Nazlıcan'dan...
Biz, güçlü olana boyun eğmeyi saygı göstermekle karıştırdık hep. En büyük hatamızdı belkide bu. Kitap okuyan aydınlanmamış beyinlerdik. Kefeni sadece ölüler giyerdi bizim bildiğimiz. Insan, bir tek ölünce girerdi mezara, öyle ya! Hepsi yalanmış büyürken öğrendim.
Yanımda gözleri dolmuş, ağlamamak için direnen kızın söylediklerini algılamaya çalışıyordum. Saçmalıyor aslında ama niye bu kadar ciddi onu anlayamıyorum. Ne söylerse inanırım, o ne derse doğrudur, tamam ama bugün değil. Bugün sadece hayal kurmak için çıkacaktık biz bu çatıya, o gelip veda etsin diye değil.!13 Haziran Salı.
Daha bu sabah mesaj attı, çatıda buluşalım demişti sadece. Demek sonunda çatı sezonunu açıyoruz diye düşünüp sevinmiştim. Zeynep' den mesaj almak çok iyi gelmişti o sabah. Ben iyi şeylere hep çok inanırım. Iyi şeyler için bir zaman yoktur ve onların bana göre bir süreside yoktur. Ve iyi şeyler olacağa benziyordu. O gelene kadar duşumu alıp kahvaltımı ettim. Aç karnına sigara içmez o. Sigara içmek için bir seyler yer mutlaka. Bazen erken gelecek olsa sokağın başındaki bakkaldan bir sürü şey alır ve hepsinide veresiye defterine yazdırır öyle gelirdi. Aldıkları şeyler arasında annemi de düşünürdü. Onun içinde bir şeyler alırdı. Çok antika bi kız. Anlamayacağınız kadar tuhaf huyları var. Kesin gelirken evde bir şeyler yememiştir diye ona ekmek arası yaptım, elime geçen bir gazeteye sardım ekmeği. Içecek bir şey yoktu, genelde olmaz da zaten. Onun yerine bir bardak su alıp çatıya çıktım. Beklemeye başladım, ara ara çatıdan sarkıp yola bakıyordum. Hep geç kalırdı zaten ama şu son olaydan sonra her saniye canımı sıkıyordu. Dayanamayıp bir dal sigara çıkardım. Çıkardım ama hiç canım istemiyordu aslında. Yine de yaktım ucunu. Hemen yayıldı etrafa zehirim. Aşağıdan mahallelinin boş sorularının sesleri yükselince bizimkinin geldiğini anladım. Sigarayı fırlatıp sarkıttım kendimi. Evet gelmişti. Bayağı oldu biz hastaneden sonra görüşmeyeli. Ben gitmek istedim ama onun yalnız kalması gerekiyordu. Bu yüzden oda gelmemişti zaten. Yukardan onu canlı kanlı görmek içimi çok rahatlatmıştı. Çünkü çok geçmemişti olayların üstünden. Burda öğrenmiştim onun hastaneye kaldırıldığını ve yine onu beklerken. Neyseki bu sefer bitti. Kadından bir haber çıkmadığına göre yeniden yatırmışlardır tımarhaneye. Ve karabulutlar yerinde yoktu artık. Işte bugün bunun keyfini çıkaracaktık doyasıya. O hâlâ sabırla mahalledekilerin, kadına ettiği bedduaları ve lânetleri dinlerken dayanamayıp seslendim. Bu mahallenin en büyük yalanıdır çünkü birine acımak, merhamet etmek ve üzülmek. Hele o yıllarca vebalı diye alay ettikleri zeynepse. Sonunda kızın etrafından dağılıp kendi aralarında yeniden toplandılar. Zeynep de bana bakıp gülümsedi ve içeri girdi. Kendimi 13 yaşındaki halimiz gibi hatırladım bir an için, içimde öyle bir sevinç vardı. En sevdiğim arkadaşım beni oyuna çağırmaya gelmişti sanki. Zeynep sonunda çatıya çıktığında koşarak birbirimize sarıldık. O kadar zayıflamış ki kemiklerini hissedebiliyordum ona sarılırken. Çok sıkmak istemiyordum onu canı acıyabilirdi ama bırakmak da istemiyordum bir türlü. O tıpkı dedem kadar özeldi benim için. Onun için her şeyi yapabilirdim. Sonunda ayrılınca gözlerinden akan yaşı gizledi. Onu her zaman ağlarken göremezsiniz. Ketumdur, ağlamaz. Annesi öldüğünde de ağlamamış. Ama o güzel saçlarının arasında inci gibi beyaz saçları çoğalmış. Ne kadar çok sussa o kadar çok içinde yaşar ve bu yüzden göz altları hep mosmordur. Bu yüzden git gide daha çok zayıflıyor. Şimdi yanımda gözlerini silerken gizlemek istemesini anlıyorum ben. Çünkü biz birbirimizi susarken de anlamayı öğrendik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER
AdventureKendiniz olmaktan vazgeçerseniz teslim olursunuz. Bütün yalanlarınız adı kader olur..