Hayat sen planlar yaparken başından geçenlerdir derler, durum tam olarak buydu. Galip gelen yine hayat olmuştu ve mağlubiyet bu sefer derin bir bilinmezlikle gelmişti. O karanlık ve pis kokulu odada Ali Ömer, Semihten hesap sorarken yaşamın onun için daha bir çok kötü sürpriz hazırladığından bihaberdi. Aslında insanların bu kadar kötü olması onu şaşırtıyordu, sonuçta karısını kaybetmenin eşiğinden dönmüş bir adamdı o. Yine de bu kadarını o bile tahmin edemezdi.
Aradan tam iki yıl geçmişti. İki koca yıl. Sera olmadan, sesini duymadan, saramadan, öpemeden geçen iki yıl. O gün telaş ve aceleyle içimdeki korkuyu bastırmaya çalışarak evin önünde durup sadece baktığı o an anlamıştı aslında, yine de içinden küçücük, ufacık bir umut kırıntısı bütün bunların sadece kötü bir kabustan ibaret olduğunu ve az sonra karısının yanında uyanacağını söylüyordu.
Fakat öyle olmamıştı. Sera yoktu. Hatta ondan en ufak bir iz bile yoktu. Ne kamera kayıtları ne korumalar ne annesi ne de çalışanlar. Kimse bilmiyordu. En son annesi Sera uyurken çocuklara bakmak için yanından ayrıldığını söylemişti. Geri döndüğünde ise yoktu. Çalışanlardan birine biraz hava almak için bahçeye çıkacağını haber vermiş, sonrasında ise kaybolmuştu. Ali Ömerin aramadığı yer, bakmadığı taş altı kalmamıştı. Poliste bir şey bulamamıştı. En sonunda karısının kendi isteğiyle gittiğini söyleyip soruşturmayı kapatmışlardı. Fakat yapmazdı, Sera öylece çekip gitmezdi. Ali Ömeri ve çocuklarını bırakıp gitmezdi o, gidemezdi. İ
Ali Ömer omuzuna dokunan bir elin hafif ağırlığıyla daldığı düşüncelerden sıyrılıp elinde tuttuğu çerçeveye bir kez daha baktı. Nasıl da güzel gülmüştü karısı bu fotoğrafta, gözlerinin içiyle. Beraber katıldıkları ilk davetti. O zamanlar karısı değildi, hatta sevdiği olduğunu bile kendisine itiraf edememişti. Kapalı bir kutuyu açmıştı Sera, hem de hiç hesapta yokken. Şimdiyse yoktu ve yokluğu her şeyden çok can yakıcıydı. Ali Ömer gözlerinden akan yaşları elinin tersiyle kurulayıp her gördüğünde içinde yeniden yeşeren umutla Rıfata döndü. "Bir haber mi var?" Kardeş bildiği arkadaşı kafasını olumsuz anlamda iki yana sallayıp anlayışlı bir şekilde omuzunu sıktı. "Merak etme, pes etmek yok. Bulacağız onu."
"İki yıl geçti Rıfat. Ne bir haber ne de bir iz bulabildik."
"Ama bu bulamayacağımız anlamına gelmiyor."
"Ya bulunmak istemiyorsa?"
" Sera öyle bir şey yapmaz abi. Polis de insanlarda ne derse desin ben inanmıyorum."
" Ben de öyle olduğuna inanmıyorum ama nerde Rıfat? neden bulamıyoruz onu? Bazen belki de kendi isteğiyle gitmiş olması daha iyidir diye düşünüyorum biliyor musun? Yaşadıkları kolay şeyler değildi tamam ama benden va.....vazgeçti tamam ama benim bildiğim, sevdiğim Seram çocuklarından vaz geçmez Rıfat. Onları bırakmaz."
Rıfat abisi bildiği adama yaşlı gözleriyle bakıp "Merak etme abi onu bulacağız." dedi. Kendisi Şirini kaybetse ne yapardı hiç bilmiyordu. Kendi karısı, Şirini. Seranın yokluğunda küçük bir nikahla evlenmişlerdi. Daha fazla beklemeyin demişti Ali Ömer. Onlara kalsa Sera bulunduktan sonra evlenirlerdi ama Ali Ömer hayatın ne getireceğinin belli olmadığı ve Seramın da bunu isteyeceği konusunda onları ikna etmişti. Aslında Ali Ömer iyi dayanıyordu, buna dayanmak denirse elbette. Çocukların yanında dertsiz tasasız, mutlu baba rolünü oynuyordu, yalnız kaldığında ise elinde karısının resimleriyle kaç kere göz yaşları içinde yakalamıştı onu. Belki sadece bir anlığına Seranın kendi isteğiyle gitmiş olabileceğini ve bulunmak istemediğini o da düşünmüştü, ama hemen sonra bu düşüncesini bir kenara fırlatıp atmıştı. Sera ne durumda olursa olsun böyle bir şey yapmazdı. Ali Ömerin de dediği gibi çocuklarından vaz geçmezdi. Hem Ali Ömer ve onun birbirlerini nasıl sevdiklerini görmüştü. İkisi de birbirleri olmadan nefes alamazlardı. Semihin o gün söyledikleri de cabasıydı üstelik. Bulacaktı. Her neredeyse Serayı bulacaktı. Bu kabus sona erecekti. Çocuklar annelerine kavuşacaklardı. Abisi de karısına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZELER HEP VARDIR DERLER ???
RomanceNe söyleyeyim şimdi? Alışkanlıklar sıradan gelmiyor bir zaman sonra. İçin kan ağlarken gülümsemek belki de en zor olanı. Oysa yazdım hafifletmek için eni konu ortaya koyduğum kadarını kederimin. Göze gelmedi kimsesizliğim ve ben tek başıma kaldım bu...