Multimedia >>> Hilal & Kaan
Bölüm şarkısı /// Alan Walker - Faded
*Selene'nin ağzından,
Herkes bir şeylerle savaşır tüm gücüyle. Kimisi babasıyla, kimisi annesiyle, kimisi kaderiyle. Ve kimisi de kendisiyle. Tüm gücünü verse bile Tanrıçaların bile savaşamadığı şeyler vardır. Tanrıçalarında, Tanrılarında, hatta kaderin bile karşı koyamadığı bir düşman vardı. Duygular. İki insan arasındaki bağ bazen en keskin makasla bile kesilemezdi.
Hilal'le benim aramdaki savaş hiç adil değildi. Evet ben güçlüydüm lakin duygular benden daha güçlüydü.
Hilal Aras'ın kollarında baygın bir haldeydi. Adeta derin bir uykuya yatmış, prensini bekleyen bir Pamuk Prenses gibi.Ama bu hikaye peri masalı değildi ve uyanması gerekiyordu acılar içindeki bu bedenin. Uyanmalıyım. Uyanmalıyım. Uyanmalıyım. Aras'a odaklandım ve Hilal'ın tüm duygularına karşı ayakta durmaya çalıştım.
Gözlerimi kırpıştırdım. Kirpiklerim gözyaşlarıyla mühürlenmiş ve açılmamak için mücadele ediyordu sanki. Önce yoğun bir ışık hüzmesi gözlerime hücum etti. Sonrasında onlarla karşılaştım.
Toprağın tüm dünyaya hakimiyetini kurduğu renkle,kahverengiyle, duyguların adeta mezar olduğu bir çift gözler bana doğru bakıyordu.Onları taşıyan adam dişlerini sıkmış ona bir şey söylememi bekliyordu.
Gözlerimin buğusu gittikten sonra Hilal'ın ismini duydum. Onu çağırıyorlardı. Ama o çok yorgundu. Duygular her yanını esir almış onu sömürüyorlardı. Gözlerimi yeniden kapattım ve arkadan gelen seslere odaklanmaya başladım.
Hastaneye vardığımızı anlamamı sağlayan ambulans seslerin kulaklarıma doğru geldi. Her şeyin sesi daha azdı. Duyguların vücuda uyguladığı basınçtan olsa gerekti. Kendimi zorladım ve doğrulmaya çalıştım. Güçlü bir çift kol beni yeniden arabanın koltuğuna dikkatlice uzandırdı. Sonra bir ses duydum derinlerden.
"Hişş. Küçük hanım sakin ol. Dinlenmen gerek. Her zamanki inatçılığın hala üzerinde bakıyorum." dedi Aras. Ona bir dönüt vermek istedim ama dudaklarım kuruluktan açılamadılar bile.
Çok kötü bir haldeydi bedenim, biliyordum. Ama Kaan ve Buse benden daha da kötü halde olabilirdi. Onları Hilal kadar sevemezdim ama Hilal'i onları sevdiği kadar sevebilirdim. Ve onlarla yıllarımı geçirmiştim. Onlara bunu borçluydum.
Bana dokunan yılanı parçalara ayırır, deliğine geri sokardım ama bana yardım eden yılan olsa bile kollarımı açardım.
Nihayet araba durdu ve yine Aras'ın kucağında hastaneye doğru götürüldüm. Açıkcası içinde bulunduğumuz durum bile Aras'ın beni taşımasına yol açabileceğini düşünmezdim. Düşüncelerim ayna gibi yüzüme vurmuş olmalı ki gülümsediğimi farkeden o toprak gözler bana döndü ve "Hayırdır mazoşist misin kızım ne gülüyorsun?" dedi.
Sonunda ona cevap verecek kadar dudaklarım izin verdi. Kurumuş sesimle "Hayırdır iyilik meleği misin beni taşıyorsun kucağında?" diye söylendim.
Kalabalık ortama girdiğimizi belli edercesine gümlemeye başladı kulağım. Koşuşturan ayak sesleri ve tabiki burnuma dolan ölüm kokusu.
Aras ona verdiğim cevap karşısında tabiki susmadı ve "İyilikte yaramıyor lan. Tam şurada yere atardım da seni dua et seksi arkadaşına kötü görünmek istemiyorum." diyerek göz kırptı.
Kimi kastettiğini Afrodit'in sesinin gelmesiyle anladım. Doktor sandığım bir kadına durumu izah ediyordu. Kaan ve Buse'yi nereye götürdüklerini anlayamadım. Önümde bir kas yığını olunca onları görememem çok normaldi tabi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAMARLARIMDAKİ AY IŞIĞI (DÜZENLENİYOR)
FantasyHer zaman iyiler kazanırdı.Ya bazen kötüler iyilerden daha çok kazanmayı hakediyorsa.~○●~ Bu hikayede Hilal iyi kızdı.Yada değildi.Kimse bilemezdi.Okulda geçen,sıradan Yeliz'in oyunlarının yanında,hikayeye yeni kişilerin katılmasıyla beraber artık...