11. Bölüm: "Casus"

43 7 3
                                    

Dışarıdan gelen sesleri idrak etmem uzun sürmedi. Tişörtü üzerime geçirip saklanacak yer aradım. Dolabın kapağını açıp içine baktım. İçine giremeyeceğim kadar dolu ve küçüktü. Kenardaki masayı görüp altına geçtim. Umarım kimse beni görmez. Kapının açılmasıyla 4 erkek içeri girdi. Arkalarından da Yamaç. Benim saklanamayacağımı düşünmüş olmalı ki, girerken yüz ifadesi fazla ümitli değildi. Açıkçası bende ümitli değilim.

"Bugün çok sıcak ya. Bunaldım" dedi içlerinden bir çocuk ve önüme doğru bir tişört düştü. Allah'ım iyiki göremiyorum onları. Sadece ayakları.

  Diğerleride çocuğa hak verdiklerini söyledikten sonra farklı yerlerdeki dolaplarını açtılar. Yamaç benim bulunduğum masanın önüne geçip beni daha çok gizlemeye çalıştı.

"Yamaç sen gitmiyor muydun niye bekliyorsun." dedi çok zeki bir arkadaşımız! Ne diyecek çok merak ettim.

"Sanane" bildiğimiz bad boylardandı o. Ben ne bekliyosam. "Ya işte sizi görünce beraber çıkarız diye beklemek istedim" bunumu bekliyordum ben. Aslında böyle deyince gözümde canlandı da hiç yakışmıyor.

"Tamam oğlum bir şey demedim" dedi ve masaya doğru yaklaştı. Yamaç'ın yan tarafına gelip tam masanın yanında Yamaç ile aynı hizaya geliyordu ki Yamaç önüne geçti. Bir iki adım geriye gidip biraz bekledi sonra yan tarafa döndü. Tam geçecekken yine Yamaç önüne geçti.

"Noluyor oğlum. Bir izin vermedin." Artık Yamaç'ın yapacağı bir şey yoktu. Böyle daha çok belli ediyordu yerimi. Çocuk masanın önüne gelip masaya metal saatini ve kravatını koydu ama kravat kenarda olduğu için aşağıya kayıyordu. Lütfen düşme kal orda. Kumaş parçası yavaş yavaş aşağıya gelirken bildiğim bütün duaları okuyordum. Hatta bilmediklerimide. Ezberinde olmayıpta belli bir kesitini bilirsin ya hah öyle işte. Yarısı masadan kaydıktan sonra hızlı bir şekilde yere düştü.

Çocukda kravatının düştüğünü görünce eğilip almak istedi. Aha şimdi bittim. Masanın altına eğildi ve hiç istemediğim sahne yaşandı. Kitaplardaki gibi olup o baktığında ordan kaybolmayı isterdim ama imkansız.

"Oha lan burda kız var" diye arkadaşlarına beni duyurdu.

"Öylemi kız mı var orda lan" dedi Yamaç sesini aynı biraz önceki çocuk gibi yaparak. Sırıttım. Komik gelmişti. Masanın altından çıkıp gülümseyerek "Meraba" dedim. Sahte bir gülümseme olduğunu herkesin anlayacağı kesindi.

"Yamaç sen bu kızımı saklıyordun"

"Şey bakın, ben aşağıda yürüyerek ne çizeceğimi düşünüyordum. Sonra Yamaç geldi ben onu görmedim oda beni görmedi. Çarpıştık. Ben çamura düştüm. Giyecek bir şeyim yoktu. Yamaç da bana kıya-"

"Yeter" diye bağırarak sözümü kesti Yamaç. "Bunu kimseye anlatmayacaksınız." "Anlatırsanız eğer çok pişman olursunuz. Anladınız mı beni" dedi yüksek sesle. Hepsi kafasını aşağı yukarı salladı. Kapıya doğru yürüdü. Durdu. Biraz bekledi. Arkasına dönüp bana baktı.

"Ne bekliyorsun yoklamada sıranın gelmesinimi." Bu ne havalılık birde laf sokuyor. Hızlıca yanından geçip önüne geçtim. Koridordan sağa dönüp sınıfa girdim. Millet işi gücü bırakmış bana bakıyordu. Tişörtüm biraz tamam tamam baya büyüktü. Ama pantolon tam gelmişti. Yamaç'ın değildi bu pantolan, bir kızın olduğuna kefilim. Boşluktan sırama geçerken bakanlara;

"Ne bakıyonuz, yeni moda bu." deyip yerime geçtim. İnandılar diyemem ama olsun.

Benden sonrada Yamaç içeri girdi. Ders başladığında bana dönüp "Pantolonu yıkamadan geri yarın getir" dedi. Ay yemedik pantolonunu.

Arka SıraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin