Yumdum gözlerimi seni düşünüyorum

1.8K 172 124
                                    

Sevdayı bir deli gömleği gibi
Ansızın giydirdi gözlerin bana
Bir yarısı sensin kuşların gülün
Kasırgaların bir yarısı benim
Gömdüm gözlerinin bulutlarına
Bir yangın alanı hoyrat başımı|

Dilruba Uğur

"Hadi korkma, gel! Uzat elini bana. Tutacağım, bırakmayacağım. Düşmeyeceksin bir daha, incinmeyeceksin. Hadi."

Ahmet Akif'in bana uzattığı eline bakmaya devam ediyordum. "Tut, korkma."

Başımı kaldırıp gözlerine baktım. "Tutsam bir şey olmaz değil mi? Rüyadayız nasılsa."

Gülümseyerek başını salladı. "Evet. Bir şey olmaz, rüyadayız."

Elimi kaldırdım yavaşça ve bana uzanan elin içine bıraktım yavaşça. Sıkıca sardı parmakları elimi. Gülümseyerek başımı kaldırdığımda aniden biri kolumu tutmuştu.

"Kimse alamaz seni benden!"

Abimin sesini duyunca istemsizce bir çığlık attım ve kolumu kurtarmaya çalıştım. Sonrasında ise parmaklarım ayrıldı parmaklarından. Düştüm. Adını bağırırken düştüm, tutamadı.

"Dilruba! Aç gözlerini, kabus görüyorsun."

"Kızım sakin ol hadi, iyisin bak. Buradayız. Yanındayız."

Açılmamaya direnen göz kapaklarımı zorla araladım. Bir kaç gündür uyuyamıyor, uyuduğum takdirde de böyle kabuslar görüyordum ve bu kabuslar öyle çok canımı yakıyordu ki onları görmektense uyumamayı tercih ederdim.

Yüzümü bir bezle silen Hatice teyze göz bebeklerimde belirdi. Arkasında da endişeli bakışlarını yüzümde misafir eden Ahmet Akif dikiliyordu. Onların evindeydik. Henüz bu gece çıkmıştım hastaneden, eve yeni gelmiştim.

Ahmet Akif beni bulduğunda yine hıpalanalı çok olmamıştı ve onu karşımd bulmanın verdiği psikoloji de buna eklenince dayanamamıştım, bayılmıştım. Ahmet Akif beni hastaneye götürmüş, orada açmıştım gözlerimi. Abimi ise polisler almış. Akli dengesinin yerinde olmadığını anlayarak onu bir kliniğe sevk etmişler, tedavi görüyormuş. Hastalığı hakkında şu an bir fikrim yoktu çünkü ondan bahsedilmesine dahi dayanamıyorum.

Bir kaç gün hastanede gözetim altında kalmış, iyi hissettiğim bir vakit de polislere ifade vermiştim. Benim için her şeyi yeniden anlatmak, yeniden yaşamak gibi olmuştu bir nevi. Ahmet Akif ve Hatice teyze olmasa katlanılmazdı.

Ahmet Akif... Bakışları beni delip geçiyordu. Sanki içimi görmeye çalışıyor ve içimdeki yangın yerine dönmüş şehri biraz biraz görüp o yangını içinde hissediyor gibi... Yahut ben öyle sanıyordum.

Hatice teyze de başımdan ayrılmıyor, en büyük destekçim oluyordu. Yanımda seslice Kur'an okuyordu her gün, sonra da mealini. Daha iyi hissediyordum o vakitler.

Berra'm... Ablasını bu halde görsün istememiştim. Kendimi biraz daha toparlayınca görsün istemiştim beni. Yoksa üzülecekti, biliyordum. Yarın görecektim kardeşimi. Onu öyle özlemiştim k! Aklıma bir anı düştü. Bir sabah uyanmıştım, Berra başıma gelip o uyandırmıştı beni 'tuvaletim geldi' diye. Ona tuvaletini yaptırdıktan sonra güzelce ellerini yıkamıştık ve koridorda koşmaya başlamıştı. "Annem, ablan dokuzda uyanır, erken uyanmaz demişti abla. Ben de seni saat dokuzun üstüne gelince uyandırdım." diyerek içeriye koşmuştu. "Annem nerede?" diye sormuştum ona. "Annem gitti, hastaneye. Ama sen varsın benimle, sen yanımdasın ablacım. O yüzden korkmadım evde. Televizyon açıp çizgi film izlerken senin uyanmanı bekledim." dediğinde kalbimde baharlar açmıştı. "Evet ablacım, ben varım, ben seninleyim. Hep yanında olacağım inşallah." diye bir güzel sarılıp sonra da yemiştim onu.

Yırtık RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin