''Bütün vakitlerim sana ayarlı''
•
Ahmet Akif Varlı
Berra'nın üzerini örtüp odama geçtim. Babaannem masamın önünde dikilmiş, elinde bir kitap ve fotoğraflar vardı. Onun odasından aldığım kitap ve arasındaki fotoğraflar olduğunu anlamam zor değildi. Yatağıma oturup yorgun bakışlarımı ona çevirdim. Elindekileri bırakıp yanıma geldi, elimin üzerine bıraktı elini.
''Dik durmaya çalışıyorum ama batıyorum babaanne.'' dedim elini sıkıp. ''Ne bileyim, biz bugün pikniğe gittik, güldük, eğlendik. Ben böyle rahatken onun acı çektiğini düşünmek beni mahvediyor. Acısını dindirememek mahvediyor. Başına ne geldiğini bilememek mahvediyor babaanne. Bazen öyle anlar geliyor ki tüm umutlarım sönüyor. Bir daha göremeyecekmişim gibi geliyor. Sanki gidişimin cezasını çekiyorum. Ama bu sadece benim cezam olmalı değil miydi? Asıl zarar gören yine o."
Babaannem, gözyaşlarımı sildi parmaklarıyla. Sonra kendininkileri de tülbentinin ucuna sildi. ''Umutsuzluğa kapılmak yok oğlum. Unutma, katında imkansız diye bir şey olmayan Allah'a inanıyoruz biz. Akif'im, ne diyordu sana adını koyduğumuz o güzel yürekli şair? ''Ümitsizliği küfür sayan inancıma olsun ki yemin / Bize ümitli olmayı öğretmediler / Yoksa bu din / Yaymıştı yine yeşil gölgesini / Hakkın sesi boğmuştu yine sapkınlığın sesini!'' Ümitsizliği küfür sayan, Ahmet Akif'im. Küfür sayan... Ümitli ol, sabret. Her zorlukla beraber bir kolaylık vardır, şüphesiz. O'na dayan sen yeter ki. İmtihanına teslim ol. Dalgalara inat ters yöne yüzmeye çalışma. Dilruba da öyle yaptı ve eminim öyle de yapıyor hâlâ. Yoksa nasıl dayanırdı o zarif kızcağız, onca yaşadıklarına? Teslimiyet olmasaydı nasıl dayanırdı?''
Başımı salladım ona hak vererek. ''O gerçekten güçlü ama hiç farkında olmadı.'' diye mırıldandım. ''Belki de farkında olmaya zamanı olmadı.''
''Güçlü elbet,'' dedi babaannem. ''Gücünü de kalbinden alır o hem. Rabbinden alır. İnancından alır. Onun yüreğini de güzel yapan bu değil mi zaten? Ah, yavrum ah. Süleyman'ım vefat ettiğinde ne üzülmüştü. Kollarımda ağladı saatlerce, "İkinci bir dedemi kaybettim ben." diye. Kendime mi teselli versem ona mı bilemedim. Sonra toparlandıydı ve hem kendine hem bana teselliyi o verdiydi. Yalnız bana mı? Sana ve Çağan'a da vermişti, anladım ben. ''
Yavaşça başımı salladım ve gülümsedim. ''Dedem hep benim yanımda bile bile onu gelin alacağını söylerdi, hatırlıyor musun? Ben de duymamazlıktan gelirdim. Onu bulup bu eve gelin getireceğim babaanne, izninle.''
Babaanneme baktım, yine gözleri dolmuştu. ''Ben en başından anlamadım mı sanki yavrum bunu? Biliyorum, yeri ayrıydı onun hep sende. Fark etmemekte ısrar ettin ama sonunda kabul ettin. Kabul ettin de döndün ya zaten. Getir, getir de hele sen onu. Gelinim de olur kızım da..''
Gülümsedi, gülümsedim. ''Hadi artık dinlen, yarın okula gideceksin. Allah rahatlık versin.'' deyip alnımdan öptü ve gitti. Uyumadan önce dua ettim. Duyamasa da hissedeceğini biliyordum, ''Hayırlı geceler.'' diye mırıldandım. Aklıma ayıcık geldi. O ayıcığı da gidip almak istediğimi fark ettim. Yarın bunu yapmak için zihnime not düştüm. Sonra rüyamda uzun saçlı halime gülüp bana pembe kurdeleli toka hediye eden bir kız gördüm.
Kayıtlardan*
•
Ses kaydı 14
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yırtık Ruh
Teen FictionSevdasına geç kalan ve geçmişinden kaçan bir genç adam vardı. Bir gün geriye döndüğünde hiçbir şeyi bıraktığı gibi bulamamıştı. Sevdiği kadın kayıptı. Onu bulmaya çalışırken hayatın ve kendi içindeki sırların da kapıları kendisine aralanıyordu. • 1...