SN: 12.BÖLÜM

569 35 0
                                    


Yanan parçalara soğukkanlı bir şekilde bakarken Stefan'a doğru döndüm. Arkamda kollarını kavuşturmuş bir şekilde sertçe parçalara bakıyordu. Saniyeler sonra gözlerini bana doğru çıkarttı ve benle buluşturdu. Hala daha sert bakışları değişmemişti. Yavaşça önüme döndüm ve ateşin artık sönmeye başlayan ışıklarında sadece onu düşündüm. Az sonra Stefan arkama gelip belime ellerini sardı. Çenesini sağ omzuma koydu ve sadece benim baktığım yere odaklandı. Bende ellerine karşılık vererek, pelerinimi elimin üstüne gelecek şekilde çekip, onun kollarını tuttum.

Artık ateş sönmüştü. Başımı kaldırıp siyaha çalan gökyüzüne baktım. Stefan hareketlendi ve çenesini omzumdan kaldırdı. Başını kulağımın oraya getirmişti. Daha sonra kulağımda serinlik hissettim. İçine derin bir nefes çekti ve eşsiz sesiyle şunları fısıldadı:

- Geçecek. Bunların hepsi geçecek 5. Elementim. Biz buradan kurtulacağız. Evimiz olacak ve insanlar gibi yaşayacağız. Ayın geceye olan aşkı bizim aşkımıza şahit olsun. Bunlar çocuklarımıza anlatacağımız bir masaldan ibaret olacak.

- O kadar yaşayacağımızı sanmıyorum Stefan...

Dedim. Biranda ellerini belimden çekti ve beni kendisine döndürdü:

- Yoksa pes mi ediyorsun?

- Pes etmek değil.

- Beni sevmiyorsun o halde?

Sustum ve gözlerimi devirdim.

- Buzdan kalbi olan bir adamı kim sever ki? Haklısın İris. Seni kurtardıktan sonra hayatından çıkarım, merak etme...

Birden ona öldürücü bakışımı attım.

- Ne demek çıkarım ya? Sevdiğini nasıl hemen bırakırsın? Beni bu kadar mı seviyordun yani Stefan?!

Harika ilk kavgamızı ediyorduk sanırım. Imm insanlar gibi... Hele de onun benim tepkim karşısında gözlerinin büyüyüp, çilek dudaklarının kocaman açılmasını görmek:

- Ne yani sevilmediğim bir yerde nasıl kalabilirim ki?

- Ah tabi ya. Senin için zor olmaz. Kişilerin hayatından çıkmakta oldukça deneyimlisin!

- İriis. Bunun konumuzla ne alakası var?

- Bir daha seni sevmediğimi düşünecek olursan...

Dedim, dik dik ona bakarken şeytani bir gülümseyişle yerde duran ışın çubuğuna havalı bir şekilde bakış attım. Stefan 'da gözlerimi takip ederek çubuğa bakınca aniden bana baktı ve:

- Hey Hey Heey! Bu çok acımasızca!

- Acımasız olan neymiş küçük bey?

Ona tatlı tatlı bakarak sürekli gözlerimi kırpıyor alt dudağımı yiyordum. Dilimi üst dişlerimin arkasına koyarak, kaşlarımı kaldırdım ve ona uzunca baktım.

- Acımasızca olan şey, bu kadar güzel olman İris Rain. Irkına haksızlık ediyorsun.

Ah Tanrım. Bu çocuğun ağzı iyi laf yapıyor. Dilimi dişlerimden aşağıya indirip geriye doğru çektim. Ve dudaklarımı yarımca açtım. Aldığım nefesler adeta yarış yapıyor, birbirlerini geçmek için depar atıyorlardı.

- Haksızlık ne biliyor musun? En ihtiyacım olduğu zamanlarda beni uzaktan izleyerek yalnız hissettirmendi.

- Bu konuları aştığımızı sanıyorum Rain.

- Sen aşmış olabilirsin ama ben o çocukla boşu boşuna-... Ah her neyse.

- İris! ... Bütün her şey bittiğinde biz yeniden doğacağız. Her şeye ama her şeye yeniden başlayacağız. Ne olur şunları düşünme artık.

SOĞUK NEFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin