ChanSoo&KaiSoo
-Kyungsoo-"SEN" Chanyeol elimi dahada sıkmaya başlamıştı.
Aniden yükselen sesle herkes dikkadini Chanyeol'a vermişti. Ben hariç herkes.
Benim gözlerim ve kalbim kapıdaki kişiye saplanıp kalmıştı. Jongin beni farkettiğinde gözlerini açabildiği kadar açtı."Siz tanışıyor musunuz?" Wufan'ın kafası karışmış gibiydi.
"Hemde nasıl." Diyerek sinsi bir gülüş kopmuştu Chanyeol'un dudaklarından. Elini sanki dahada fazla sıkabilirmişim gibi sıktım. Sanki bıraksam gidip Jongin'i öldürene kadar dövecekti. Gözlerimin lanet bir şekilde dolmasını engelleyemiyordum. Kalbim derimi parçalayabilecek kadar hızlı atıyordu.Tekrardan kötü şeyler olmasından korkuyordum. Korkudan mı acıyordu kalbim? Onu o kadar özlemiştim, kokusuna o kadar hasret kalmıştım ki tekrardan gözümün önünden kaybolmasından korkuyordum. Yoksa sevdiğimden mi acıyordu benim kalbim?
"Kyungsoo?" Adım dolgun dudaklarından çıkıverdi. Adımı sevdim bir an. Nefesinde kaybolmak istedim.
"Kyungsoo değil, Chanyeol ve Kyungsoo. Sınırlarımı daha fazla zorlamadan defol!" Chanyeol biribirine kenetli ellerimizi havaya kaldırdı. Birlikte olduğumuzu gösterip, korumam olduğunu belirtiyordu Jongin'e.
"Hay binlerce soyu tükenmiş ejderhalar adına!! Biri bana burada ne sikim döndüğünü açıklayabilir mi?" Wufan dayanamamış ve patlamıştı. Jongin'in ise gözleri ellerimiz ve yüzümüz arasında gidip geliyordu. Kapı açıldığından beri sakin tavırları yok oldu aniden.
Kendini toparladı ve emin bir tınıyla Chanyeol'un gözlerine bakarken konuştu."Gitmiyorum."
"Seni küçük-" Atağa geçmeyi düşünürken Chanyeol'u tüm gücümle kendime çektirdim. Yalvarmaktan başka çarem yoktu. Jongin'e zarar vermesine dayanamazdım. Aynı zamanda kendisinede zarar vermesine dayanamazdım. Karşı karşıya duruyorduk ve ben onun diğer elinide avuçladım.
"Yapma.." Sesim duygularıma eşlik edercesine titriyordu.
"Bırak beni!" Gözlerindeki ateş alevleniyordu git gide.
"BIRAK ONU!" Jongin'den beklemediğim bir atak gelmişti. Ellerini yumruk yapmıştı ve Chanyeol'dan farksızdı.
"O LANET ÇENENİ BECERMEDEN ÖNCE SİKTİR OLUP GİT!!" Chanyeol'un gür sesi yükseldikçe yükseliyor ve dahada korkmamı sağlıyordu. Wufan kenarda birşeyler zırvalıyordu ama onu duyamayacak kadar meşguldük üçümüzde.
Chanyeol'un küfür ve tehdit içeren cümlesi ardından Jongin üzerimize doğru gelmeye başladı. Hayır lanet olası gelme, sadece git. Chanyeol'da ürkütücü bakışlarıyla okşuyordu Jongin'in yüzünü. Ellerimden kurtarmaya çalışıyordu ellerini. Daha fazla onun gücüne dayanamayarak, elleri ellerimden kayıp gitti."Chanyeol dur. Lütfen Chanyeol dur." Gözyaşlarımın yüzümle dans etmesine izin verdim. Sesim biraz öncekinden daha feci titriyordu. Beni duymuyor gibi hareket ediyordu. İkiside salonun ortasında karşı karşıya geldiklerinde, Chanyeol tüylerimi diken diken eden gülüşüyle ilk atağı yaptı.
"O benim."
Jongin konuşmaya bile tenezzül etmeyerek yumruğunu kaldırdı. Aynı anda Chanyeol'un yumruğuda havadaydı. İkisininde o kadar gözü dönmüştü ki yanlarına geldiğimin farkında bile değillerdi. Canım acıyacaktı belki. Fakat bunu engelleyemezsem onların canları yanacaktı. Biribirilerine vurmadan hemen önce ikisininde ortasına bedenimi kondurdum.
İkisininde durması için çok geçti. Jongin'in sert yumruğu karnımı selamlarken, Chanyeol'unda yumruğu belime denk gelmişti. Atmosfer gürültülü olmasına rağmen, kemiklerimin kırılma sesini duyabilmiştim. Üst bölgelerimi ziyarete gelen keskin acıyla yere yığıldım.
___________