14. Bölüm

19K 1.1K 656
                                    

Büyük ahşap kapıdan içeri girdiğimde tekli koltukta oturan adam ile göz göze geldim. Kaşlarım çatılırken diğer tekli koltuğa oturup gözlerimi bana bakan gözlere diktim. Klasik kahverengi, kısık gözleri üzerimde dolanıyordu. Bunca yıl geçmesine rağmen tek farklı yanı göz çevresinde oluşmuş olan kırışıklıklardı.

Buraya girmemin nedeni olan adam oturduğu yerde dikleşti ve gözlerini bize bakan Yeliz'in gözlerine çevirdi. "Bize biraz müsade eder misiniz müdüre hanım?" Yeliz gözlerini kısarak orta yaşlı adama daha da odaklandı. "Ben buradayken konuşun Memduh Bey, maalesef burada böyle şeylere izin veremiyoruz." Dedi otoriter ifadesini kullanarak.

Karşımdaki adam, Memduh kaşlarını çattı ama bir şey söylemedi. "Neden geldin?" Dedim, bu deliğe girmeme neden olan adama. Memduh benim eski patronumdu, onun verdiği iş ve kurduğu tuzak yüzünden Ali ve ben bu delikte kısılıp kalmıştık.

"Yeni bir iş var, senden başkası yapamaz." Dedi sesi yaşlanmasından ve bolca sigara tüketmesinden dolayı pürüzlüydü. Eski tok sesi artık yoktu.

Adam konuşurken Yeliz gözünü bile kırpmadan bizi dinliyordu. İlk defa beni ziyarete gelen birini görüyordu. "Hayır." Dedim net bir ses ile. Eski verdiği iş yüzünden neredeyse hem canımdan hem de Ali'den oluyordum. Zaten o ve işleri yüzünden tıkılmamışmıydık buraya.

"Hâlâ eskisi gibisin Barın, daha lafımı bitirmeme bile izin vermeden yolunu çiziyorsun." Dedi zaten kısık gözlerini daha da kısıp yerinde dikleşirken. Yerimde yayılıp bir bacağımı diğerinin üzerine attım. Bakışlarım merakla beni izleyen Yeliz'i bulurken büyük odasının öbür ucunu işaret ettim.

Benim hareketimle kaşları çatılıp dudakları büzüldü. Hâlâ kararlı bir şekilde ona bakmamın etkisiyle oflayarak yerinde doğruldu ve odanın öbür ucundaki pencereye yöneldi.

Yeliz'in uzaklaşmasıyla gözlerim yeninden Memduh'u buldu. "Müdüreyi bile kendine piyon yapmışsın. Aferin, seni ne kadar güçlü yetiştirdiğimi bir kere daha bana kanıtladın." Kaşlarımı olabilecekmiş gibi daha da çattım. "Boş yapma, neden buradasın?" Bunca yıldan sonra dedim içimden devam ederek. Sarı dişleri gözükür bir şekilde güldü. Başını sallayıp bana doğru eğildi.

"Yeni bir iş olduğunu söylemiştim, bu seferki daha riskli ama tam senlik." Dedi bana eğilip fısıldarken. "Benim buraya tıkılıp kaldığımın farkında değilsin galiba, Memduh." Dedim hâlâ yayvan oturuşumu bozmayıp tırnaklarımı deri koltuğun yan yüzüne sürterek.

Daha da gülüp yüzüme çirkin nefesini verdi. "Ah be oğlum, sen benim gücümü bu kadar çabuk unuttun mu?" Dedi, kaşlarını kaldırıp çirkin sırıtmasına devam ederken. "Boş yapmamanı söyledim, ne diyeceksen adam akıllı söyle." Sert bir ses tonu kullanmış ve artık sadete gelmesi gerektiğini vurgulamıştım.

Başını salladı ve gerinerek Yeliz'in somurtarak durduğu yere baktı. "Eskilerden hatırlarsın, sağır Kemal'in bir sağ kolu vardı." Başımı 'e' manasında salladım. "O sağır Kemal'i devirip yerine geçti, şimdilerde de tüm meydanda borusunu öttürdüğünü sanıyor. Birinin onun arasına sızıp, kimin kim neyin ne olduğunu bildirmesi gerekiyor." Dedi sesini daha da kısarak.

"Benden hâlâ ne istediğini söylemedin şeker Memduh." Dedim dişlerimi gıcırdatarak. Benden ne isteyeceğini elbette anlamıştım. Ama kendi ağzıyla söylemeliydi. "Hâlâ eskisi gibisin oğlum." Çenem kasılırken koltuk kenarıyla oynayan elim de titremeye başlamıştı. "Kes lagalugayı." Dedim dişlerim arasından. Konuştukça şişen boyun damarlarım ne kadar sinirlendiğimi belli ediyordu. Ona güvenip arkamı yaslayarak en büyük günahı işlemiştim, şimdi de karşıma geçip benimle bu şekilde konuşması beni hepten delirtmeye başlamıştı.

Vaveyla (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin