Part 11

473 39 57
                                    

Tom'un ağzından,
Ertesi sabah...

Sabah başımda feci bir ağrı ile uyanmıştım. Doğruca mutfağa gidip gerekli ilacı içtim ve kendime kahvaltı hazırlamaya başladım. Saat henüz sabahın 8'iydi.

Kendime omlet yapmaya karar verince, dolaptan beşer dal maydanoz, dereotu ve iki adet yumurta çıkardım. Maydanoz ve dereotlarını olabildiğince ince doğramaya başladım. Bir kapta çırptığım yumurtaların içine bir tutam tuz ile bareber doğradıklarımı ilave edip çırpmaya devam ettim. Son olarak içinde tereyağı erittiğim tavamın içine karışımımı akıtıp istediğim kıvama gelene kadar pişirdim. Omletim hazırdı!

Elime de çayımı alıp sandalyeme yerleştim ve kahvaltımı etmeye başladım.

Çok geçmeden kapı çalmıştı ve gelen kimdi bakalım tahmin edin? Olivia...
Sakince kapıyı açıp onu içeri buyur ettim. Bazı konuları konuşmamız gerekiyordu.

Masaya oturmasını sağladım ve omletimden bir parça da ona verip söze başladım.

"Olivia?"

"Hm?"

"Bir şey konuşmamız lazım..."

"Ney?"

"Ben başkasını seviyorum artık buraya gelme."

"NE?"

"Duydun işte..."

"Tom sen ciddi misin?"

"Evet."

Elindeki çatalı yavaşça tabağın kenarına koyup boş boş masaya bakmaya başlamıştı. Evet biraz ani söylemiştim ama buna şaşırmamalıydı. Zaten kendisine aşık olmadığımı biliyordu. Sonumuzun böyle olması kaçınılmazdı...

"O kız mı..?"

"Hangi kız?"

"Geçen gün kapıya gelen. Lara mıydı?"

"Hm hm..."

Gözlerini devirip sözlerine devam etmişti. "Hah! Peki ben ne olacağım?"

"Bilmiyorum ne olmak istersin?"

"Tom..."

"Ne?"

Ne yani? Evlilik teklifi edeceğimi beklemiyordu umarım!

"Ben... Seni seviyorum."

"Ben de seni seviyorum Olivia ama üzgünüm-"

"Neden üzgünsün! Bunlar senin suçun! İlişkimizin buraya gelmesi senin suçun!"

Ahh yine başlıyorduk işte... Beni dinlemeden yine bana bağırıyordu. İlla evden mi kovmam gerekiyor anlamıyorum ki?

"Eğer seni bırakacağımı sanıyorsan, çok büyük yanılıyorsun Thomas!"

"Olivia seni istemiyorum anlasana. Zorla duruyordun zaten yanımda, artık burada kalman için hiçbir sebep kalmadı."

"O da seni seviyor mu peki?"

Sorduğu soruyla öylece kalakalmıştım. O beni seviyor muydu? Hayır. Beni istiyor muydu? Hayır. Ama Olivia'nın peşimi bırakması için doğruları söyleyemezdim...

"Tabii ki seviyor!"

"Hayır yalan söylüyorsun."

"Yalan söylediğimi de nereden çıkarttın seviyor dedim ya işte!"

"Yeterince iyi bir oyuncu değilsin Thomas. Özellikle gerçek hayatında ve ilişkilerinde..."

"Ne demeye çalışıyorsun?"

"Hareketlerinden yalan söylediğin anlaşılıyor diyorum. Bahse girerim o daha senin onu sevdiğini bile bilmiyordur. Ve sen beni bunun için terk ediyorsun!"

"Saçmalıyorsun..."

"Hayır, bunlar gerçekler. Aç artık gözlerini ve seni ne kadar çok sevdiğimi anla!"

"Yapamam..." Sesim küçük bir mırıltı gibi çıkmıştı. İçimde kopan çaresiz ve yapayalnız çığlıklardan sadece biriydi. Ne zaman yaşamak için bir sebep bulsam, hayat acımasız darbelerinden birini daha vuruyordu üstüme. Fakat ne zaman son nefesimi de almak için hazırlansam, onun varlığının ve mükemmeliyetinin bir silueti aklımda canlanıyor, yaşamak için şevk veriyordu bana!

Ben onun beni sevebilme ihtimalini sevmiştim.

Ve vazgeçmeye de pek niyetim yoktu.

"Lütfen git buradan Olivia."

"Asla!"

"Gitmek zorundasın..."

Aniden oturduğu sandalyeden kalkmış ve yüzüme doğru yaklaşıp fısıldamıştı.

"Kimseye yapmak zorunluluğunda oldukları şeyleri söyleyemezsin Thomas. Sana göre zorunluluk, benim gitmemdir. Fakat ben tam tersini düşünüyorum..." Ve o sıcacık dudaklarını dudaklarımın üzerinde hissetmem bir olmuştu. Pamuk gibi yumuşacıklardı, ve o...gerçekten çok güzeldi. Olivia... Beni etkilemeyi başaran sayılı kadınlardandı. Bu nedenle ondan şimdiye kadar kurtulmamıştım. Bunca zaman annemi bahane edip onu yanımda tutmuştum. Fakat hiçbir zaman ona bir şans vermemiştim. Duygularım gururumdan öne geçememişti. Evet emin değildim onun beni sevip sevmediğinden, ama öyle güzel oyun oynuyordu ki, ömrümün sonuna kadar kendimi bununla kandırabilirdim... Belki evren kimsenin bir daha beni sevmeyeceğini bildiği için bana onu göndermişti? Belki beni gerçekten seviyordu?






.
'•☆¡○-~◇▪°.

.
Yazarken savaş çıktı kusura bakmayın. Ben bile Tom'un kimi sevdiğini anlayamıyorum şu an :d

.

Nothing is a Coincidence. ~Tom Hiddleston~ [devam ediyor] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin