Min Yoongi, ben gerçekten ağlamak istiyorum.
Böyle şeyler, hep izlediğim filmlerde ve dizilerde olurdu. Ayrıca ben kıskanç bir insan da değilim, böyle hissetmeye başlamam pek normal değil.
Sevgilin değil, biliyorum. Sevmiyorsun, veya başka bir duygu da beslemiyorsun. Onu da biliyorum. Öyleyse, neden öptün o kızı? Ben çok yakınınızda değildim ama, geçen günlerde senden hoşlandığını söyleyen oğlan çok yakınınızdaydı. Kendimi onun yerine koyabiliyorum, ne kadar acı bir şey olduğundan haberin var mı senin?
Kalbim bu denli acımamıştı hiç, böyle şeylerin gerçek hayatta da olduğunu bilmiyordum çünkü aşkın olduğuna inanıyorum. İnsanlar aşkla öpüyor sadece birbirlerini, başka bir şekilde değil. Ama öyle değilmiş meğer, hiç de öyle değilmiş.
Yine de, aşk var. Sende kaybolmasam belki aşkın olduğuna inanmazdım ama, aşk var Min Yoongi. Sanırım sen olduğuna pek inanmıyorsun, ama ben inanıyorum. Belki çok safım da inanıyorum buna, ama umurumda değil.
Şey, belki de birini çok sevdin ve bırakıp gitti seni. Bu yüzden mi inanmıyorsun aşka, Yoongi? Tabii aşka inanıp inanmadığını bilmiyorum ama, inanmıyor gibi görünüyorsun. Eğer inansaydın şu zamana kadar severdin birini, çünkü o kadar çok kişiyle konuşuyorsun ki illa biri senin tipin olurdu.
Kötülüklerinden biri de, sevmediğin kişilere seviyorum demen Yoongi. Üzgünüm ama bu çok iğrenç, çünkü bunu yapma sebebin onlarla bedensel bir ilişki içerisine girmek istemen. Cidden, bunu yapmaya seni ne itiyor ki? Onlara yalan söyleyip istediğin şeyi elde edip daha sonra kalplerini kırdığında, mutlu mu oluyorsun gerçekten?
Farkında mısın bilmiyorum ama, seni gerçekten seven insanlar var. Mesela, ben. Ama sen âşkın olmadığını düşündüğün için böyle duyguları alaya alıyorsun. Bu çok bencilce, Yoongi.
Oysa bir inanmayı denesen, her şey çok daha güzel olacak biliyor musun? Mesela benim elim, senin elin ile buluştuğunda, ortaya çok güzel bir görüntü çıkabilirdi. Veya beraber gökyüzünü izlerken, ben gökyüzü yerine en güzel manzaram olan, seni izlemeye başlardım.
Çok şey istemiyorum, Min Yoongi. Sadece seni istiyorum.
Şey, aslında farkettim de çok şey istiyormuşum. Hatta, direk olarak imkansızı istiyormuşum.
Ve biliyor musun, aslında çok yakışırdık. Bunu söylerken çok utanıyorum, ama yakışırdık işte. Sen büyüksün benden, hiçbir şeyden korkmuyorsun ve koruyup kollardın beni. Ben ise küçüğüm, utangacım, korkulacak çoğu şeyden korkarım ve cesaretsiz biriyim. Biliyorum zıt gibi gözüküyoruz, ama ben böyle ilişkileri çok sevmiştim hep. Beni koruyacak, sevecek birine ihtiyacım var Yoongi. O da tahminimce sen oluyorsun.
Merak ediyorum da, acaba hiç yazımın sonundaki DS'nin anlamını merak ettin mi? Evet, tabii ki de bir anlamı var. Ama söylemeyeceğim şimdi, zaten çok saçma ve bilmen gereken bir şey değil.
Neyse, şey... Seni çok seviyorum, biliyorsun değil mi?
Mesela böyle utandığım bir anda ve başımı öne eğdiğimde, gülerek çenemden tutup sana bakmamı sağlamanı ve bana 'ben de seni çok seviyorum' demeni isterdim. Ah, bu gerçekten öyle güzel bir hayal ki düşüncesi bile kalbimin hızlı atmasını sağlıyor.
Şimdi gidiyorum, umarım kuru çiçeklerini, resmini ve diğer hediyelerini beğenirsin.
Kendine iyi bak.
DS'
⭐
ŞİMDİ OKUDUĞUN
star in love with darkness ✔
FanficPark Jimin umutsuz bir âşıktı ve sevdiceğine hazırladığı minik hediyelerle ona mektuplar yollarken, acımasız Min Yoongi tüm bunları küçük görüyordu.