×Multiamedya× Yeliz Oruk
Alarmın hiç kimsenin sevmediği o tonuyla karşılaşan vücudum aniden irkilerek uyanmak zorunda kaldı. Bu vücudun gerçekleştirmesi gereken çok önemli bir görev vardı. Hemen yatağımdan tabiri caizse kendimi fırlatıp alarmı kapattım. Sanki Survivor parkurundan çıkmış gibi bir ciddilikle kutsal görevimi gerçekleştirip tam yatağa dönüp kendimi uykunun mükemmel kollarına atacakken annemin sesiyle yatağıma eski sevgiliye veda eder gibi baktım ve pahalı cafcaflı terliklerimle demek isterdim ama bildiğiniz köpekli pandiflerimle banyoya yürüdüm. Yüzümü yıkarken yüzüme çarpan soğuk suyla biraz daha dinginliğe kavuşunca bugün garip şeyler olacağından habersiz aynada kendime bakıp otuz iki dişimi gösterip güldüm. Dişlerimi de fırçalayıp hemen sofraya oturduğumda annem her zaman ki şişmiş gözleriyle beni karşıladı. Dün yine nöbetçiydi ve o hastanede çalışmak çok zor ve yorucuydu. Bunu bildiğimden annemi oturtup masanın geri kalanını ben hazırladım.
Masayı silip süpürme görevim de bitince kapıdan çita hızıyla çıkıp her zamanki sıkıcı okul yoluna yöneldim. Okula giden dar sokakta adımlarımı atarken o filmlerdeki meşhur takip edilme hissi vardır ya -dalga geçmiyorum- bir an onu yaşadığımı hissettim. Karnıma giren kramp bu anın gerçek olduğunu bana haykırırken iç sesim yine harika beni bozma girişimleriyle -herkeste öyle değil midir ama herkesin iç sesi kendine zıttır hep- kızım vampir dizisinde değilsin kim seni takip edecek dedi. Evet size demiştim çok dizi izliyorum diye. Hatta bir yaz boyunca hiç yerimden kalkmadan en az beş sezonluk on iki dizi bitirmiştim. Tabi bu on ikinci sınıf olmadan önceydi.
Okula seri adımlarımla ilerledim ve beş-on dakika sonra okul kapısından geçerken vücudumun rahatladığını hissettim.Ben daha ne olduğunu anlamadan adeta askerden yeni dönmüş oğluna sarılırcasına biri arkamdan üstüme zıplayıp kemiklerimi kırarcasına sarıldı. Arkamı dönünce tanıdığım simayla vücudum refleks halinden çıktı ve bende bir o kadar sıkı sarıldım karşımdaki deli kıza. Özlemek zor dediklerinde dalga geçen bir ergen değildik artık. Ve bir yıl sonra belki de ayrılacağımızın etkisiyle gerçekleri fark etmemiz adeta betona çıplak ayakla basıp soğuğu fark etmemiz gibi aniden ve bir o kadar da sarsıcı olmuştu.
Gözlerim dolu dolu bakarken çevremi net göremediğimi fark edip damlalarıma özgürlüklerini verdiğimde karşılaştığım manzarayla duraksadım.
Buse ile sarılmamız bitip bakışları bana döndüğünde odaklanmış olduğum noktaya o da benimle beraber döndü ve birden şeytanca sırıtmaya başladı.
-Kızım ne sırıtıyorsun Elena gelince Damonla Stefan'ın sırıttığı gibi. Ben şuradaki mevzuyu anlamaya çalışıyorum.
-Anlatacağım Hilal biraz sabret.Bu Kaan var ya!
Dediği anda sözünü kestim ve;
-Evet bizim bu sümüklü Kaan.
İşaret parmağıyla dudaklarımın üzerini kapattı ve;
-Kaan sana son yaptığından sonra Yeliz'i rezil etmek için bir şeyler yapacak.
Buse'nin dediğini duyduğum anda sinir bütün vücudumu ele geçirdi ve Buse'ye dönüp;
-Ben size kaç kere Yeliz'le olan ilişkimize karışmayın diyeceğim abi. Sonra size bir şey olacak ben katil olacağım iyi mi?
Buse'nin sinirimden korktuğunu biliyordum ve bunu kendi lehime çevirmeye kararlıydım. Ona Kaan'ı çağırmasını ve yapacağı plandan hemen vazgeçmesini söylemesini söyledim. Buse başta itiraz etse de hassas olduğum konularda durması gereken yeri biliyordu. Yeliz'in işini ben halledecektim.
Öğleden sonra Yeliz kuaförden yeni çıktığı belli olan sarı dalgalı saçlarını savura savura erkekleri baştan çıkarttığını zannettiği zavallı bakışlarını etrafa atarken yanımıza geldi ve beni yanına çağırdı. Buse hemen anaç tavırlarıyla kendisinin de gelmek istediğini ısrarla belirtse de ben tek gideceğim konusunda onu ikna ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAMARLARIMDAKİ AY IŞIĞI (DÜZENLENİYOR)
FantasíaHer zaman iyiler kazanırdı.Ya bazen kötüler iyilerden daha çok kazanmayı hakediyorsa.~○●~ Bu hikayede Hilal iyi kızdı.Yada değildi.Kimse bilemezdi.Okulda geçen,sıradan Yeliz'in oyunlarının yanında,hikayeye yeni kişilerin katılmasıyla beraber artık...