{20.} Sürpriz

107 16 1
                                    

Her şeyi anlatamazdım. Kabusum bitmişken, nasıl her şeyi yeniden darmadağın ederdim? Gözlerimin içine bakıyordu sabırsızla, artık bir cevap bekliyordu.

"Savaş ... ben ..."

"Evet dinliyorum."

"Ben çok yorgunum, lütfen yarin devam konuşalım. Sen eve git, burda böyle belin ağrır sandalyenin üzerinde."

"Sence ben gider miyim cidden?" diye sormuştu imalı bakışlarını atarak. Ameliyattan çıktığım icin fazla üstüne düşmemişti, daha fazla soru sormadı, üstüme gelmek istemiyordu.

"Bide bana inatçı keci diyordun." diyip gülmüştüm, o anı hatırlayarak. Savaşın yüzüne de bir gülüş konmuştu.

"Bari gel yanıma uzan." diyordum yatakta yana kayarak.

"Yok yok sen rahat uyu, ben burda iyiyim."

"Biraz söz dinlesen ölür müsün?"

"İyi peki." diye ofladığında, yerinden kalkıp yanıma uzanmıştı. Onun yanında her seferinde ister istemez heyecanlanıyordum. Ona baktığımda beni seyreder gibi bir hali vardı, sanki tüm yüz ayrıntılarımı seyrediyor gibiydi. Yeşil gözlerinin parıltısının hiç bir zaman kaybolmamasını diliyordum. Gözleri yorgun ve uykulu duruyorlardı ama bakışları yinede bu sefer her zamankinden daha farklıydı.

"Bana neden öyle bakıyorsun?" diye sormuştum gözlerine odaklanarak.

"Çünkü çok güzelsin." diye cevap almıştım. Sesi çok uykulu ve tatlı geliyordu kulaklarıma. Artık uykuya karşı savaşamıyor gibi gözleri kapanıyordu. Uykuya daldığını fark ettiğimde saçlarını okşamaya karar vermiştim. Sanki uyanıkken okşasam onu incitecekmişim gibi geliyordu. Ben ona dokunmaya kıyamazken karşısına dikilip, bunca zaman sana yalan söyledim nasıl derim? Beni asla affetmezdi.

***

Gözlerimi açtığımda kendimi Savaşa sarılırken bulmuştum, gözlerine baktığımda daha kapalı olduklarını fark ettim. Sıkıca sarılıp, tekrar gözlerimi kapattım. İşte tam o an huzur içindeydim, uzun süredir hasret kaldığım hislerime kavuşmuştum. Uyandığını fark ettiğimde hızlıca gözlerimi kapatıp, daha uyuyor gibi yapıyordum. Birden yanağımda ellini hiss ettiğimde kalp atışlarımı duyacak diye korkuyordum. Yanağımı sevgi dolu okşuyordu, alnıma bir öpücük kondurduğunda ve ardından dudağıma doğru bir yanaşma hiss ettiğimde, kalbimin buna dayanamayacak olmasını anlamıştım ve yeni uyanmış rolü yapmıştım. Gözlerimin açıldığını gördüğünde geri çekilmişti ve gülümseyerek "Günaydın, rahat uyudun mu bakalım?" diye sormuştu.

"Evet, peki ya sen?"

"Daha önce hiç bu kadar rahat uyumamıştım." dediğinde koluna hafif vurup "Yalancı." diyip gülmüştüm. Gülerek "Hayır çok ciddiyim." diye itiraz ediyordu. İnsan sevdiği insana bakmaya bile doyamaz derler, tam da o durumdaydım. Savaşa bakıyordum, ama yanında olduğum halde onu deli gibi özlüyordum. Sarılmayı ve ömür boyu hiç ayrılmamayı diliyordum içten içe. Savaş biraz daha bana böyle bakarsa burdan kımıldamam imkansız olacaktı. Gözleri bana kenetlenmişken, eliyle yanağımı okşuyordu. Aşık olduğum sesiyle fısıldıyordu kalbimin derinlerine "Sayende dünyanın en mutlu adamıyım."

Hastane odasının kapısı birden açıldığında Mert'in bizi gördüğü an sırıtmasıyla Savaştan hafif uzaklaşıp, utanmıştım. Arkasından bide Zeynep'le Emre girince yanaklarımın kızarmasını hiss edebiliyordum.

"Pardon yanlış zamanda mı geldik?" diye soruyordu Mert gülerek imalı imalı. Savaş yanımdan kalkıp Mert'in yanına gidip, omzuna dokundu ve "Zamanlaman her zaman ki gibi süper kardeşim." diye söyleniyordu hafif kızgın bir şekilde. Bu dediğine gülmemeye zorlanıyordum. Ardından Savaşla Mert kantine kahve almaya inerken, Emreyle Zeynep yanımda kalmıştı.

VAZGEÇİLEN AŞK  [tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin