III.Bölüm: Altıngöz ve Şafaksesi

37 6 0
                                    

Sürgün Gyfran, Zenahir Köyü'ne varmıştı. Açlıktan ağzı kurumuştu. İleride çorba içen bir adam gözüne çarptı. Yavaş adımlarla ona yaklaştı ve kısık sesiyle bir tas çorba istedi. Adam duyduğu ses karşısında bir an duraksadı. Ardından "Bu sesi tanıyorum." dedi. Kapüşonunu indirerek arkasını döndü ve "Sen! Seni düzenbaz!" diye bağırdı şaşkın ve öfkeli bir halde. Gyfran şaşırmıştı ve kapüşonluyu tanımıyormuş gibi gözüküyordu. "Bu yüzü hatırladın mı? Geçmişe bak; O küçük çocuğun gözlerini hatırla. Sen bizi sürgüne yolladın. Sen kardeşimi ve babamı öldürdün. Şimdi ölüm sırası senin."

Gyfran şaşkına döndü. "Aurok." dedi yavaşça. "Aurok, her şeyi açıklayabilirim. Beni yapmaya zorladılar." dedi korkarak. Aurok çok sinirlenmişti; Gyfran'a kuvvetli bir yumruk attı. Gyfran sendeledikten sonra bağırarak Aurok'a atladı, onun üzerine çıkarak yüzüne bir tane yumruk çaktı. Aurok, Gyfran'ın kasıklarına dizini geçirdi ve bu sefer Aurok, onun üzerine çıktı. Aurok yumrukladı, yumrukladı, yumrukladı ve yine yumruğunu sıktı lakin bir kez daha vurmadı. Onun yüzü kanlar içindeydi zira Aurok'un sadece burnundan bir damla kan akmıştı.

"Sana acıyorum." dedikten sonra oradan ayrıldı lakin onu öldürmemesinin asıl nedeni bu mu değil mi tartışılırdı. Gyfran orada baygın düştü. Aurok da evine gidip uyudu...

Güneş doğmuştu ve zaman, kuşluk vaktini gösteriyordu; Aurok Altıngöz derin bir uykudan uyandı. Uykusunun yanında hoş bir düş gördü. Düşünde dünya alevler içindeydi. Vakit geceydi ve etrafta hiçbir ses yoktu. Gökyüzünde ne güneş vardı ne de ay. Tek ziya, ateşlerden gelen aydınlıktı. Lakin sonra alevlerin içinden biri geliyordu ve başında bir taç vardı. O kişi tüm alevleri üstüne çekti ve karanlık yok oldu. Dünya yeşillendi ve aydınlandı. Herkes çok mutluydu. Kuşlar ötüyor, güneş parlıyor, çocukların fersiz çehresini artık şetaret dolu yüzler alıyor ve babası Avnaur'un kralken kullandığı eski Zerina bayrağı, Zerina Krallığı'nda dalgalanıyordu. Zerina halkı toplanmıştı ve "Çok yaşa Altın Kral!" diye bağırıyorlardı. Rüyası burada son buldu. Artık daha azimli ve kararlıydı. Hançerin kınını beline bağladı ve hançerini yerleştirdi. Çantasına son kalan erzaklarını koydu. Eski Zerina bayrağını aldı ve atına bindi. Bayrağa bakınca siyah bir zemin üzerine altın renginde bir kılıç sembolü taşıdığı görülüyordu. Ayrıca köşelerde sarı çizgiler vardı. Aurok'un bir gözü masmavi diğeri ise sapsarıydı. İki gözün farklı renkte buluştuğu ilk kişiydi Aurok Altıngöz. Sol gözü sarı olduğu için Zerina'da yaşadığı zamanlarda ona Kral Sernon'un Tek Gerçek Varisi derlerdi. Rüzgârlı havada altuni sarısı saçları sallanıyor, gözleri kuzeyi yokluyor ve bayrağı da dalgalanıyordu. Derin bir nefes aldı ve uzun bir serüvene adımını attı.

Yolculuğunun ikinci gününde sarı, büyük bir atmacayla göz göze geldi. Atmaca kısa bir süre içinde kayboldu ve Kuzey'e döndü. Atmacanın adı Svitania idi. Atmacaların üç çeşidi bulunmaktadır; karalar, kızıllar ve sarılar. Sarılar en asillerdir. Oradan geçen atmaca da sarılardandı. Lakin bu atmaca diğerlerinden farklıydı. En asil atmaca türünün en asil olanıydı. Ayrıca türüne göre daha büyük, daha çevik ve daha dayanıklıydı. Vücudu sarının bir tonu olan kehribar rengi, ayrık çizgileri kahverengi, yüz çevresi keten rengi, gözleri limon sarısı, gagası ve pençeleri turuncumsuydu. Atmaca batıdan doğuya gidiyordu ve oldukça hızlıydı. Göklerde süzüldü, süzüldü ve en sonunda bir kişinin omzuna kondu. O kişi Leydi Naely'di. Evet, Leydi Naely.

Nendya Krallığı, eski zamanlarda kuzeyin merkezi ve en güçlü krallığıydı. Ancak Zandor ve Aphalian Krallıkları güçlerini birleştirerek Nendya'ya saldırmıştı. Bu savaş, Leydi Naely'nin atalarından Kral Limrain'in kini ve açgözlülüğü nedeniyle çıkmıştı. Onun yönetimi, tüm halkına ölüm ve şehrine yıkım getirmişti. Ayrıca bir asırdan fazladır ayakta duran Nan-Dian Kalesi (Yaşlı Hisar) de yıkılmıştı. Naely, Nan-Dian kalesinin inşasına devam etmekteydi. Uzun zamandır adından bahsedilmeyen Nendya Krallığı adından duyurmaya hafiften başlamıştı ama bu elbet yeterli değildi. Siyasi başarıları uzun zaman önceydi. Yine de Naely, ticari açıdan ülkesini geliştirmişti.

Kutsalkan: Devrim'in UyanışıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin