Olayın üzerinden bir kaç gün geçmişti. Olay yavaş yavaş unutulmaya başlanmıştı. Ben hariç herkes için ki bu herkes içinde Gökçe'de vardı herşey iyi yönde ilerlerken benim için daha da kötüleşiyordu. Kabuslar kendini daha sık gösteriyordu, rüyalarım daha da yoğunlaşmış ve yanımda biri olmadan uyuyamaz hale gelmiştim.
Gökçe kendini toparlamış ünvanından hiç bir şey kaybetmemişti. Beni gördüğü her yerde es geçiyor onunla konuşmaya çalıştığım her anda tersleyip yanımdan geçip gidiyordu. Olanlardan dolayı ankayarışması ertelemişti. Fakat düzelen hayattan dolayı bir kaç gün içinde çalışmalara başlanmıştı. Bende kızlarla birlikte çalışmaya başladım.
Ara vermiştik farkına varmadan etrafı inceleneye başlalamıştım...
"İlkim hadi çalışmalara devam etmeliyiz. Bir kaç gün içinde başlayacak yarışma."
"Haklısın Görkem ama kendimi çok yorgun hissediyorum. Olanları hala unutabilmiş değilim. Ne yapacağımıda bilmiyorum." Görkem yanıma oturdu.
"Bu yola girdiğinde zor yollardan geçeceğinin farkındaydın değil mi İlkim. Çakıl dolu yollardan değil kayalarla çukurlarla dolu yoldan gidiyoruz. Senin bulunmanla şartlar daha da zorlaştı. Bugün Kurucu seninle konuşup, olanlar hakkında istiare yapıcaksınız ne olduğunu ne sen biliyorsun nede ben yada biz."
"Bu insanların benden korkmasını istemiyorum."
"Herkes olanları unuttu bile, önümüzde ki yarışmaya vermiş durumda herkes kendini. Şimdi sıra sende madem yardım etmek istiyorsun, kendini toparla ve bir komutana yakışır şekilde davran."
"Tamam, ozaman başlayalım." ayaklanmıştık ki İlker koşarak yanımıza geldi. Nefes nefese yanımıza ulaşınca ellerini dizlerinin üzerine koyup biraz dinlendikten sonra konuşmaya başladı.
"Kurucu seni çağırıyor. Sizinle konuştuktan sonra Minikanlara konuşma yapıcakmış."
"Tamam gidiyorum." bir anda dank etti.
"Bizimle mi konuşacakmış yanı kızlarla ben mi." hayır anlamında başını salladı. Aklıma gelen kişi mi yoksa."Gökçe'yle sen. İkinizle konuşup meydanda da bizleri toplayıp konuşma yapacak."
Bir anda panik olmuştum. Gökçe ile aynı ortam da olmak panik yapmama neden oluyordu. Beni gördüğü yerde görmemezlikten geldiği için sıkıntı olmuştu benim için.
"Tamam ben gidiyorum." Görkem elini omzuma koyup beni teselli eder şekilde başını sallamıştı.
.............................................................................
Kurucuların mekanına gelmiştim. Uzun görkemli tapınağımız, başımı kaldırıp baktığımda bulutların arasında kaybolmuştu. Derin nefes alarak dışarıdaki merdivenlerden çıkmaya başladım. Büyük ahşap kapının önünde duran iki asker beni gördüklerinde selam verip kapıyı iki yana iterek açtılar.
İçeriye girdiğim de yanıma yaklaşan asker selam vererek konuşmaya başladı.
"Efendim Kurucunun yanına kadar size eşlik etmem için emir verildi. İzin verirseniz önden gideceğim."
"Tabi ki lütfen buyrun."
Uzun ve sıkıcı yürüyüşümüzün ardından nihayet Kurucunun yanına varmıştık.
Tekrar selam verip yanımda uzaklaştı. Off bu selam verme olayı beni iyiden iyiye sıkmıştı. Böyle resmi şeyler bana göre değildi. Toplantı salonunun kapısını tıklattım."Gel." içeriden aldığım komut üzerine içeri girdim.
"Hoşgeldin İlkim lütfen şöyle geç." her zaman ki gülen suratıyla Kurucu yanında duran tekli koltuğa oturmam için işaret etti. İstediğini yapıp oturdum. Karşımda ki koltuktaysa Gökçe oturuyordu. Erkenciydi, emirleri ikiletmezdi. Askeriye nizamı işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Komutan Minikanlar (Wattpad/Sing of Hobe)
Fantasía"Minikan'ların Son Komutan'ı olarak hayatım boyunca sizleri koruyup halkıma hizmet edeceğime yemin ederim..." DAHA DOĞMADAN BİR SÜRÜ DÜŞMAN EDİNMİŞTİ BİLE ONLARLA YÜZLEŞMEK ARTIK AN MESELESİ. Yaşayacağı bu hayatta hiç beklemediği insanla...