın? Ay inanamıyorum! Bu değişim falan ondan."
Ben cevap vermeye yeltenirken Baran sinirle yanımızdan ayrıldı. Yine ne olmuştu bu çocuğa? İyice depresyon haline girdi. Ortada birşey yokken neye hiddetlendi ki şimdi?
"Saçmalama kızım, yok sevgili falan! Bakımlı olmak istedim sadece."
"İyi bakalım."
"Neyse Gizem beni lafa tutma, görmedin mi Baran öyle hiddetli şekilde kalktı ona bakayım."
Gizemle Berkanın yanından ayrıldıktan sonra bahçede Baranı aramaya başladım. Onu bulduğumda aceleyle arkasından bağırdım.
"Baran!"
Yanına gitmeye yelteniyordum ki Ulaş elimi tutup beni durdurdu.
"Onun yanına gitme İrem."
"Ulaş ne saçmalıyorsun?"
"Beni dinle."
Baran bir müddet bizi süzdükten sonra bulunduğu yeri yine terk etti.
Neler olduğunu anlayamıyordum, Barandaki bu değişiklik, Ulaşın onun yanına gitmemi engellemesi.
Yoksa aralarında bir kavga falan mı olmuştu? Bu kadar şey yaşanıyor ve benim birşeyden haberim yok. Kafamda binlerce düşünce vardı.
Acaba Ulaşı dinleyip Baranı yalnız mı bıraksaydım? Yoksa Ulaşı bir kenara itip arkadaşımın derdini mi öğrenseydim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karadenizli Sevdam
Teen FictionÜniversitede tanışıp birbirlerinden hoşlanan aşıkların, Karadenizle birleşmesi.