Part 10

505 42 56
                                    

"Anlamadın demek." Genç adam sinsice gülmüştü. Ne kadar kaçmaya çalışırsam çalışayım, etrafımı sarmışlardı bir kere.

"Cüzdan." Korkunç yüzünün altında yatan bu emrivaki ses sinirlenmeme sebep oluyordu. Ne cüretle karşıma dikilip bana kabadayılık taslıyordu ki bu çocuk?

"Hayır." Sesimin oldukça net ve dominant çıktığından emindim. Fakat üzerlerinde cahil cesareti olan bu üç gencin vazgeçmeye pek niyeti yoktu.

"Zorlama. Ver dedim."

"Hayır dedim."

Çocuğun yüzündeki gülümseme solarken, sol yanağımda bir acı hissetmiştim. Acının sebebi ise bir yumruktu.

O. Çocuk. Bana. Yumruk. Atmıştı.

Daha fazla beklemeden kendimi korumaya çalıştım ve küçük kavgamız işte böylece başladı.
Etrafta kimseler olmadığından sadece havada uçuşan yumrukların sesi ve kan kokusu vardı. Bu işe nereden bulaştım bilmiyorum ama, artık çok geç...

Üçünden birinin tek hamleyle işini bitirdiğimde geriye ikisi kalmıştı.

"Bari işimi biraz zorlaştırın." Ve ardından gelen histerik kahkaha. Tanrım fazla havalıyım!

****

Yaklaşık 10 dakika sonra küçük kavgamız bittikten, geri kalan iki çocuk da kaçtıktan sonra her yerim kan ter içinde Lara'mın yanına gidebilirdim artık!..

Cebimden mendilimi çıkarıp kanayan dudağıma bastırdım. Olabildiğince kendime çeki düzen verip yoluma devam edecektim.

Yol boyunca karşıma sadece birkaç kişi çıkmış, onlar da yüzüme tiksinerek bakmıştı. Sonunda konumu atılan eve geldiğimde, bu yolu en az hasarla atlattığım için tanrıya şükürler ediyordum.

Bu küçük bir apartmandı. Fazla beklemeden yanımda duran zillerden rastgele birisine bastım. Çok geçmeden kapı açılmıştı.

Hızla yukarı doğru çıkmaya başladım. Doğru kapının önünde durduğumda derin bir nefes alıp yavaşça tıklattım.

Kapı açıldı. Genç bir kız duruyordu karşımda. Şaşkınlıktan ağzı bir karış açılmış, öylece bakıyordu yüzüme.

"Merhaba ben Tom." Kibarca elimi uzatmıştım.

"Aman tanrım Thomas William Hiddleston..."

Uzattığım elime karşılık verirken, diğer eliyle içeriyi gösterip konuştu.

"Lara içeride?"

"Oh teşekkürler.."

Teşekkür edip içeri girdim. Küçük bir yerdi ama tatlıydı. Lara'nın ev arkadaşı olduğunu tahmin ettiğim kız konuşmaya devam etti.

"Aslında içeri girmene izin vermemeliydim."

"Neden?"

"Çünkü Lara kaç haftadır senin yüzünden deli gibi ağlıyor. Ona zarar veriyorsun."

Benim yüzümden mi ağlıyor..?

Vakit laf alma vaktidir Thomas, acilen onun da seni sevip sevmediğini öğrenmelisin!

"İyi de, neden benim yüzümden ağlıyor? Aramızda bir şey olmadı ki?"

"Aranızda bir şey olmamış olabilir ama o seni seviyor salak!"

Genç kız söylediği sözden utanmış olacak ki özür diledi.

"Oops.. Üzgünüm."

Başımı sorun değil anlamında salladım. Laf alma operasyonu başarıyla tamamlanmıştı.

Nothing is a Coincidence. ~Tom Hiddleston~ [devam ediyor] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin