His

20 19 16
                                    

"Dikkat ediceksin mesela,
Hissettiğin şeylere
Hele ki ona gönlünü emanet etmişsen
Ona cüzünden bir cüz vermişsen...

Hele ki onun gözlerine baktığında kalbin vücudunu ihtilal ediyorsa,
Hatırlamıyorsan kendini,
Unutuyorsan benliğini...

Muhatabındayken istemsiz dökülen kelimelerine
Bakışlarına
Gönlüne
Fikrine
Gözyaşına dikkat et!

Bilmez ki sen ne yaşarsın ufacık dünyanda
Bir de ona olan sevginden haberi yoksa..."

Elimde kalem, önümde ajanda, yüreğimde Buğra varken yazılmış cümleler bunlar. Ona hissettiklerimin tane tane dökülmesiydi satırlara...

Benliğime bir ihtardı aslında. Herşeyi anlatan...

Bütün duygusallığımı alıp götüren bir kapı tıklatması oldu. Dışardan bir ses gelmesini bekledim. "Girebilir miyim kızım" diyen babama cevaben "evet" dedim. O anlarda bende tavşandan daha hızlı bir şekilde masamın üzerini topladım.

Kapının arasından kafasını uzatan babam "Kızım seninle konuşmam gerekenler var müsaitsen konuşalım" dedi. Kafamı salladım cevap vermek adına. Hemen içeriye girdi ve yatağımın bir köşesine oturdu.

"Kızım Ferhat ile ilgili konuşacağım. Koruyucu aile olarak başvuracakmışsın avukat Levent'in söylediğine göre. Kızım bak sen daha 25 yaşındasın, birşeyleri yaşamamış görmemişsin. Ona olan acıma duygun senin böyle davranmana neden oluyor olabilir. Ve eğer ileride bu duygun geçerse o zaman ne yapacaksın. Sana alıştığı zamanlarda onu yetimhaneye mi göndereceksin "

Babam devam edecek gibi duruyordu. Laflarına karşılık vermek adına konuşmaya başladım.

"Baba ben mi birşeyleri yaşamadım, görmedim. Ben annesizliği yaşadım. Bununla nasıl başa çıkılabileceğini gördüm"

"Bu onunla aynı şey değil"

"Hayır aynı şey Baba! Hani diyorsun ya acıma duygun olduğundan böyle bir şeye kalkışıyorsun.
Peki sen Tuğba'yı yetimhaneyden neden alıp bizim eve getirdin. Acıdın mı ona. Yoksa gerçekten onu diğer bi kızın olarak gördüğünden dolayı mı böyle bir şeye kalkıştın. Şimdi söyle senin yaptığınla benim yapmak istediğim arasında nasıl bir farklılık var."

"Ben senin Tuğba'ya olan bakışını gördüm. Ona nasıl baktığını... Acımak değil de tam olarak kardeş yerine koyduğunu gördüğüm için."

"Bak işte baba aynı şeyden bahsediyoruz. Ben de Ferhat'a Tuğba'ya baktığım gibi bakıyorum. Ama sen bunu farkına varamıyorsun. Neden? İleride pişman olurum diye mi?  Hayır! Olmıycam baba!"

"Hadi ilerisini düşünelim kızım. Sev evleneceksin yuva kuracaksın. Benim öyle bir sorunum yoktu. Ama senin olacak. Ya senin eşin olmasını istediğin o kişi Ferhat'ı istemezse?"

"Eğer ileride evleneceğim kişi kabul etmez diye bir endişeye kapılıyorsan emin ol ona da cevabım var. Beni seven kişi benim karar verdiğim şeye karşı tepki koymaz. Tam tersine benim sevdiğimi sever. Öyle degil mi? Sen diyordun bana baba! Annemin sırf sen çok seviyorsun diye hayatında ağzına sokmadığı balığı seninle karşılıklı yemek adına yediğini, kokusuna dayanamadığı halde sana pişirdiğini. Bunları diyen sensin. Belkide benimde öyle bir fedakâr eşim olur he?

"Tamam kızım. Sende annen gibi inatçıydın başından beri. Annenin yokluğunu aratmadın bana.Peki. Daha birşey demeyeceğim. Sana destek vermek adına herşeyi göz önüne alacağım lâkin hâlâ kararından dönmeni istiyor bir yanım."

"Sen yanımda ol babam. Benim kararım bu. Ben böyle mutlu olacağım" dedim. Ve o zaman babamın yüzündeki burukluğun ardından gelen gözlerinin kızarışını gördüm. Duygulanmışa benziyordu. Oturduğum sandalyeden kalkıp hemen yanına gittim ve ona sarıldım. Öylece bekledik dakikalarca. Çünkü eğer ağlayacak ise benim görmemi istemez direk odadan çıkardı. Ona sarıldığımda görmeyeceğimi bildiğinden rahatça duygularını dışa vurabilirdi diye düşündüm.

SEVDÂ AĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin