25. Bölüm
KaiSoo&BaekYeol
"Bunu izlemek istiyorum!" Jongin, Chanyeol'un elindeki kumandayı kaptı ve kanalı değiştirdi.
"Ya! O koca kıçını asfalta sürtüp, popon alev alana kadar bunu devam ettirmemi istemiyorsan, ver şunu!"
"Vermiyorum!"
"Ver dedim!"
"Vermiyorum dedim!"
"Seni küçük.."
Jongin, Chanyeol'un ona doğru yaklaştığını görünce, yerinden zıplayarak koşmaya başladı.
Esmer çocuk sırık çocuğun kafasını şaşırtmak istercesine sağ tarafa doğru bir atak yaptı. Chanyeol'da onun ardından sağ tarafa gidince, Jongin yönünü sola çevirerek, ondan kurtulabilmişti."Kandır-"
Kahkası ve sözleri bölünmüştü, çünkü Kyungsoo Jongin'e çelme takarak, yüzüstü düşmesini sağladı. Chanyeol hala onun arkasından koştuğundan, kendini durduramayarak Jongin'in sırtını boyladı.
"YA!" Baş ucunda sırıtan çocuğa dönerek, bağırdı Jongin.
"Kes sesini!" Sevgilisinin elinden kumandayı alarak, koltuğa yerleşti.
"Kyungsoo!"
"Kyungie!"
Arkasından bağıran iki avanağı umursamamaya çalıştı. Kavga etmelerinden bıkmış, usanmıştı. Tanrı aşkına! Bunlar hiç yorulmuyorlar mıydı?
Masanın üzerindeki patlamış mısırları kucağına yerleştirdi ve kanalları birer birer çevirdi.
Bu sırada sinir sistemini alt üst eden iki budala, tekrardan kavga etmeye başlamışlardı."Az önce ona Kyungie mi dedin sen?"
"Bundan sana ne?"
"Ne demek sana ne? Benim sevgilim o. BENİM!"
"YETER!"
Kyungsoo daha fazla kulaklarını karşısındaki iki aptalın sesiyle meşgul etmek istemiyordu.
Jongin onlarla kalmaya başladığından beri, ikisinin yaptığı tek şey didişmekti. Kyungsoo'yu görmüyorlardı sanki. Tıfılcık çocuk dışlanmış gibi hissediyordu. Jongin kavga etmekten Kyungsoo'yu öpmeyi bile unutmuştu. Sinirliydi kısa olan.
İkiside başını yüzü sinirden kızarmış minik bedene çevirdi."Sakın.beni.rahatsız.etmeyin!"
Her kelimesini vurgulayarak söyledikten sonra, odasına kendini kilitledi.
Öylesine söylememişti. Cidden ikisinin yüzünü birsüre görmemenin en iyisi olduğunu düşünüyordu. Watpadden tam kendine göre bir hikaye bulduğunda, okumaya başladı.
Dün akşam karnı fazla şiştiği için bitiremediği cipsleri, yatağın altından kaptı.
Neredeyse 30 dakika geçmişti ve Kyungsoo kendini başka bir diyarda buldu. Hikaye o kadar çekici gelmişti ki gözüne, bir anlığına dünya ile ilişkisini kesmişti. Hikayeyi okurken şekilden şekile girdiğinin bile farkında değildi. Kapının tıklama sesiyle başını yana çevirdi."Defolun!"
Öncekinin aksine biraz daha sakindi ses tonu. Hala tıklatılmaya devam eden kapı sinirlerini bozmuştu. Rahatla birşey bile okuyamayacak mıydı?
Cips yemekten yağlanmış parmaklarına baktı. Nasıl olsa ellerini yıkamak için er yada geç dışarıya çıkacaktı. Bu yüzden kapının kolunu kirletmemeye özen göstererek, açtı.
Birşey konuşmak istedi fakat karşısındaki şey onu susturmuştu.
Chanyeol ve Jongin'in elindeki şeyler."Küstün mü?" Yazıyordu ilkinde. Kyungsoo'nun okuduğunu anladıklarında, ilk pankartı yere attılar.
"Aptallık ettik, özür dileriz." İkincisinide yere attıklarında, duyulan tek şey yere düşen pankartların sesiydi.