Aradan iki saat geçmiş ve ben hâlâ daha sinirimi atamamıştım. Yediği dayaktan sonra bir daha ileri geri konuşması beni daha da germiş ve öfkelendirmişti. Bu kadar öfkelenmemin sebebi kesinlikle bu söylediklerini yediremememdi.
Ben hiçbir şekilde bir erkeğin götüne bakıp da azan biri olmamıştım ve olmazdım da. O yüzdendi o şerefsizi haşat etmem.
Şimdi Yeliz'in odasında üçümüz oturmuş ve onun vereceği cezayı bekliyorduk. Kendim adına hiçbir endişem olmadığından oturduğum ikili koltukta yayılıp bacak bacak üstüne atmıştım. Yanımdaki çocuk ise iki bacağını da sımsıkı kapatmış ellerini de bacağının arasına sıkıştırarak Yeliz'in onların üzerine sertçe gitmesini dinliyordu.
"Şu an hepinizi bir gün boyunca aç ve susuz dar karanlık ve sıcak bir odada tutma gibi bir hakkım var biliyorsunuz değil mi? Bunu gözümü bile kırpmadan gerçekleştiririm." Yeliz yüzü sinirden kızarmış bir şekilde özellikle ikiliye bakarak bağırırken benden yana ne gözünü ne de kafasını çevirmişti. Biliyordu ki bana doğru baksa şimdiki sertliğinin yerini uysal bir kedi alacaktı.
Karşımda ağzı burnu değişmiş şerefsiz ve benim onu kenara ittirerek sadece ufak bir çizik alıp, kavgaya karışmamasını sağladığım çocuk öylece durup Yeliz'i dinliyorlardı. Bense sırıtarak Yelize bakıyor bir yandan da onun böyle sinirliyken ne kadar ateşli olduğunu düşünüyordum.
Düşüncelerimle uyanan oğlum sayesinde dudaklarımı ısırarak onu süzmeye devam etmiştim. Bakışlarıma daha fazla kayıtsız kalamayan Yeliz'in de bakışları bana dönerken yutkunmuş ve bacaklarını sıkıca bir birine bastırmıştı. Bakışlarımla bile bu hale gelen kadın yapacaklarımdan sonra yürüyemeyecekti. Düşüncesiyle bir kere daha dudaklarımı ısırmıştım.
Yeliz elindeki kalemi sıkarken yan tarafımdan bir el koluma dolanmıştı. Bakışlarım yanımı bulurken Diren koca gözlerini bana dikmiş bakıyordu. "Ne var?" Sert bir ses tonuyla konuşmuştum. Koluma dokunarak fantezi dünyamı bölmüştü.
Dudakları sarkmış bir şekilde kolumdaki elini daha da sarmış ve bana yaklaşmıştı. "Korkuyorum." Sessizce fısıldamış ve dibime daha da sokulmuştu. Gerçekten bu yaştan sonra bir de çocuk bakıcısı olmuştum. "Korkacak bir şey yok."
Yeliz'in bakışları bizi bulmuş ve kaşlarını çatarak kapıdaki gardiyanlara seslenmişti. İçeri giren gardiyanla eliyle Kemal şerefsizini ve Diren'i gösterip konuşmuştu. "Şu ikisini koğuşlarına bırakın," bakışları beni bulmuş ve "Şunu da hücreye kapatın. Yeteri kadar uyarısı var." Diye sözünü tamamlamıştı.
Hâlâ kolumda olan el tuttuğu bileğimi daha da sıkarken başını iki yana sallayarak Yeliz'e dönmüştü. "Onun bir suçu yok, kavgayı ben başlatmıştım." Diren beni savunmaya çalışırken ben hâlâ daha sessizce duruyordum. Çünkü o hücrede beni neyin bekleyeceğini iyi biliyordum.
Yeliz başıyla gardiyanlara işaret vermiş ve gardiyan çocuğun kolundan tutup çekerek benden ayırmıştı. "Ya hayır, onun bir suçu yoktu. Lütfen onu hücreye göndermeyin." Sayıklar gibi konuşup bir yandan da bana uzanmaya çalışıyordu.
Onun bu hareketiyle bedenim kasılmıştı. Hayatım boyunca benim için endişelenen kimse olmamıştı, Yeliz dışında tâbi. Ama kimse benim için bu kadar çırpınmamıştı. Diren'in bu denli tavrı boğazımı yakarken ben de ayaklanmış ve onu tutan sıska gardiyanı durdurmuştum.
"Hey, hey sakin ol. Bana orada bir şey olmaz. Her zaman gittiğim yer. Sen şimdi gidip uyuyacaksın ve yarın bu saatlerde ben koğuşta olacağım, Velet." Hızla iki yana sallanan başını tutup sabitlemiştim. Bu şekilde olması normal değildi bir şeyler yaşamış olmalıydı ki böylesine bir korku ve endişeye sahip olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vaveyla (BxB)
RomansSen benim en gizim, en büyük Vaveyla'm. (BxB) 22 Ağustos 2018 tarihinde yazılmaya başlanmıştır. Lütfen emek hırsızlığından kaçının. Artık bunlarla ilgili mesajlar almaktan çok sıkıldım ve yoruldum. Eğer yazar olmak istiyorsanız ilk önce özgün olun...