{2.} Gizemli

317 34 4
                                    


"Savaş bey herkesi toplantı odasına çağırıyor!" diye bağırıyordu Sude endişeli yüksek sesle. Emre'ye oflayarak bakarken, onun bakışları sakin olmamı söylüyordu. Sanki çok kolay birşey miş gibi. Toplantı odasına girip her zaman ki yerimi almıştım. Herkes aceleyle toplanıp Savaş beyin ne demek istediğini merakla bekliyorlardı. Savaş beyin artık patron olduğunu öğrendiklerinden beri, burda ki kadınlar bana garip garip bakmaya başlamışlardı. Mehmet bey yaşlı bir adamdı, ama Savaş bey genç ve yakışıklı olduğu için, herkes benim yerimi almaya can atıyorlardı. Oysaki ben seve seve verirdim yerimi, çünkü yüksek gerilim içindeydim.

Sonunda Savaş bey havalı bir şekilde odaya girince, yanımda ki yere oturdu ve ellerini masanın üstünde birleştirdi. Önce herkese göz gezdirip sonra sessizce boğazını temizleyip konuşmaya başladı.

"Evet arkadaşlar bazılarınız duydu, duymayanlar için sizleri bilgilendireyim. Benim adım Savaş ve Mehmet bey burayı bana devretti. Bundan sonra beraber çalışacağız."

Beklediğim havalı konuşmalardan değildi onunkisi, çalışanlarına samimi davranıyordu, ama yinede ciddiyetini koruyordu. Fark ettim ki Savaş beyin bakışları genelde ciddi oluyordu.
Patrondu sonuçta, belkide ondan kaynaklıydı havası. Ben patron olsam mesela nasıl olurdum acaba? Ciddi iş kadını mı, yada hem ciddiyetini koruyabilen hemde samimi olan patronlardan mı? Ben çokta ciddi olamazdım sanırım, havalara girmeye gerek yoktu bence.

"Şimdi biraz iş konuşalım, yeni reklam yüzümüz hazır degil mi?" diye sorarken bunla ilgilen çalışanına bakıyordu.

Kekeleyerek "Ş..ey Savaş bey... mankenimiz hasta olmuş, son anda cekimi iptal etti." diye bilgilendiriyordu titreyen ses tonuyla.
Savaş beyin bundan hiç memnun olmadığını yüz ifadesinden anlaya biliyordum. Birazdan ortalığı ayağa kaldırır diye düşünürken fazla yüksek sesle olmasada, hafif sinirli bir şekilde "Bu şimdi mi söylenir? Cekim 15 dk sonra!" diye soruyordu.

"Savaş bey özür dilerim... Sizi haberdar edecektim ... bir daha olmayacak."

Öfkesini dindirmeye çalışarak ayağa kalktı, elini önce çenesinde gezdirdi ve ardından elleriyle masadan destek alarak, hafif öne yaslanıp "Ben şimdi 15 dk içinde, nerden uzun boylu ve bize uyan bir manken bulacağım?" diye soruyordu.
Gözleri çalışanlarında gezinirken, hiç kimseden ses çıkmıyordu. Herkes meraklı gözlerle Savaş beyi izliyordu, gerçi kadın çalışanları bunu bütün gün yapıyorlardı. En son Savaş beyin gözleri bana değmişti. Ben gözlerimi kaçırmaya çalışıyordum, ama o kadar derin bakıyordu ki imkansızdı. Bana hala dik dik bakıyordu, aklından ne geçtiğini çözmeye çalışıyordum.

"Rüveyda ayağa kalkar mısınız?"

Yok artık!

Dediğini yapmak zorundaydım, ayağa yavaşça kalktım. Gözleriyle beni süzüyordu. Herkesin gözleri bu sefer bana odaklanmıştı.

"Siz uygunsunuz aslında, kabul eder misiniz peki bu işi?"

Bütün kadınlar bana kıskanç dolu gözlerle bakıyorlardı. Yerime geçmek isteyen varsa, çekinmeden buyursun!

"Savaş bey ben mankenlikten ne anlarım? Üzgünüm olmaz."

Bütün kadınlar aptalmışım gibi göz deviriyorlardı, böyle bir fırsatı nasıl kaçırırım diye düşünüyorlardı. Uzun süredir benim gibi burda çalışan Senem elini kaldırıp "Ben yaparım." diye teklif etmişti. Savaş bey önce Seneme bakıp, kafasını sallayarak "Siz uzun boylu bile değilsiniz!" die söyleniyordu. Kızın morali bir anda sıfıra düşmüştü, işte böyle havanı söndürürlerdi! Patron yüzünde ki ciddiyetini koruyarak çalışanlarına çevirip "Arkadaşlar çıka bilirsiniz." demişti.

VAZGEÇİLEN AŞK  [tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin