9. Bölüm

21.9K 1.3K 3.6K
                                    


Görüş odasından çıktığım gibi büyük adımlarla ilerlemeye başladım. Etrafta tek tük gardiyan kalmıştı. Dar bir koridoru geçtikten sonra sondan ikinci kapıyı açarak içeri girdim ve hemen kilitlemeye başladım.

Başımı odanın içine çevirdiğimde eski depo yıllardır kullanılmamamışlığını bağırıyordu. Bomboş görünen odada sadece bir masa, yere gelişi güzel dizilmiş kartonlar ve odayı az bir şekilde aydınlatan küçük gaz lambası vardı. Etrafta dolanan gözlerim en sonda duvarın köşesinde durup sırtını duvara yaslayan ve kollarını göğüsü üzerinde çarprazlayan kadına kaydı.

Yavaş adımlarla yanına ulaştığımda Yeliz kollarını daha da birleştirerek kafasını benden olmayan tarafa çevirdi. "Ne oldu Yeliz." Sert sesle konuştum. Bana trip atılması en sevmediğim şeydi. Umrumda olduğundan değil de bir an önce işimize bakmayı istediğimdendi sorunun ne olduğunu sormam.

"Ayda bir istediğimiz gibi zaman geçirebiliyoruz ve sen tutuyorsun tek özgür olduğumuz günde daha dün gelmiş bir çocuğun peşinden annesiyle görüşmeye gidiyorsun." Sesi sonlara doğru yükselmeye başlamıştı. Kaşlarım daha da çatıldı. Sırf yatıyoruz diye bana bağırabilme hakkını kim ona veriyordu. "İnanabiliyor musun ya. Kafayı yiyeceğim. Ben her ay her gün bu günü iple çekeyim, sevgilimle güzel bir gün hayali kurayım ama o ne yapsın. İzinli olmamasına rağmen benim adımı kullanarak beni eksin. Barın çok sinirliyim." Yeliz daha da bağırarak elini omuzuma geçirmeye başladı. Etrafta gardiyanlar gezinmezdi çünkü burası hapishanenin en kullanılmayan yeriydi.

"Yeliz, sakin ol." Hâlâ bana bağırmaya devam ettiğinde etrafta sallanan ellerini kavrayarak başının üzerinde birleştirdim. "Sana sakin olmanı söyledim." Sesim boş sayılacak odada yankılanmış ve gözleri kocaman açılarak çırpınmayı durdurmuştu.

"Önemli bir şey değildi, çocuk çok ısrar edince ben de gittim. Çok kalmayacaktım zaten." Açıklama yapmaktan nefret ederdim ve bu kadın beni ona zorluyordu. Tuttuğum ellerini daha da sıktım. Kızaran yüzü ve bilekleri acısını belli ediyordu. Umursamadım, bu zamana kadar kimin acısını umursamıştımki.

"Sakin ol sevgilim, sadece biraz kırıldım ve sinirlendim. Benim yerime o çocuğa öncelik vermen beni kırdı. Senin tek ailen, tek önceliğin benim. Benden başka kimsen yok, bunu unutma olur mu?" Yeliz ve paranoyakça bana karşı beslediği sevgisi. En başlarda hiç böyle şeyler olmazdı aramızda ama bir süre geçtikten sonra kavga ettiğim insanları bile kıskanmaya başladı. Hastalıklı bir sevgi besliyordu bana karşı.

Ben onun yüzüne bakmayı sürdürürken o bileklerini ellerimden kurtarmaya çalışmış başaramayınca da kafasını öne atarak yakın olan yüzlerimizi daha da yakınlaştırmıştı. Nefesi nefesimi okşamaya başlamıştı. "Barışalım hadi sevgilim, bundan sonra kimsenin aramızı bozamayacağını kanıtlayalım." Yeliz yüzüme karşı soluyarak konuşurken bir yandan da dudaklarıma ulaşmaya çalışıyordu.

Ona hâlâ bir tepki vermediğimi görünce gözleri sulanmış ve ani bir atakla dudaklarıma kapanmıştı. O dudaklarını dudaklarıma sürtmeye devam ederken ben de artık boş vermiş şekilde hâlâ tuttuğum bileklerine baskı yaparak üzerine abandım.

Dudaklarımız ve dillerimiz bir savaş halindeyken ellerini kurtarmış ve saçlarımın arasına karıştırmıştı. Benim ellerimde bacaklarına giderken onu kucağıma almıştım.

Bacakları belime sıkıca dolanırken elleri de omuzuma sıkıca sarılmıştı. Kendini yukarı aşağı haraket ettirerek bedenini bedenime sürtmeye başladı. Dudaklarım boynunu bulunca onun da dudakları kulağımı buldu.

Boynundaki dudaklarımı kaldırıp yeniden dudaklarını esir aldım. Nedense eskisi kadar zevk alamıyordum. İçimden onunla olma isteği gelmiyordu bugün. Ama Yeliz bir erkeği nasıl moda sokacağını iyi biliyordu.

Vaveyla (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin