bölüm 2

9.2K 320 7
                                    

En derin uykumdan etrafta koşturan çocukların sayesinde uyandım. Yeni bir güne çocuk sesleriyle uyanmak güzel onların masum masum gülüşmeleri benim çalar saatim gibi.

Gözlerimi uyanmak için açmaya çalıştım. Ama sadece çalıştım ellerim le gözlerimi ovuşturup yan tarafıma baktım. Küçük kumru yine yok onunla oturup konuşmam lazım. Bütün gün sokaklarda ne yapıyor hiç anlamıyorum. Başına bişey gelebilir en azından benim yanımda dursa daha güvende olur.

Yataktan kalkıp hemen üzerimi giyindim. Saat baya geç oldu umarım Kızılay'ın verdiği kahvaltıyı kaçırmam diye kendi kendime söylenip yemek yediğimiz büyük çadıra koştum.

Hah tabiki de bitmiş benimi bekliceklerdi. Geriye dönüp çadırımdan iş çantamı ve biraz para alarak çıktım bu gün çay simit yerim.
Uzun zaman oldu zaten.

Küçük kahvaltımı yapıp biten bir kaç kınayı almak için otobüse binip Eminönün de gittim. Hızlı bir şekilde de kınaları ve bir kaç gerekli eşya alıp çıktım. Saate baktığımda 11 olduğunu gördüm bu saate pek iş olmazdı. Hafta içi olduğu için para kazanmaya akşam üstü başlıyorum. Bari bugün biraz gezeyim dedim kendi kendime.

Bütün bu insanlar gezmek için her gün dışarı çıkıyorlar. Bende onlar gibi gezicem, alışveriş yapıcam herkes gibi bir kafeya gidip birşeyler içerim evet bunun için benim 1.5 yıldır biriktirdiğim paradan harcamış olurum ama bir gün sadece bir gün kendimi iyi hissetmek istiyorum kendi kendimi şımartmak istiyorum. Başkaları tarafından bu pek mümkün değil.

İlk olarak alışverişle başladım. Gerekli birkaç iç çamaşırı aldım. Etrafımda hep anne kız birlikte alışveriş yapan kişiler görmemle alışverişi bırakıp biraz yürümeye başladım nedense onları görünce içim de tuhaf bir his oluyor. Tam ne olduğunu bilemiyorum bu his bana hiç iyi hissettirmiyor.

Ne kadar yürüdüm hiç bilmiyorum ama şuan karşımda duran esere hayranlıkla baktım. Galata kulesini hep uzaktan görmüştüm. Buraları pek bildiğim yok zaten nasıl geldim onu bilmiyorum. Ben zaten ne biliyosam.

Galata kulesinin kapısına bakıp gidip gitmemek konusunda kararsız kaldım. Alışveriş yapmadığım için param vardı. İstanbul'u Galata kulesinin tepesinden izlemek istedim bir an çok fazla kişi yok zaten en fazla 10 kişi şimdi sıraya girsem fazla beklemeden içeri girmiş olurum.

Tam sıraya gireceğim anda bir tane çocuk önüme geçip sıramı kaptı. Hah tabiki ses çıkarmadım. Ne farkeder ki zaten omuz silkip beklemeye başladım. Yapacak başka bişey olmadığı için etraftan gelip gecenlere bakıyorum kulağıma gelen mesaj sesiyle çantamdan telefonu çıkarıp baktım. Ama bana değil önümdeki çocuğa geldiğini anlayınca ufak bir kahkaha attım.

Çocuk anında bana dönünce gülmeyi kesip ona baktım. Aramızda boy farkı yok denecek kadar azdı ama benden uzun tabi bir anda bana dönmesini beklemediğim için utanmıştım.
Neyse ki bunu anlamıcak, bu güne kadar gördüğüm tüm erkekleri unutturacak kadar güzel bir yüzü vardı. Hele ki gözleri siyahın en karası hafif uzun dağınık saçlarıyla ve kirli sakalıyla çok çok yakışıklı görünüyor şuan.

Her zamanki umursamaz tavrımı takınarak ona " ne var" bakışı attım.
Beni umursamayıp önüne döndü. Elimde titreyen telefona bakıp tekrar güldüm. Bana mesaj geldi hemde Turkcell emiceden zaten rehberimde hiç kimse yok mesaj beklemem çok saçma olurdu.

Önümde hareketlilik olunca gözlerimi telefondan çekip karşıma baktım.
Sinirli bir şekilde bana bakan çocuk hafif sesini yükselterek.

"Zaten sinirliyim arkamda gülüp durma" dedi. La arkadaş kırk yıl da bir güldüm onda da azar işitiyorum.
Onu umursamadan tekrar telefona döndüm. Bu yaptığım onu daha çok sinirlendirmiş olacak ki telefonumu elimden alıp.

KARANLIK KIZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin