Hey, merhaba. Yine ben.
Sanırım ilk yazdığım mektubu çoktan okumuş olmalısın, aslında mektup değil ama öyle demek daha kolay geliyor.
Şey, tepkini gerçekten çok merak ediyorum. Büyük ihtimalle okurken ve okuduktan sonra gülmüşsündür, ama ben yazdıklarımda gerçekten çok ciddiyim. Seninle alay ettiğimi de düşünmüş olabilirsin, ama lütfen öyle düşünme. Seni gerçekten çok seviyorum, sana olan hislerimi böyle açıklamamın tek sebebi korkum ve cesaretsiz olmam.
Keşke karşına çıkabilseydim, ama üzgünüm ki öyle bir şey mümkün değil.
Şimdi anlayacağın üzere sana hep böyle şeyler yazacağım, ister oku ister okuma ama artık bir şeyleri içimde tutmaktan yoruldum.
Min Yoongi, ben gerçekten artık dayanamıyorum. Yapmayı sevdiğim tüm şeylerin içinde senin de olmanı istemekten, hep yanımda olmanı düşlemekten yoruldum.
Biliyor musun, ben çok saf severim. Zaten saf birisiyim, asla seni üzecek bir şey yapmam. Bana bir şans verebilme ihtimalin olsa, her dediklerini yaparım ve asla kötü söz söylemem sana. Ne seni sıkarım, ne de sözünden dışarı çıkarım. Her dediğini yaparım.
Ama maalesef, biz diye bir şeyin olabilme olasılığı yok.
Eğer olsaydık, belki seni değiştirebilirdim de. Âşk insanı değiştirebilir ya Min Yoongi, beni de değiştirdi mesela. Ders çalışmam gereken zamanlar seni düşünür oldum. Beni bulmaya çalışacağını düşünmüyorum ama, umarım bunu bir ipucu olarak kullanmazsın Yoongi. Fazla ders çalışan biri olarak, kafama girebilmen gerçekten de görülmeyecek bir şey.
Seni etkileyecek sözler yazmaya çalışmıyorum ama, karanlık gibisin Yoongi. Korkutucusun, bazı insanlar senden korkuyor ama bir kısım da senin güzelliğini görüyor. Bilmiyorum, her şeyin öyle güzel geliyor ki bana neyini övsem, gerçekten bilemiyorum.
Daha önce birini sevmedim ama, yine de kimseye karşı en ufak bir bedensel istekte bulunup, o gözle bakmadım Yoongi. Şey, utanırdım ya ben zaten. Ne gerek var öyle şeylere diye düşünürdüm.
Ama saçların, tam sevilesi Min Yoongi.
Ellerin, tam tutulası.
Dudakların... Tam öpülesi.
Bunu istediğimi farkettiğimde, istemeden de olsa değişmeye başladığımı farkettim. Daha önce kimseyi öpmek istememiştim, buradan anladığın üzere öpüşmeyi de bilmem zaten. Bu herkese gülünç geliyordur, değil mi? Bana hiç de öyle gelmiyor.
Bunu bilenler bana masum, saf, veya cahil der. Ne alaka ki? Öpüşme neden bu kadar abartılıyor, veya tam tersi, neden bu kadar sıradan bir şeymiş gibi görülüyor?
Birini sevmelisin, çok âşık olmalısın. İşte o zaman, bedeninin bir parçası olan o dudaklarını o kişiye teslim etmek istiyorsan, etmelisin. Önüne gelen her kişiyle öpüşmek, neden insanı mutlu etsin ki? Neden zevk versin ki?
Şey, neyse. Konu bu değildi, yine fazladan zamanını çaldım.
Peki Min Yoongi, kalbini kırdığın insanların sayısını biliyor musun? Seni tanıdığımdan beri izliyorum ve saymaya çalıştığımda, bir süreden sonra pesettim.
Belki, geçmişinde kötü olaylar yaşadın. Ama bunu düşündükten sonra diyorum ki, kötü bir olay yaşasan bile bu insanlara böyle davranmana nasıl etki edebilir ki?
Herkesle dalga geçiyorsun, etrafta dalga geçecek bir şey arıyorsun. Kabasın, karşındakini pek düşündüğün söylenemez. Ama beni asıl mutsuz eden şey Yoongi, güzel, yani sana göre güzel birini gördüğünde ona iyi davranıyorsun. Çok iyi davranmıyorsun ama, eğer kişiliğine uyacak olsa peşinden köpek gibi koştuğunu söyleyebilirim.
Keşke ben de güzel olsam, ah daha doğrusu yakışıklı.
Sahi, erkek olduğumu bilmiyorsun, değil mi?
Şey, artık öğrenmiş oldun. Sanırım erkeklerden hoşlanmaman da karşına çıkmamamın bir sebebi olabilir.
Ah, bir şeyi sormayı unuttum. Hediyelerini beğendin mi? Siyah bileklik takmayı çok sevdiğini biliyorum, ayrıca evde kuru çiçek koleksiyonun bile olduğuna eminim. Ve... Seni çizmiştim, pek güzel olmasa da. Umarım hoşuna gitmiştir, bu yazdıklarımla dalga geçsen bile.
Açıkçası, biraz üzgünüm. Yakında yaz tatiline gireceğiz, ve sen son sınıfını okuyacaksın. Sonra, gideceksin.
Bence sen sevsen, bütün bu kötülüklerine rağmen çok severdin. O yüzden eğer beraber olabilsek, -ki bunu düşünürken öldüm, sürekli iletişim halinde olurduk ve görüşürdük, çünkü sen beni çok özlerdin. Ben de seni tabii, ah konusu açılmışken... Ben şey, ikinci sınıfım. Umurunda değil biliyorum, sadece söylemek istedim.
Kutunun içine baktığını görmüştüm Yoongi, ama yine de eve girdiğinde hepsini bir kenara atmış bile olabilirsin. Yazdıklarımı okumamış da olabilirsin, buna ne sevinebiliyorum ne üzülebiliyorum.
Şey, sesine gerçekten âşık bir insanım. Bana güven verdiğini hissediyorum, sen o sesinle 'ben yanındayım, hiçbir sorun yok' desen ben o anki tüm sorunlarımı unuturum. Öyle sıcak ve içten geliyor ki, bazen yüzüme istemsizce bir gülümseme yerleşiyor.
Neyse, sanırım bu kadar yeter. Dediğim gibi, böyle şeyleri yazmakta kötüyüm. Sana daha fazla yazabileceğim muhteşem ötesi sözlerim yok ama, yine de, seni çok seviyorum Min Yoongi.
DS'
⭐
ŞİMDİ OKUDUĞUN
star in love with darkness ✔
Hayran KurguPark Jimin umutsuz bir âşıktı ve sevdiceğine hazırladığı minik hediyelerle ona mektuplar yollarken, acımasız Min Yoongi tüm bunları küçük görüyordu.