KURTARMA VE SONRASI

24 2 0
                                    


Korkuyla açtığım gözlerimi etrafta dolaştırdım. Yinemi rüya görüyordum. Yinemi aynı şey oluyordu. Yattığım yerden kalkmaya korkuyordum. Dün akşam olanlar beni korkutuyordu. Sahte mi? Gerçek mi?

Yavaşça doğruldum yattığım yerden. Etraf tanıdık geldi, kendi evimdeydim. Ellerim duvarlarda geziniyordu. Sonra odadan çıkıp merdivenlerden aşağıya indim. Gözüm mutfağa kaydı, aklıma İlker geldi. Hazırladığı kahvaltı, bana sarılması, kızardığımda bana domatesim demesi. Nefret ediyodum bana böyle demesinden ama yinede onun ağzından çıktığında kulağıma ahenkli bir melodi gibi geliyordu.

İçimden gelen tuhaf bir hisle karışık ağlama hissi geldi. Canım acıyordu. Tüm kemiklerim kırılmış gibi hissediyordum. Onun yaptıklarını hatırladıkça sanki kalbim binbir parçaya ayrılıyordu. Kapıya yöneldim. Açtığımda güneş ışığı ilişti gözüme, elimi kaldırdım bana gölge olsun diye. Unutmuştum bu hissi, güneşin sıcaklığı içimi ısıtıyordu. Öylece dikiliyordum orada. Uzaktan sesler ilişti kulağıma, bu sesler tanıdıkdı.

Minikan diyarındaydım. Ama tuhaf bir şey vardı. Neden yanımda kimse yoktu ki? Çok yorgundum, adım atmak eziyet gibi geliyordu ama yapacak bir şeyim yok. Yavaş yavaş merkeze doğru ilerledim. Sesler daha yoğun gelmeye başladı. Herkes hızlı hızlı sürekli bir şeylerle uğraşıyorlardı. Kimi eğitimde kimi oradan oraya koşuşturuyor. Bir şeye hazırlanıyor gibiydiler. Sanki... Sanki savaş hazırlığı gibi...

Adımlarım istemsizce daha da hızlandı. Beni görenler yarı korku yarı hayretle bakıyorlardı. Önüme gelen minikan askerini çevirdim.

"Görkem ve diğerleri nerede?" Beni görünce gözleri kocaman açıldı öylece baktı bir süre. Daha sonra kekeleyerek konuşmaya başladı.

"Ku- Kurucunun yanındalar efendim."

Koşar adımlarla Kurucunun bulunduğu o görkemli binaya gittim. İçimde ufak bir yanma hissi oluştu. Ateş bastı neden heyecanlandım onu bile anlamadım.

Merdivene adım attığım an o görkemli kapı açıldı. Kapıdan çıkan askeri daha öncede görmüştüm. Kurucunun özel koruyucusu. Yanıma gelip selam verdi daha sonra konuşmaya başladı.

"Efendim Kurucu Hilal'in yanına kadar size ben eşlik edicem. Buyurun lütfen."

Konuşmama fırsat vermeden yürümeye başladı bende onu takip ettim.

Görünen kapıyı derin nefes alarak çaldım. Koca kapı önümde iki açıldı, herkes uzın bir masada oturmuş konuşmalarını yarım kesip bana bakıyordu.

Konuşmadan bana ayrıldığını düşündüğüm masanın başında duran boş sandalyeye oturdum.

"Hoşgeldin İlkim. Bizde seni bekliyorduk." ilk konuşan Kurucuydu. Hiç konuşmadım sadece baktım.

"Evet, herkes buradayken daha rahat konuşabiliriz. Durumumuz ortada ihanete uğradık. Ama biz nekadar kötüysek karşı tarafta bir okadar kötü."

"Hayır, tam tersi biz ne kadar kötüysek onlar bir okadar iyi." Herkes susmuş beni dinliyordu. Konuşmaya devam ettim.

"Onların neler yaptığını yada yapacağını bilmiyorsunuz. Düşmanın bile onurlusu makbuldür. Ama onda onur şurada kalsın ne vicdan nede başka bir duygunun kırıntısı var. Her gün Demet'e gözlerimin önünde yaptığı işkenceler ruhumu parçalıyordu. Elim kolum bağlı kardeşime yapılan işkenceyi seyretmek ne demek haberiniz var mı?" Gözlerimden akan yaşlar tenimi dağladı. Yutkundum akan göz yaşlarımı elimin tersiyle silip hemen ayaklandım. Demet... Demet neredeydi ki?

"Demet nerede? Çabuk yanına götürün beni."

"Sakin ol İlkim şuan hastanede. Tedavi altında, iyileşecek... Umarım."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 14, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Son Komutan Minikanlar (Wattpad/Sing of Hobe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin