Bölüm şarkısı: Unlike Pluto- Destroy, Build, Destroy
************"Lütfen... Dur-"
"O Anka dirilecek! Seni Uronos'a tatil yap diye getirmedim!" Heechul Baekhyun'un boynuna sardığı tasmayı sıkıca tuttu ve çekti. "Öfkelenmen mi gerekiyor? Dönüşmek için ne yapman gerekiyor?"
"H-" Baekhyun ağzının kenarına yediği yumrukla tekrar yere yığıldı ve biriken kanı tükürdü. "Yapma..."
Yaklaşık birkaç gündür düzenli olarak dayak yiyordu. Heechul ona farklı dilde komutlar veriyordu. Bu dili bazen anlıyor, bazen anlayamıyordu. Anlayamadığı zamanlardaysa güzel bir ceza alıyordu.
Ayrıca bedeni ele geçiriliyor gibi de hissediyordu. İçinde başka birinin ağırlığını daha hissediyordu, iki ruhu da hissediyordu ve sandalye kapmaca oynar gibi Baekhyun'un bedenini almaya çalışıyorlardı.
"Çağır Simurg'u!"
"N-neyden bahsettiğini bile bilmiyorum!" Baekhyun başlarda ona karşılık verip dursa da artık güçten düşmüştü. Düzgün yemek vermiyorlardı ve uyumasına izin yoktu. Kolunu kaldıracak hali bile yoktu. "Lütfen, Heechul... Artık dayanamıyorum-"
Güzel bir tokat daha yedi. "Bana kendi adımla sesleneceksin artık! Yüce Tifon diyeceksin!"
"Öldür beni."
"Ne?"
Baekhyun ona mor gözlerini, hala iyileşmeyen derin yaralarını ve zayıflıktan sayılan kemiklerini gösterdi. "Ölmek istiyorum. Canım çok yanıyor."
Ölmek istemesinin tek nedeni bu değildi gerçi. Artık Chanyeol'un hayatta olduğuna dair hiçbir umudu kalmamıştı ve yanına gitmek istiyordu.
"Kendini Hades'e teslim edersen bunların hiçbiri olmayacak. Benimle bir anlaşma yaptın ve uymuyorsun. Cezanı çekeceksin."
"O konuştuğun dili nasıl anlayıp cevap verdiğim hakkında bir fikrim yok orospu çocuğu! Cevap veren ben değildim, başka biriydi!"
"Tabii ki sen değildin. Senin gibi ezik yaratıklar tanrıların dilinden anlamaz. Hades'ti. Ama lanet olası insan bedenin ona karşı koyuyor!"
"İstemiyorum!" Baekhyun'un gözleri dolmuştu ama ağlamadı. Ağlayıp bu şerefsizi mutlu etmek istemiyordu. Kaşlarını çatarak doğrudan ona baktı. "Yatacak bir mezarın dahi olmayacak Heechul!"
Bu sefer tokat atmak yerine Heechul elindeki kılıcı Baekhyun'un bacağına sapladı. Baekhyun'un ağzından bir çığlık koparken Heechul tasmayı tutup biraz daha sıktı.
"Bana. Tifon. Diyeceksin!""Yüce Tifon?" arkadan gelen sesle ikisi de oraya döndü. Minseok elinde tepsiyle yanlarına gelmişti. "Yemek yemesi gerekiyor efendim."
"Aç bırak. Ceza veriyorum."
"Ama efendim-"
"Hades'in yemek yemesine gerek yok. O bir tanrı."
Minseok gözlerini devirdi ve görmemesi için kafasını eğdi.
"Hala Hades'le savaşıyor, efendim. Eğer yemek yemezse ölecek ve Hades'in bu beden için yaptığı her şey çöpe gidecek.""Lanet olsun." Heechul canı sıkkın bir şekilde Baekhyun'un bacağına sapladığı kılıcı çıkardı. "Lanet olsun! Sadece başıma bela oluyor... Sonra bana da bir şeyler hazırla Minseok. Açım."
Heechul tam yanlarından ayrılacakken Baekhyun gülmeye başladı. "Hey, Heechul!" göz göze gelmelerini bekledi ve devam etti. "Sikimi ye."
Heechul gözü dönmüş bir şekilde tekrar ona doğru gelirken Minseok araya girdi. "Efendim, gidin ve rahatlatıcı bir duş alın. Onun icabına bakacağım. Unutmayın, öldürmek yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eternals 2: Simurg Çağı || ChanBaek
FanficSimurg ve Zümrüd-ü Anka. Elysion'dan dünyaya sürülen, yaşadıklarını ve birbirlerini hatırlamayan iki Anka. Sıradan lise öğrencileri gibi yaşayabilmişlerdi, birbirlerini tekrar görene kadar. Müdür Junmyeon dünyada onların bir tehdit olmayacağını düşü...