Şimdi bin güneş doğsa götürmez karanlığımı

1.4K 167 50
                                    

Sana yakınım ve sana uzağım |
Tutulmuş varamaz elim ayağım

Ahmet Akif Varlı


Kapıyı ısrarla bir kez daha tıklattım fakat açan olmamıştı. Evde olduğu belliydi ama bana kapıyı açmıyordu öyle mi? Ben ona ne yapacaktım ki sanki? Kızcağızı ne hale getirmişlerdi, yazık! Eski hayatından herkesle ilişkisini keser olmuştu anlaşılan. Ama ona ihtiyacım vardı.

"Esra! Lütfen aç kapıyı. Lütfen! Sadece seninle konuşmak istiyorum. Yardımına ihtiyacım var. Dilruba için, lütfen..."

Bekledim, açılmadı. "Yaşadıklarını bir başkasının da yaşamasına razı mı olacaksın böyle? Belki bir ipucu, bir umut elde ederdik seninle Esra. Belki..." dedim ve sustum. Kelimelerim gittikçe susuyordu. "Ama O umudu da sen aldın sanırım. Neyse, canın sağ  olsun. Allah'a emanet ol."

Kapıdan uzaklaşıp yürümeye başladım. Bahçe kapısını arkamdan kapatıp sokakta ilerlemeye devam ettim. İçimde tarif edemediğim bir ağırlık vardı ve bana fazla geliyordu. Çok fazla...

"Akif!"

İsmimin seslenildiğini duyunca az evvelki o ağırlık şöyle azcık geçivermişti. Adımlarımı durdurup arkamı döndüm. Esra mahcup bir şekilde bana bakıyordu sokağın ucundan. Yanıma doğru yürümeye başlayınca ben de ona doğru yürüdüm ve ortada bir yerde buluştuk. Esra epey toparlamış görünüyordu. Buna sevinmiştim. Derin bir nefes alıp konuştu :

"Nereye götürmüş olabileceğini bilmiyorum. Ama düşüneceğim. Aklıma bir yer gelirse sana haber veririm. Başka da yardım edebileceğim bir şey yok zaten."

"Teşekkür ederim." dedim ve başımla selam verip yanından  ayrıldım.

Eve gittiğimde kapının önünde gördüğüm bir çift küçük erkek ayakkabısı beni gülümsetti. İçeriye girip ceketimi askıya asarken kulaklarıma çocukların sesi dolmaya başlamıştı  bile.

"Berra, senin ablan nerede?"

"Bilmiyorum Elvan. Abimle beraberler. Ama Akif abim bulacak onu, getirecek bana."

"İyi de abinle berabermiş işte. İyidir o zaman. Neden üzülüyorsun ki?"

"Abim çok kötü oyunlar oynuyor Elvan! Ablama zarar geliyor hep onunla oyun oynarken. O yüzden abimden uzak durmalı ablam. Sonra canı yanıyor."

"Ben seninle hiç kötü oyunlar oynamayacağım Berra. Hep güzel oyunlar oynayacağım, hiç korkma tamam mı?"

"Tamam, korkmam ki zaten senden."

Boğazımda düğümlenen acıyı hafifletmek için mutfağa girip bir bardak su içtim. Gözlerimi yumup bir süre sakinleşmeye çalıştım ama olmuyordu, yapamıyordum. Onun canının yandığını düşünmek beni delirtiyordu! Dayanamıyordum artık. Bulmam lazımdı onu!

"İyi misin  oğlum?"

Arkamı dönüp beyaz türbanlı babaannemin nur yüzüne baktım. "Değilim babaanne." dedim ve içimdeki yıkık çocuğu gören babaanneme sarıldım sıkıca.

"Aaaa Akif abim gelmiişşş!"
Mutfağın kapısına gelen Berra'mın küçük bağırışı üzerine Elvan da yanımıza  koşmuştu içeriden.
"Hoş geldin Akif abi!"

"Hoş buldum, canlarım benim." deyip tek dizim üzerine çöktüğümde biri  bir yanıma diğeri diğer yanıma gelip sarılmışlardı hemen.

Onlar biraz daha oynadıktan sonra Elvan'ı evine bırakmış, Berra'ya biraz ders çalıştırmıştım. Sonra da yatağını açacaktım ama benimle yatmak istediğini söylemişti . Berra kollarımda yatıyordu, gözlerimi kapattım. Bir süre sonra ufak parmakları gözlerime dokundu.

Yırtık RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin