22• Bölüm

2.5K 193 197
                                    

Ah sonunda geldin kıçıbe yazar dediğinizi duyar gibiyim :")

Geç oldu ama güç olmasın çiçeklerim...

-------------

Aklına gelen anılarla gaza daha çok yüklendi Jungkook. O'nu , sevdiği adamı nasıl bir başına o acıyla bırakabilmişti, nasıl özlemine dayananilmişti bilmiyordu. Bildiği tek şey Jimin'e bir şey olursa kendini asla affetmiyeceğiydi.

Hoseok'un telefonundan sonra apar topar arabaya atlamış telefonla birilerini arayarak uçak biletini ayarlamıştı. Şimdi ise son sürat havaalanına yetişmeye, daha doğrusu sevdiği adama yetişmeye çalışıyordu.

Saatlerce süren yolculuğun ardından uçaktan inerek aceleyle bir taksi çevirdi Jungkook. Diğer yandan Hoseok'u arayarak hangi hastanede olduklarını öğrenmeye çalışıyordu.
3. kez çalıştan sonra telefon sonunda açılmıştı.

"Alo hyung . Nerdesiniz, ben geldim Seul'deyim hangi hastanedesiniz ? "

"Jungkook. .. Jimin , çok kötü durumda seni görmek isteyeceğini pek sanmıyorum. "

"Hyung ne demek kötü durumda ne oldu ? Durumu nasıl hyung ? "

" Kendine geldi fakat seni görmek istemediğini söylüyor. Biraz önce sana haber verdiğimi ve buraya geldiğini söyledim. Bana seni içeri almayacağıma dair söz verdirtti. "

Jungkook duyduklarıyla duraksadı. Benden vazmıgeçti diye düşündü kendi kendine. Jimin benden geçti mi ? 'Beni unutamaz' dedi. 'Hayır beni böyle kolay unutamaz.'

"Sadece hastanenin ismini söyle hyung. Benden vazgeçmeyecek onu tanıyorum beni bırakamaz. "

"Jungkook. Gelmesen daha mı iyi olur ? Biliyorsun yeni kendine geldi ve ...."

"Hoseok sadece şu siktiğimin adresini ver ve kapat o çeneni !."

Jungkook'un sert bağışından sonra Hoseok sessizce adresi vererek telefonu kapattı. İlk defa hyunguna ismiyle hitap ediyordu . İlk defa bu raddeye geliyordu Jungkook.
Hoseok'un dediklerini düşündü. Eğer Jimin onu görmek istemezse ne yaparım , ondan başka kime giderim diye sordu defalarca kendine. Ama ne olursa olsun hâlâ aldatıldığını sindiremiyordu. Bir yanı hala öfkeli, sinirli ; bir yanı ise Jimin'e deli gibi özlemle doluydu. Ne yapacağını bilemeyerek yol boyunca başını cama yasladı Jungkook.

Taksiye adresi vererek 15 dakikalık yolculuktan sonra hastanenin önüne gelmişti. Koşar adımlarla hastaneye giriş yaptığında duraksadı. En son 6 ay önce buraya geldiğini ne halde olduğunu hatırladı. Nasıl acı çektiğini , ne kadar yıkıldığını hatırladı. Düştüğünü, kan ter içinde kaldığını ama Jimin'in elinden tutmayışını hatırladı. Bu kötü anılarla ayakları geri geri giderken defolup gitmeyi düşündü Jungkook. Hiç gelmemiş gibi yapmayı..

Sonra aklına Jimin'in güzel yüzü geldi. Kirlisin dediği tertemiz yüzü doldu zihnine. Sonra kokusu geldi burnuna. Minik adamının tenini anımsadı parmak uçları. Küçük gözleri geldi aklına , bakmaya kıyamadığı gözleri. 'Üşümüştür' diye fısıldadı kendi kendine. 'Bensiz çok üşümüştür. Benden başkası ısıtamaz onu çok üşümüştür. Elini tutamadım kötü düşmüştür, kaldıramadım yaraları kanamıştır,' dedi. Sonra özlemi ve sevgisinin daha ağır bastığına kanaat getirerek koşarak merdivenleri tırmanmaya başladı Jungkook. Nefes nefese mavi kapının önüne geldiğinde durdu. Derin bir nefes alarak gözlerini kapattı.

Kapının ardında onu yerle bir eden, onu paramparça eden kalbini ezip geçen adam vardı. Kapının ardında deli gibi özlediği, canından çok sevdiği , kokusuna hasret kaldığı, sevdiği adam vardı. Bu ikilem çıldırtacaktı Jungkook'u. Daha fazla dayanamayarak kapıyı çalmadan hızla içeriye girdi.

LOVE REVENGE | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin