12. Bölüm

20.7K 1.3K 2.1K
                                    

Bu uzun bölüm @fılizgvnsan adlı okuyucuma ithaf edilmiştir. Umarım o kadar beklediğin bölümü beğenirsin.)

Beni beklemeyip önden ilerleyen çocuğa bakarak bir yanımda Ali bir yanımda Tolga ile yürüyordum. Yemekte yaptığım olaydan sonra benimle konuşmamış ilaçlarımı vermesini ise Tolgadan rica etmişti.

Bir erkeğin dokunuşundan bu kadar korkuyorsa neden sevdiğini söyleyip ilişki istediğini vurguluyordu?

Önümüzde ve arkamızda olan gardiyanlarla koridorlardan geçerek sonunda dış bölümün kapısının önüne gelmiştik. Kapı açılıp temiz havasıyla avlu önümüze çıkınca derin bir nefes aldım.

Tolga ve Ali kendi aralarında konuşup gülerlerken ben ise sadece gözlerimle başına buyruk ortada salınıp duran çocuğu izliyordum. İyice ebeveyne dönmüştüm. Ya ayağına taş takılır da düşerse durumuna gelmiştim.

Diren bir süre ilerlemiş daha sonrasında Feridun abinin yanına gidip onların yanındaki boş yere oturmuştu. Feridun abinin yanına gittiğini gördükten sonra sonunda başımı oradan çevirdiğimde. Düşmanım, Melih ile göz göze geldim. Sinir bozucu bir sırıtmayla bana bakıyordu.

Kaşlarım çatılırken ben de ona bakmaya başladım ve Ali ile Tolga'nın yanına tam Melih'in karşısına oturdum. O bana nasıl sırıtıyorsa ben iki katı sırıtıyordum. Benden ayırdığı gözlerini başka bir yöne çevirip yanındaki itlere bir şeyler söylemiş ve abartılı bir şekilde gülmeye başlamışlardı. Nereye baktığını görmek için gözlerini takip ederken Feridun abiyle konuşan Diren'e baktıklarını gördüm.

Sinirle kasılan vücudumla onlara geri dönmüştüm. Bakışlarımın donuklaştığını hissederken Melih'in hâlâ ona bakan yüzüne bakıyordum. Ali de benim nereye baktığımı anlayınca ciddileşmiş bir şekilde Tolga ile olan muhabbetine ara vermişti.

"Diren'i bu tarafa çağır, Tolga." Sert sesimle seslendim. Ne olduğunu anlayamamış olan Tolga bir benim bir de Ali'nin sinirle kasılmış suratımıza bakıyordu. "Hadi. Ne duruyorsun? Çağır çabuk şu çocuğu." Baskın sesimle hemen Ali'nin yanında olan yerinden ayaklandı.

Tolga Diren'e adımlarken bu sefer Melih'in kadrajına Tolga girmişti. Arkadaşlarına bir şeyler daha söyleyip güldüklerinde artık sabrım taşmaya başlamıştı. Ali de kasılmış çenesiyle onları izliyordu.

Tolga Diren'in yanına vardığında bir şeyler söylemişti. Diren reddedecek gibi olmuştu ama Tolga ona bir şey daha söylemişti. Tolgayı dinlemesinin sonrasında bana bakmıştı. Yüzümün halini gördükten sonra hemen ayaklanmış ve Feridun abilere bir şeyler söyledikten sonra bana yönelmişti.

Yarı yolunda önünü Melih kesmiş ve ona bakarak bir şeyler söylemişti. Melih'in Diren'in önüne geçtiğini gördüğüm gibi onlara yönelmiştim ama sadece son söylediklerini duyabilmiştim. "Söyle bakalım, düşündün mü prenses?"

Diren beni görünce hemen yanıma doğru kaymıştı. "Hayırdır?" Gözlerimi kısarak Melih'e baktım. Ali de Tolga'nın yanındaki yerini aldığında. Melih denen herifin arkası da arkadaşlarıyla dolmaya başladı.

"Biz de tam küçük bey ile muhabbet etmeye başlamıştık. Ne sabırsız adamsın sen be Barın. Az izin ver de kaynaşalım." Senin o yayvan yayvan sırıtan ağzını sikerler. İçimden geçirdiğim sözlere rağmen gayet sakin duruyordum çünkü Melih'i tanıyorum ve benim en ufak korumacı tavrım onu daha da kışkırtacaktı.

"Ne konuşuyorsanız yanımda konuşun o zaman." Diyerek Diren'in yanımdaki kolunu kavradım ve eski yerime ilerlemeye başladım. Ali de aynı hareketi Tolgaya yaparken asalak Melih de bizi takip ediyordu.

Vaveyla (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin