ChanSoo.\KaiSoo
Kyungsoo hastaheneden iki gün önce taburcu olmuştu. Artık daha iyi hissediyordu.
Elbette ki hala yaraları ve ağrıları vardı. Hem bedensel hem ruhen. Doktor bedensel ağrıları için antibyotik yazmış, 1 hafta içinde eski haline döneceğini söylemişti. Fakat hiç kimse ruhsal yaraları için tavsiyede bulunmamıştı. Bu normaldi çünkü Kyungsoo kimseye içindeki boş kuyudan bahsetmezdi. Genellikle içinde saklardı.
Dün akşam Chanyeol'a Amerikadaki amcasından telefon gelmişti. Chanyeol her ne kadar yeni sevgilisini bırakmak istemesede, zorundaydı.
Chanyeol Minseok ile konuşmuştu. O Kyungsoo'nun kendi evinde kalmasını sorun etmeyeceğini söylemişti. Fakat Kyungsoo için işler farklıydı. Rahatsız ve gereksiz bir yük gibi hissediyordu. Chanyeol ona isterse onu bir otel bulabileceğini söylediğinde Kyungsoo reddetti. Birde parasını onun için harcamasına göz yumamazdı.
"Sık sık arayacağım. İçki içme, bolca yemek ye çok zayıf gözüküyorsun. Depresyona girme, aşk filmleri izleme, komedi izle. Minseok ile yakınlaş, arkadaş olun. Bana istediğin zaman mesaj atarsın. Sıkılıyorsan saatlerce telefonda konuşabiliriz. Yada hala çok geç-"
Kyungsoo Chanyeol'un ağzını eliyle kapatmıştı.
"Çok konuşuyorsun. Git artık."
Minik elini onun ağzından çekti ve yanağına bir öpücük kondurdu. Chanyeol gülümsedi ve sevgilisini öptükten sonra evden çıktı. Hala giden uzun çocuğun arkasından gülümserken, arkasını döndü. Burnunun dibine kadar gelmiş olan çocuğu görünce, yerinden sıçradı.
"O-oh seni korkutmak istememiştim. Dışarıya çıkacağım ve muhtemelen akşama doğru gelirim. Kendi evinde ne yapıyorsan buradada yapabilirsin. Acıkırsan yemek ye, banyo yap falan filan." Minseok Kyungsoo'ya karşı gülümseyerek konuşuyordu. Buruk bir gülümsemeydi bu. İçten değildi ve gözleride hafiften doluydu. Kapıdan çıkmasına ramak kalan çocuk kendisine sorulan soruyla duraksadı.
"İyi misin?"
"İyim."
Arkasını dönmeden cevap verdi. Bu biraz garip hissettirmişti Kyungsoo'ya. Yine onu ilgilendirmeyen şeylere burnunu sokmuştu.
"Herneyse."
Kyungsoo iç çekerek televizyonun karşısına yayıldı. Öylesine kanalları çevirip durdu birsüre. Kapı çaldı. Minseok gideli çok olmamıştı. Birşeyini unutmuştur diyerek, ilerledi kapıya. Kapı açıldığında karşısına çıkan tek şey ılık bir rüzgardı. Etrafına bakınmak için dışarıya doğru bir adım attı. Çıplak ayağı bir kağıt parçasının üzerine denk geldi. Ayağını kağıdın üzerinden çekti. Boş boş bakmanın bir yararı olmayacağını anladığında eğildi ve birkaç kez kaplanmış olan kağıdı açtı.
'Karanlık çöktüğünde karşına çıkacağım Kyungsoo. Seni şu an izliyorum.'
İkinci cümleyi okuduktan sonra kafasını kaldırarak iyice etrafına bakındı Kyungsoo. Gözleri onu arıyordu. Aradığı bedeni gözlerini kestiremediğinde, okumaya devam etti.
'Boşuna etrafına bakınma. Beni göremezsin. Benden korkuyor musun? Korkma. Karşına çıkmamı istemiyorsan kağıdı yırtman yeterli. Ben seni cidden özledim...'
Elindeki kağıdı daha sıkı tutmaya başladı. Yırtmalı mıydı?
* * * * * * *
HunHan.
-Sehun-
Luhan'ı olması gereken yere götüreli ikinci günümdü. İki gündür içiyordum. İki gündür koca ve küçük bebeğim yoktu. İki gündür ölüydüm. Ev darmadağındı. Ve evet kendi evimdeydim.