Bölüm 27

1.8K 91 39
                                    

İyi okumalar

Zaman hızlı akıp yaşadığımız şeylerin aslında  sadece gerekli olduğu için yaşıyoruz. Ama bazı anlar vardır, zaman dursun istersin akmasın herşeye rağmen dursun istersin.
Ömrü hayatımda bir kere bu göz yaşanın hiç akmamasını isterdim.
Aydının bu kadar yıkılmış halini görmemek  isterdim.

"Geldin" dedi kısaca. Bir damla daha düştü gözünden, ne vardı bu kadar onu bu duruma getirecek.
Yanına gittim onu oturduğu yerden ayağa kaldırıp  sarıldım.

"Neden kumru neden, herşey herkes neden bu kadar kötü. Ya Ahmet ölseydi. Ne yapardım ben" dedi.

"Ölmedi ama bak yaşıyo o koca adama bişey  olmaz bırakmaz seni" dedim.

"Bir tek o kaldı bana ihanet etmeyen" dedi. Gözlerindeki öfkeyi gördüm.

"Allah kahretsin!!!!
Neden ya ya neden ???
Ne yapacam şimdi nasıl baş edicem"diyip bağırmaya başladı. Zaten dağınık olan odayı daha beter hale gitiriyordu. Elimden hiç bişey gelmiyordu. Yavaşca duvarın dibine çöktüm. Onu böyle izlemek cok zordu. Gözlerimi kapadım.
O bağırdıkça ben ağlıyordum.

Yüzümde ellerini hissedince açtım gözlerimi.  Baktı sadece sanki konuşmak istiyordu ama aynı zaman da susuyordu.

"Gidelim mi burdan" dedim. Hayır anlamında  kafasını salladı.

"Keşke şu iki günü yaşamasaydım da ölseydim" dedi.

"Aydın korkuyorum. Ne oldu sana böyle anlat ne olur" dedim.

"Keşke anlatabilsem" dedi. Karşımda öyle bir adam vardı ki ben ne yapsam  onu güçlü bir şekilde ayağa kaldırmaya güçüm yetmez.

Yanıma oturup başını dizime koydu.
Konuşmayacağını biliyordum. Burda her ne olduysa kendi başıma  öğrenmem gerekiyordu...

Yazardan anlatım:

Bu iki insan!
Öylesine zıt, ama öylesine birbirini tamamlayan iki insan.
Aydın bu büyük yükle nasıl başa cıkağını düşünürken, Kumru ise herşeyden habersiz onu bu hale getiren adamı nasıl öldürürüm diye plan yapmaya başlamıştı bile.

Hayat hiç bir zaman sebepsizce kimseyi çıkarmaz. İki insanın kaderleri bir yazılmıştı. Eninde sonunda birbirlerini bulacaklardı.

"Zaman"diye düşündü Aydın.
Zaman herşeyin ilacı ama Aydının öğrendikleri  için geçerli  değildi.
Boranın ona Kumru hakkında ailesinin ve annesinin onu neden bırakışını herşeyi anlatmıştı.
Emirle kardeş olduklarını biliyordu nasıl susacaktı şimdi. Bu bildiklerini nasıl gömecekti içine.
"Anlatmalıyım"dedi içindeki sesi Aydının.

Anlatırsa neler  olacağını biliyordu.
Kumru kaldıramazdı  bunu.
Aydın başını Kumruya doğru çevirdi. 
Uyuduğunu gördü. Yavaşca Kumrunun dizlerinde kalkıp yerdeki dağınıklığı öteye itti.
Kumruyu yere yatırıp başını omuzuna koyup uyudular.

Kumrudan devam:

"Oha lan bak bunlar niye böyle olum"

"Hayır arkadaş döverim bu adamı desem adam benim iki katım, çok pis sinir oldum şuan"

"Susun artık da uyandıralım"

Bazı sesler duyuyordum ama gözlerim açılmak  istemiyordu.  Zaten çok  kötü hissediyorum üzerimde sanki tonlarca ağırlık var.

"Sizi duyuyorum  da ben kötüyüm ya böyle sanki tonlarca ağırlık  var üstümde" dedim. Gözlerimi yavaş yavaş acıp karşımdaki bizim çocuklara baktım.

KARANLIK KIZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin