e l e v e n

296 34 9
                                    

"can you burn a fire in my flesh? can you?"

|

"tenimde bir ateş yakabilir misin? yapabilir misin?"

-

"Walter?" başımı kaldırdım ama sokak karanlıktı ve önümde dikilen kişi, tam da sokak lambasının önüne durduğu için görüşüm oldukça sınırlıydı.

"Evet, adım bu." dedim parmaklarımın arasındaki sigaradan bir nefes çekip dumanın havaya yayılmasına izin verirken. "Seninki ne?"

"Annabelle." dedi ışığın önünden çekilirken, böylece sarı ışık aramıza girdi ve yüzünün hatlarını belirginleştirdi. Bu geçen gün Willow ile parktayken karşılaştığımız kızdı, Willow'un ruh eşi.

"Oh." dedim tekrardan sigarama odaklanırken.

"Ya, yoksa Emily seni bana karşı doldurdu mu?" dedi çocuksu bir ifadeyle kaldırımda yanıma otururken. Montunun cebine uzanırken dudakları büzülmüştü. Emily. Elbette. Kız kardeşim dünya üzerindeki en salak insandı.

"Hayır, genellikle senin hakkında konuşmamayı tercih ediyor." dedim sonunda, zorla da olsa cebindeki şeyi dışarı çıkarabildiğinde. Bir sigara paketiydi. Bunun için çok genç olduğuyla ilgili bir yorum yapacaktım ama sonra vazgeçtim, ben sigaraya başladığımda 14 yaşındaydım ve Annabelle her şekilde bundan büyüktü. Bana düşmezdi.

"Eh, nefret kusmasından iyidir." dedi bir sigara yakıp paketini tekrardan cebine koyarken, bir anlığına duraksadığında dikkatini çekenin yerdeki izmaritler olduğunu biliyordum. Marketten çıktığımdan beri birkaç tane devirmiştim. "Seni gecenin bir yarısı burada bir paket tüttürecek kadar üzen nedir?"

"Önemli mi?" dedim ona ters bir bakış atarak.

Omuz silkti. "Yani, kafana bu kadar taktığına göre önemli bir şey olmalı. Ya da çok önemsiz. Önemli olduğunu tahmin ediyorum."

"Yani?"

"Ee, anlatmayacak mısın?" dedi havaya halkalar şeklinde sigara dumanı üflerken, gözlerimi devirdim.

"Sana neden kafama takılan şeyi anlatayım ki, çocuk?"

"18 yaşındayım, pek çocuk sayılmam." dedi neredeyse alay eder bir şekilde omzuma yaslanıp beni kendi omzuyla dürterken. "Ayrıca, iyi bir dinleyiciyimdir."

"Eşcinselim." diye cevapladım.

"Ben de." dedi gülümseyerek. "Ayrıca çoktan gözüme kestirdiğim biri var, yani... Hazır beraber sigara içiyorken dert ortağı da olabiliriz bence."

"Sorunumun kalple olduğunu nereden çıkardın?" dedim gözlerimi kısıp ona bakarken. Siyah, omzuna ancak gelen saçları dağınık görünüyordu ve makyajı akmıştı. Sigarayı tuttuğu parmaklarındaki siyah oje soyulmaya başlamıştı. En az benim kadar dağılmış görünüyordu. Güldüm.

"Bunu asla iddia etmedim." dedi kendini bilmişçe. "Ama sen az önce bunu oldukça açık bir şekilde ele verdin."

"Sen bir şeytansın, değil mi?" dedim yarım bir gülümsemeyle.

Gururlu bir şekilde başını salladı. "Hem de en kalitelisinden."

"Ruh eşim şerefsizin önde gideni." dedim biten sigaramın yerine bir tane daha yakarken, anlatılacak çok şey ve gidilecek çok fazla sigara vardı... "Şerefsizi bırak, orospu çocuğunun teki işte. Hayatımı cehenneme çevirdi, çevirmeye devam ediyor ve asla bıkacağını sanmıyorum. Sorun da şu ki, onu bırakıp gidemiyorum çünkü köpek gibi aşığım."

"Kimse hayatını mahveden birine böyle katlanamaz. Aşktan daha büyük sebeplerin olmalı." dedi Annabelle düşünceyle.

"Bilmem, belki bağımlıyımdır?" diye yorumda bulundum. "Onsuz yaşayamıyorum ama onunla yaşayamadığım da açık."

"Şu sigaralar yüzünden bir gün öleceksin, bunu
biliyorsun, değil mi?" Dustin'in sesini duyduğumda istemsizce gözlerimi kapattım, parmaklarım kaskatı kesildi. Tenimin altına bir çip yerleştirmişti sanki, her an nerede olduğumu biliyor gibiydi.

"Ve işte geldi..." diye homurdandığımda Annabelle bakışlarını sesin geldiği yöne çevirdi. Bakmadım ama Dustin'in yanımızda dikildiğini biliyordum.

"Evet, umarım bu oldukça kısa bir sürede olur." diye cevapladım umursamazca, parmaklarım arasında tuttuğum sigarayı parmağımla silktim ve külün yere dökülmesine izin verdim. Sonunda başımı kaldırdığımda Dustin ile Annabelle'in arasındaki garip bakışmayı fark ettim.

"Ben gideyim o zaman..." dedi Annabelle hafifçe omzuma vurup ayağa kalkarken, beni yıllardır tanıyor gibiydi. "Bu hikayenin sonunu heyecanla bekliyorum, Walter."

Annabelle giderken onu izledik, ardından Dustin ellerini montunun ceplerinden çıkarıp merdivenlerde yanıma oturdu ve sağ elini belli belirsiz bir şekilde bana doğru uzattı.

"Ne?" dedim ters ters eline bakarken.

"Şu anda bir şeyler tüttürmeye ihtiyacım var ve seçeneklerim oldukça kısıtlı." dedi neredeyse kendi kendine konuşurcasına, elini beklentiyle salladığında beynim sonunda dediği şeyi idrak etti ve yavaşça ceketimin cebinden sigara paketimi çıkarırken göz temasımızı bozmadım. Paketi ona doğru kaldırdığımda bir dalı çekip aldı ve ince dudaklarının arasına yerleştirdi, gözleri hâlâ beklentiyle bakıyordu. Ellerini sigaranın etrafına sarıp rüzgarı engellediğinde çakmağı çakıp sigarayı yaktım.

İçine çektiği dumanı dışarı üflerken utanmazca onu izledim, Dustin'i sigara içerken görmek oldukça nadir olan bir şeydi, saçmalıktan ibaret olan hayat tarzıyla karşılaştırıldığında bu kulağa mantıksız geliyordu yine de.

"Neden buradasın?" kendime engel olamadan sorduğumda dudaklarına muzip bir sırıtış yerleşti.

"Markete geldim. Annem bir şeyler istediğini söyledi, bu kadar acil olan ne bilmiyorum, listeyi bir yere tıkmış olmalıyım." dedi ceplerini karıştırırken, ardından buruşmuş bir kağıt parçasını havaya kaldırdı. "Aşeriyor."

"Ne sevimli." diye mırıldandım sigarama bir hayat bağıymış gibi tutunurken, Dustin'i özlememiştim. Vücudumun her bir noktası ona yaklaşmam için, ufacık bir temas için çığlık atıyordu ama bunu yapamazdım. Onu özlememiştim. Ona ihtiyacım yoktu. Sigaramdan derin bir nefes çektim ve ciğerlerime gidişini hissettim. Ona ihtiyacım yoktu.

"Şu kız kimdi?" dedi Dustin merakla. Gözlerimi devirdim, her ne haltsa.

"Sevgilim." diye cevapladım iyice duvara yaslanırken, ona olmam gerekenden daha yakın olmak istemiyordum çünkü çekiliyordum. Lanet olası ruh eşleri, lanet olası kalp kırıklıkları ve lanet olası Dustin Greenwell.

"Güzelmiş." dedi alayla. "Sen mi ağlattın?"

Omuz silktim. "Bilmem. Ne olursa olsun, ben fazlaca ağladığım için onun da ağlamasında bir sakınca görmüyorum."

-

merhaba? birileri var mı? içimden çok yazmak geldi çünkü bugün iğrenç hissediyorum, annemle kavga ettik ve her şey yokuş aşağı iniyor. çok uzun zaman olduğunu biliyorum ve tamamen döndüğüme dair söz veremeyeceğim, ama hala okumak isteyen birileri varsa, işte aylar sonra ilk bölüm. umarım beğenmişsinizdir. görüşürüz.

winter |bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin