Part 17

305 25 14
                                    

Ertesi gün sabah 08.00.
Lara'nın ağzından...

Ece'yle birlikte kahvaltı yapıyorduk. Dün gece başıma gelenleri tek tek anlatmıştım ve sinirden deliye dönmüştü. Neden kendisini değil de onu aradığımı sormuştu. Bense o an ne düşündüysem tamamen aynısını söylemiştim. Çünkü onun benim için yapabilecek bir şeyi yoktu, hem de saat gecenin 2'sinde. Onu da benim gibi tehlikeye atamazdım. Beni nasıl gelip alacaktı ki? Tek başına? Ama o bunu kabul etmek istemiyordu. Benim bilerek ve isteyerek onu aradığımı düşünüyordu. Oysaki o anda yardım istemek için tek bir hareket yapmam bile bir mucizeydi. Hâlâ onu sevdiğimi düşünüyordu ve bana inanmıyordu. Onu tanıdığımdan beri böyleydi zaten. Hep kendisinin haklı olduğunu sanıyordu. Gerçekleri her seferinde yüzüne vursam da asla pes etmiyordu. Ona bu haliyle o kadar çok alışmıştım ki, eskiden kabul edebildiğim şeyleri artık kendime yediremiyordum. Onunla o kadar uzun zaman birlikteydik ki, artık dayanamıyordum...

Birbirimizle daha fazla konuşmadan kahvaltımızı yaparken telefonuma mesaj gelmişti. Gözlerim istemsizce telefonun ekranına kaydığında mesajın ondan geldiğini gördüm. Az önceki sinirim anında geçmiş, kalbimi bir heyecan sarmıştı. Ama kendimi iyi hissetmiyordum. İçimdeki heyecan gittikçe endişe ve korkuya dönüşüyordu. Nedenini asla tahmin edemeyeceğim şekilde korkuyordum. İyi de neden? Beni ekeceğinden mi? Ne zaman akşamki yemek benim için bu kadar önemli olmuştu bilmiyordum. Bilemezdim de çünkü olmamıştı. Bundan değil, başka bir şeyden korkuyordum. Daha fazla beklemeden kendimle yüzleşmek adına gelen mesajın üstüne dokundum. Sadece tek bir kelimeydi fakat gördüğüm anda içimdeki korku dağılıp gitmişti. Kalbim atmaya başlamış, hayata tekrar tutunmuştum resmen. Ece'ye baktım. Bana bakıyordu. Eminim mesajın ondan geldiğini anlamıştı.

"Demiştim. Onu hâlâ seviyorsun işte..."

"Hayır! Ben sadece...-"

"Sen sadece ne Lara? Dur devamını ben getireyim, sen sadece kabullenemiyorsun. Halbuki ben karşıdan yüzünün renkten renge girdiğini bile görebiliyorum!"

Susmuştum. Ama asla onun haklı olduğunu kabul ettiğimden değil, sadece artık yorulduğumdan...

"Ne yazmış?"

Telefonu ona uzattım ve mesajı okudu.

"Günaydın.."
8.24

"Hah! Bakıyorum da dün gece işi ilerletmişsiniz!"

"Saçmalama!"

Kendime hakim olamayıp sesimi yükselttim. Ama o bunu hak etmişti. Artık susmak istemiyordum. İnsanlardan ve duygularımdan kaçmak istemiyordum. Sözlerimde ve düşüncelerimde, davranışlarımda özgür olmak istiyordum. Artık küçük bir kafese tıkılmış bir kuş olmayacaktım. Artık özgürce uçacaktım ve uçacağım da.

Telefonumu ondan alıp odama gittim. Kapımı kitleyip kendimi yatağa attım ve mesajı açtım. Belki de cevap vermeliydim?

"Günaydın."
8.29

"Umarım rahatsız etmedim?"
8.29

"Hayır, neden edesin."
8.30

"Bilmem. Arkadaşlar birbirine
günaydın mesajı atar mı emin olamadım..
8.30

"Bazen..."
8.30

"Hmm mesela?"
8.30

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 30, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Nothing is a Coincidence. ~Tom Hiddleston~ [devam ediyor] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin