13. Bölüm: "Ben Yapmadım"

17 3 2
                                    

"Sen niye karışıyorsun ki?" diye atıldı Pelin.
"Çünkü en çok beni ilgilendiriyor" evet doğru söylüyor. Bir dakka ne, nasıl yani. Niye en çok onu ilgilendiriyor.

Kolumdan tutup sınıftaki bütün bakışların kaybolacağı bir hareket yapıp sınıftan çıkarttı. Çıkartmak değil bildiğin süründürerek zorla götürmekti. O önde ben arkada koridor boyu sürünüp gidiyorduk. Bu yetmiyormuş gibi herkes bize bakıyordu. Bakmayın kardeşim sanki Yamaç oynuyor. Evet Yamaç ayı.

Kolumu tutan elinden kurtulmak için hızlıca kolumu çektim. Arkasını dönüp cevap beklermiş gibi baktı.

"Ben kendimde yürüyebilirim." Dememle gözlerini devirdi. Geri önüne dönüp yürümeye devam etti. Bu hareketimle azda olsa bakışlar azalmış gibiydi.

"Nereye gidiyoruz." Cevapsız bir soru daha. Güzel. Tam beklendik davranışlar Yamaç Bey.

Okulun kapısından çıkıp bahçeye gelmiştik. Durunca bende karşısına geçip durdum. Evet niye geldik acaba buraya.

   Biraz bekledi uzun bir nefes alıp verdi.
"Pelin'e fazla yaklaşma." Dediği gibi çekip gitmişti. Neydi bu şimdi. Ne yapmaya çalışıyor bu çocuk. Bazen hiç anlamıyorum bunu.

  Zilin çalmasıyla derse girmem gerekiyordu ama istemiyordum. Çok daralmıştım. En iyisi derse girmemekti. Kantine geçip oturdum. Kantinde bir kaç kişi dışında kimse yoktu. Kantin yavaş yavaş boşalmaya başlayınca sessizlikte oturmaya başladım.

Çok saçmaydı beni bu okuldan göndermek. Nasıl açıklayacaktım masum olduğumu. Annem duysa ne derdi. Çok darılır mıydı? Gururunu çok mu kırardım. Ya peki ben. Hayallerime gidicek yolun başındayken gerimi dönecektim. Bunu kabul mu edecektim.

Derin bir of çekip, her şeyden soyutlanmaya çalıştım. O kadar zamanın nasıl geçtiğini bilmeyerek sınıfa girdim. Yerime doğru bakınca Yamaç'ın çoktan geldiğini hatta uyuduğunu gördüm. Bende yerime doğru gidip oturmaya çabaladım. Oturmadım sadece çabaladım. O kadar yer varken benim sırama doğru oturmuştu.

"O kadar yer varken benim sırama nasıl yayıldın." Kısık söylüyordum ayrıca uyuyordu nasıl duyacaktı.

Bu fırsatla ağzıma geleni söyleyebilirdim.
"Koca poposuyla sıramı işgal etmiş. Bence ben bundan sonra sıranın arasındaki demire Çin Seddi örmeliyim."

"Çin seddini örmek için daha zeki olman gerekiyor. Adamlar o zamanın aklıyla o Seddi yapmışlar sen bu aklınla ve günümüzdeki teknolojiyle bile yapamazsın."

"Allah Allah yaparsam ne veriyon," öyle küçümseyici güldükü. Böyle bile azda olsa gamzesi çıkmıştı. "Uyumuyor muydun sen."

"Gözlerimi dinlendiriyordum sadece."

Az önceki olaylar yaşanmamış gibi perfeckt elitliğimle yerime oturdum. Hocada anında içeri girmişti zaten.

Yamaç'ın parfümü içime doluyordu. Bu kokuyu bir kere daha almıştım ama şimdi daha yakından geliyor gribiydi. Bir kere daha ne kadar güzel koktuğunu kendi içimde kanıtladım. Kendisininde bir kokusu vardı ama. Parfümü ve erkeksi kokusu birleşince daha güzel kokuyordu.

Kokuyu daha çok içimde hissedince bana doğru yaklaştığını anladım. Burnuma dolan kokusu beni baştan çıkarıyordu. Nefes alamıyordum. Kalp atışlarım düzensizleşiyordu. Umarım bu düzensizliği farketmez.

Nefesi yüzüme çarpınca kulağıma eğildiğini anladım. Yavaşça ağzını açtığında ne kadar yakın bir pozisyonda olduğumuzu biliyordum.

Arka SıraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin