Gözlerimi açtığımda aptallığıma küfrediyordum! Burda nasıl uyuya kalırdım?! Savaşı seyrederken dalıp gitmiş olmalıydım. Ona bakarken zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyordum. Savaşa dönüp baktığımda hala uyuyordu, sessizce kalkmaya çalışırken her yerimin tutulduğunu fark etmiştim. Sesiz adımlarla yürümeye çalışırken, her yere takılıp arkamda kalan Savaşın "Rüveyda?" diye seslenmesiyle olduğum yerde durup kalmıştım. Beceriksizdim! Savaşa doğru dönmüştüm, ama o an yerin dibine giresim vardı! Utandığım için gözlerimi kaçırıyordum. Neden hala gitmediğimi düşünüyordur kesin!
"Savaş özür dilerim, yerde dalmışım."
"Saçmalama ne özürü, dün için asıl ben özür dilerim ... seni zor durumda bıraktım."
"Sen yani ... her şeyi hatırlıyor musun?"
"Her şeyi olmasada ... hatırlıyorum." derken benden gözlerini kaçırıyordu. Ne kast ettiğimi anlamıştı.
"Anladım şey ... ben artık gideyim."
"Kahvaltı yapıp öyle beraber çıkardık. Zaten aynı yerde çalışıyoruz."
"Önce eve gidip üstümü başımı değiştirmem gerek. İş yerinde görüşürüz."
"Peki görüşürüz."
***
"Zeyneeep ben geldim!" diye seslenirken, zaten beni beklemiş gibi hızlıca karşımda dikilmişti. Yüz ifadesine bakılırsa öfkeli duruyordu.
"Emre'nin yanından mı geliyorsun?! Her şey fazla gelince, onun yanına mı koştun?"
"Ne saçmalıyorsun Zeyno? Ne demeye çalışıyorsun?"
"Savaşı istemediğin o neden var ya, acaba o başka bir neden mi?! Emre mi nedeni?!"
"Sen ne dediğinin farkında mısın?! Ben Emre'nin yanından bile gelmiyorum!!"
"Ne?! Nasıl yani?! Nerden geliyorsun peki?"
"Sana gerçekten inanamıyorum Zeynep! Böyle iğrenç bir şeyi nasıl ima edersin! Savaş sarhoştu diye evine bıraktım, orda da uykuya dalmışım! Oldu mu?!"
"Rüveyda ben ..." dediğinde onu dinlemek bile istemiyordum. Yanından geçip arkama bakmadan odama girdim ve kapıyı kilitledim. Böyle bir şeyi nasıl düşünürdü?! Emre benim kardeşimdi sonuçta! Evet bu aralar sinirleri bozuktu, ama benim ki de bozuktu! Hasta olup, savaşan ve sonunda ölecek olan bendim! Gün geçtikçe baş dönmelerimi, mide bulantılarımı, halsizliğimi göstermemeye dahada zorlanıyordum. Ne için peki? Sevdiklerim üzülmesin diye çabalarken, en yakınımdan böyle bir şeyi duymayı kaldıramıyordum.
***
Üstümü değiştirip odamdan çıktım, ayakkabılarımı ve ceketimi giyinirken Zeynep "Rüveyda bi konuşalım..." diyordu, pişman bakan gözleriyle beraber.
"Konuşacak bir şey yok." diyip çıkmıştım evden ve ardından hızlıca arabama binmiştim. Hiç zaman kaybetmeden arabayı çalıştırıp iş yerime gidiyordum. Yolda Emreyi arayıp nasıl olduğunu sormak istedim.
"Alo Emre?"
"Efendim tatlı baş belam?"
"Nasıl hiss ediyorsun kendini? Bir şey lazım mı?"
"Yok yok çok iyiyim merak etme sen beni, ama senin sesin neden kötü geliyor?"
"Boşver şimdi sen dinlenmene bak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAZGEÇİLEN AŞK [tamamlandı]
RomansAşka hiç inancı olmayan birinin, gerçek aşkını bulduğu halde, zorla vazgeçilişini anlatan bir hikaye. Eğer seni heyecanla hayattan koparan bir hikaye arıyorsan, tam yerindesin. Hoşgeldin.