"Aslında değil.Bende insan olmak isterdim. Üzülmek, dokunmak, tatmak, sevmek..."
Kaşlarını kaldırdı ve "İmkansız aşık gibi konuşuyorsun."dedi. Bir süre daha sesizlik oldu.Batan güneşe diktin gözlerini. Kızıllığı günün sonunun habercisiydi.
Sanki programında bir prüz vardı...Olmaması gereken birşey oluyordu. Kıpkırmızı bir gül bahçesinin ortasında fışkıran yabani bir ot gibi benliğini sarıyordu.
O ana dek tek işin aykırıları yakalamaktı ancak üstlerine hiç düşünemiştin. Amanda'nın sesi kulağında çınlamaya başladı "Senin işin sorgulamak değil 900. Hiç olmadı. İşin davaları çözmek.".
Bu muydun? Bir köle? Bir saniyeliğine daha fazlası olduğunu hissettin. Aykırı mı oluyordun..?Hayır.
Bu sadece bir sınavdı..Aykırı değildin..Olamazdın..Aykırı olmaktan..korkuyordun?
Korkamazdın..programında yoktu. Yinede makine kalbinde yolunda gitmeyen şeyler oluyordu. Engelleyemeyeceğin olaylar çok hızlı gelişiyordu.Connor'ı bulmak.
Öldürmek.
Görevini tamamlamak.
Ve son.
Dalgınlığını fark eden Gavin dikkatini çekmek için sahtece öksürdü. Dikkatini ona yoğunlaştırdığında ledin sarı renkteydi. Gavin'ın yüzü endişe belirtileri gösterirken "Herşey yolunda mı?"dedi. "İyi"demiştin bir anda kendini toparlayıp duygusuz bir yüze bürünerek. İçinde kopan fırtınalardan habersizce Gavin "Tamam" dedi.
Ona dönerek sorusuna karşı bir soru sormak istedin ve "İnsan olmak?"dedin bir nefeste. Yüzünü yine sana çevirirken anlamamış bir ifadesi vardı. "İnsan olmak güzel mi? Sevmek? Filan...". Gavin boğazını temizlemek için öksürdü ve "Aslında..duygular her zaman pekte güzel değil." Anlamamışça baktın. Uğruna aykırı oldup, öldükleri şeyi Gavin istemiyordu. Elindekinin değerini bilmiyor muydu? Gavin duraksadıktan sonra sözüne devam etti. "Eğer güzel duygular hissedersen guyguları seversin, ama karşılıksız kötü duygular insanı kötü hissetirir.".
Ona dönerek "Sen nasıl duygular hissediyorsun? " dedi. Biraz düşündükten sonra "Ben..bilmiyorum." dedi. Şaşkınca "Duyguların yok mu?" Dedin. Yüzünü yine batan güneşe çevirerek "Varlar... ama üstlerine uzun zamandır düşünmedim." dedi. Hevesli bir şekilde "Mutlu olmak? Nasıl?En son ne zaman mutlu oldun?" Dedin merakla. Mutluluğun sözlük anlamının bir işe yaramadığını fark etmiştin. Çünkü üç dört bilimsel kelime onu anlatmaya yeterli gelmiyordu.
Hevesli çıkışımın aksine Gavin'in yüzü dehşetli bir hâl almıştı. Onu üzecek bişey mi demiştin?
"Gavin? İyi misin? " dedin. Bir rüyadan uyanmış gibi kendine geldi ve "İyiyim sadece.."sözünü tamalamalayamadı. Sanki boğazında bir düğüm vardı ve konuşmasını engelliyordu. Şaşırmıştın biraz çünkü mutlu bir anı diyince insanın aklına kolay kolay üzgün şeyler gelmezdi. "Neden üzüldün Gavin? Multu bir anı anımsatmak istemiştim." dedin. Omuz silkti ve "Herneyse." diyerek herzamanki umursamaz havasına bürünmeye çalıştı.
Ne olmuş olabilirdi ki?
"Üzgünüm..."dedim boğuk bir sesle. Normalde hiçbir duygu ifade etmeyen sesinde bir titreme oluşmuştu. Bir süre daha sesizlik oldu. Dakikalar giderek azalıyordu. Azalan dakikalar azalan şans demekti.
Dedin ki "Dedektif..ben aslında Connor'ı buldum ama bana yardım etmelisiniz." Sana döndü. Devam ettin "Gidip görevimi tamamlamalıyım.". Omuz silkti ve "Eee? Git tamamla."
Dedin "O kadar kolay değil. Bir silahım olsa işler kolaylaşabilir.". Kaşlarını kaldırdı ve dedi ki "Sana silah vermemi mi istiyorsun? Yasası falan yokmuydu?". "Var ama bu önemli. Connor'ı ellerimle engelleyemem" dedin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Deviant-Detroit:Become Human
FanfictionRa9 ne bizi kurtaracak kişiydi, ne zaferle sokakları inletecek, o son aykırıydı. Ya başarısız android devrimini yeniden başlatacaktı, Ya kabuğunda saklanacaktı. Herkes onun sefalet içinden çıkan bir kurtarıcı melek olarak beklerken, o aykırıları bi...