"Sağ ol Kiraz hiç yardımcı olmuyorsun zaten heyecanlıyım, heyecanımı bastırmaya çalışıyorum sende tuz biber oluyorsun resmen."
"Hey sakin ol ölüm yok işin ucunda sadece bir avuç dolusu insan"
"İlkim biraz sakinleş olur mu hiçbir sorun çıkmayacak biz senin yanındayız."dedi Gizem.
"Biliyorum zaten onun için içim rahat."
"Hadi grup sarılması "dedi Demet. Hepimiz iç içe geçene kadar sımsıkı sarıldık. Aslında bu olayı Gizem başımıza çıkarmıştı kendileri sarılmayı çok sever. Derin bir nefes alarak o süslü kapıdan içeri adım attım. Ve Kiraz'a dönerek öldün sen bakışı attım hani bir avuç insan vardı içeride ya. İçeride ki durum insan selini andırıyordu. Tüm herkesin gözü üzerimdeydi, sakin olmaya çalışıyordum hızlı kalp atışların insana neler yaptıracağı hiç belli olmazdı. Bu kadar kişinin önünde salakça bir hareket yapmak istemiyordum. Gizem'i koluma girerken gördüm heyecanımı anlamış olacak herhalde bana bakarak gülümsedi bende ona karşılık verdim. Birlikte kurucuların olduğu masaya doğru ilerlemeye başladık, birkaç adım sonra kurucuların yanındaydık. Baş kurucu gülerek;
"Merhaba İlkim."
"Merhaba " dedim aynı şekilde gülerek. Kızlarda karşılık verdiler. Ben bize ayrılan masa hangisi diyerek gözlerimle etrafı ararken kurcu Hilal bana seslendi.
"Aramana gerek yok canım sen ve arkadaşların yanımızda oturacaksınız." İşte başlıyoruz dedim içimden.
"Peki " diyebildim sadece. Kızlarla kurucuların yanına doğru ilerledik ve teker teker oturduk bize ayrılan sandalyelere. Ben yanıma Görkem, Gizem, Demet, Kiraz...
Etrafı incelemeye başladım. Ağaçların üzerine uzun kalım renkli kurdeleler asmışlardı çok güzel görünüyordu.
Her ağacın arasında renkli renkli ampullerde vardı, kısık mod da ama çok güzel aydınlatıyorlardı. Tam ortada herkesi etrafına alacak şekilde ateş yanıyordu, hafif bir müzik etrafı sessizlikten kurtarıyordu. Aslında çok sessiz sayılmazdı herkes fısır fısır bir şeyden bahsediyordu, acaba neden bahsediyorlardı ki ahh tabi ya ben. Ben varken başka bir konu konuşulmaya ne hacet vardı ki yeni fark etmiştim gerçektende herkes bana bakıp konuşuyordu.
"İlkim " kurucunun bana seslendiğini duydum.
"Efendim."
"Sana bir hediye vermek istiyorum."
"Bana! Teşekkür ederim ama gereği yoktu."dedim gülerek
"Lütfen almanı istiyorum. Sana iyi bir arkadaş olacağından eminim."
"Arkadaş?"
Şaşırmıştım bu nasıl bir hediye olabilirdi ki bana arkadaş olacak...
Kurucu bana gülerek yukarıya doğru başını çevirdi bende aynı yöne doğru baktım bir ışık aşağı doğru süzülüyordu hem de çok parlak bir ışık. Yavaş yavaş aşağı indikçe daha parlak oluyordu ve göz kamaştırıyordu. Kurucu kolumdan tutup beni ortaya doğru ilerletti kolumu bıraktıktan sonra birkaç adım arkaya ilerledi dönüp arkama baktım sonra başıyla önümü gösterdi başımı çevirince karşımda olağan üstü bir şeyle karşılaştım. Bir at ama ben böyle bir şey görmedim öyle güzel ve göz kamaştırıcıydı ki ağzım açık baka kalmıştım. Demet yanıma yaklaşmış ve gülerek ağzımı kapatmıştı ve beni ileri doğru itti. Yaklaşmakta korkmuştum ilk olarak ama ona dokunmak için can atıyordum.
Yavaş yavaş yanına ilerledim ve elimi yelesinde gezdirmeye başladım. Çok yumuşaktı sevmiştim bu atı. Kurucuya dönerek;
"Teşekkür ederim. Gerçekten çok güzel çok değerli bir hediye."
"Beğendiğine sevindim. Umarın yakın dostun olur."
"Umarım."
Elim yelesinden o güzel kanatlarına doğru gitti, şahane bir şeydi ya... Uçmak bir atın uçması aklıma gelebilecek en son şeylerden biriydi, gerçi bu olanların hiç biri aklıma gelecek şeyler değildi ya neyse her yerine dokunuyordum yumuşaktı etrafında dolandım bu at artık benimdi.
"Merhaba canım ."
"Merhaba." Hıh kim konuştu arkamı döndüm ama kimse konuşmuyordu tekrar ata baktım,
"Sen- sen mi konuştun?"
"Evet, ben konuştum."
"A- ama ama sen atsın yani hayvansın nasıl konuşabiliyorsun?"
"Beni duyuyorsun öyle değil mi?" cevap vermekten ziyade onay ister gibi sormuştu. Kafamı salladım aşağı yukarı.
"O zaman konuşuyorum, neyse uçmak ister misin? "
"Evet, isterim. "
"Tamam, atla sırtıma" dediği gibi sırtına atladım birden gökyüzüne doğru uçmaya başladı ağır ağır, bu kadar mı hız yapabiliyordu.
"Hayır, daha fazla hız yapabilirim sadece alışmanı bekliyorum."
"İyide ben bunu yüksek sesle söylemedim ki sen nasıl-"
"Ben senin düşüncelerini de duyabilirim bu komutanların hepsinde vardır. Her komutan farklı bir hayvana sahip olur, kişiliğine ve hayatına göre ben sana çıktım senin için, sana hizmet etmek için yıllardır bekliyorum."
"Ben gerçekten bu kadar önemli birimiydim bunca yapılan şeyler, ben yinede bu kadar önemli olduğumu düşünmüyorum"
"Tahmininden fazla önemlisin sen son komutansın yüzyıllardır bu toprakları koruyan komutanlardan birisin bu hafife alınacak bir şey değil sen her ne kadar inkar etsen de kendi içinde kabul edemsen de sen busun ve böyle kalacaksın. "
"Tamam öyle olsun, diyelim ki ben gerçekten seçilmiş kişiyim neden son benim neden son komutan? "
���
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Komutan Minikanlar (Wattpad/Sing of Hobe)
Fantastik"Minikan'ların Son Komutan'ı olarak hayatım boyunca sizleri koruyup halkıma hizmet edeceğime yemin ederim..." DAHA DOĞMADAN BİR SÜRÜ DÜŞMAN EDİNMİŞTİ BİLE ONLARLA YÜZLEŞMEK ARTIK AN MESELESİ. Yaşayacağı bu hayatta hiç beklemediği insanla...