Bölüm 25

19 1 0
                                    

        Fisildadi zaman usulca:  Bana birak. Ama zamanin bile çare olamayacağı şeyler var. Özlem gibi. Aşk gibi.  Sevda gibi.  Umutsuzluk gibi. Ve en fazla da pişmanlık gibi. Herşey gittiğinde geriye sadece yalnızlık kalmiyormuş. Hepsinden biraz var olan ama çözümsüz  olduğun yerdesin.

    Değişmeyen şeyler var. Adını koyamadiklarimda. Ali Ömer'in evinde bulduğum bir parça huzuru veremeyen insanlar. Oysa tek istediğim bunun kötü bir rüya olmasıydı,  uyarınca geçen. Geçmedi. Geçemedi. Saatler geçti. Günler, haftalar hatta aylar geçti. Bu kabus bitmedi.

    " Merhaba yenge. "

   Arkami dönmemle sesin sahibiyle yüzleşmem bir oluyor.  Bana buruk bir gülümsemeyle bakan bu kişi Rıfat. Ali Ömer'in en yakın arkadaşı . En güvendiği kişi. Yardımcısı. Sirdaşi. Arkadaşı. Kardeşi. Babası ailesinin yanında çalışırken Rıfat üniversite eğitimi için yurt dışında bir üniversite kazanmıştı ve bu Ali Ömer'in okudugu  okuldu. Rifat in ailesinin maddi durumu bu eğitimi karşılayacak durumda olmadığından Ali Ömer'in dedesi eğitim masraflarını karsilamiş böylece ikisi çok yakın arkadaş olmuşlardı. 

  " Karıştırdın galiba Rıfat.  Ben Aylin değilim. Benim Sera. Ali Ömer'in asistanı. "

  "  Yok yenge. Karıştırmak da neymiş. Seni tanıyorum. Biliyorum.  O yüzden diyorum ya yenge diye. "

  "  İyi ama biz Ali Ömer'le ayrıldık.  Daha doğrusu ayrilmiştik. Yani o sıfat benim değil Rıfat. Belki de hiç olmadı. "

 " O sıfat senindi ve hep de senin yenge. Abim başkasıyla evlenecek olsaydı bile. Çünkü gönlü sendeydi. "

  "  Yok öyle bir şey. "

 "  Yengeeeeee... Benim ben Rıfat.  Abimi en iyi ben tanirdim.  Ben bilirdim. Az da konuşup dertleşmezdik ya hani. "

 "  Ne anlatirdi sana ? "

" Abim seni çok seviyordu be yenge. Mecbur kaldı Aylin hanimla evlenmeye. O da kısmet olmadı ya. Halletmesi gereken şeyler vardı. Aylin hanim da bilirdi onu sevmediğini. Zorunluluktan evlenecek olduklarını. Ama işte. Olmayınca olmuyor. "

  "  Doğru. Olmayınca olmuyor. Olamıyor...... Sen neden buradasin?  Yoksa ben geldim diye mi? Hani eve girdim. Ali Ömer'in evine ama bak anahtari...... "

  "  Olur mu hiç öyle şey yenge? Burası abimle senin. Sizin eviniz. Ben nasıl neden geldin derim? Gelme derim? Sen herkes misin? Sen kusura bakma asil. Ben buradayım çünkü Şirin hanim aradı. Ali Ömer'in evi artık Sera ' nin. Bugün gelir o. İlgilen bir isteği var mı bak bakalim dedi."

  " Teşekkür ederim Rıfat. Ama istediğim şey olanaksız. Hatta  imkansız. Ali Ömer geri gelsin. Bunların hepsi kötü bir rüya olsun istiyorum ama olmuyor be Rıfat. Biliyormusun geceleri sabah uyandığımda yine hersey eskisi gibi olacak diye umut ederek uyuyorum fakat sabah gözümü açar açmaz aklıma geliyor yine. Bu kötü bir rüya değil.  Bu bir kabus. Hiç geçmeyecek bir kabus."

  " Malesef öyle. Keşke elden gelen bir şey olsa."

  " Yok. Elden gelen hiçbir şey yok. "

  " Yenge ben seni yalnız birakayim. Bir isteğin,  ihtiyacın olursa söylemen yeter biliyorsun. "

 " Sağol Rıfat. Söylerim merak etme. "

  Rıfat gittikten sonra çay yapmak için mutfağa geçtim. Bu eve daha önce gelmedığim için bardaklarin ve  çayın yerini aramak durumundaydim. Bardaklarin yerini bulmuştum. Çay kavanozu da mutfak tezgahinin uzerindeydi. Ali Ömer demleme çay içer. Poşet çay sevmezdi. Caydanliğa çay koyarken bir yandan da olanları düşünüyordum. Ali Ömer'in evinde eski nişanlısı. Ne haber olurdu ama. Canim bu kadar acıyor olmasa gülebilirdim bile. Hem de kahkahalarla. Eminim Ali Ömer de gülerdi. Seraaaaa derdi. Gerçekten çocuk gibisin. Öyle demiştin değil mi sevdiğim?  Nasıl kizmiştim  sana o zaman?  Nerem çocuk benim? Otuz yaşındayım diye az söylenmemiştim kendi kendime. Güya çocuk olmadığımı gösterecektim sana. Hah. Ne çocukluk ama? Ne çocukmuşum....

MUCİZELER HEP VARDIR DERLER ???Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin