Seni düşlerim hep gün boyu, kokunu içime çektiğimi hayal eder, yüzüne yerleştirdiğin gülümsemenin oluşturduğu mükemmel görüntüyle kendimi hiç olmadığım kadar mutlu hissettiğimi hayal ederim.
Ah, hayal gücüm senin sayende genişledi, Min Yoongi. O kadar çok şey hayal ettim ki senin de içinde olduğun, artık yaratıcı fikirler de aramaktan kendimi alıkoyamaz oldum.
Her istediğimiz olmaz hayatta, doğru. Ama sen tek istediğim şeydin Yoongi, sana sahip olsam gözüm başka bir şey görmezdi ki benim.
Biliyorum aslında, çok iyi biliyorum, içinde bir yerlerde bencil biri olmadığını, ama bu yanını keşfedemediğini. Senin de bir kalbin var, inanıyorum ki keşfedeceksin bir gün o yönünü, bana ne yaparsan yap ben o güne kadar bekleyeceğim seni, belki bir şansımız olur diye.
Âşk nedir, Yoongi? Nasıl âşık olursun bir insana, nasıl sevdiğini anlarsın onu?
Şey ah, üzgünüm. Âşka inanmayan birine bunu sormam çok büyük bir aptallık. Ama zaten ben de aptal olduğum için, bu yaptığım çok normal, değil mi?
Çok, çok anlamsız geliyor bazı şeyler. İnsanın içinin güzelliği dışına vururmuş ya mesela, peki seni herkesin gördüğü kadarıyla değerlendirsem, nasıl bu kadar güzel olabiliyorsun sen, Min Yoongi? Bu fazlaca haksızlık değil midir? Yalan kesin bu söz, evet belki senin bile bilmediğin bir güzellik var içinde, ama etrafta o kadar güzel kalpli insanlar olup çirkin olan, daha doğrusu çirkin olduğunu düşünenler de hayattaki en büyük şanssızlığını yaşamıyorlar mı sence de?
Seni, çok, çok sevdim hyung. En çok seni sevdim ben, kendimden ödün vererek, hiçbir şeyi düşünmeden sevdim. Kendime engel olamadım, sende kayboldum. Yapmak istediğim şeyleri yapamadım, ama yine de senden vazgeçmedim, vazgeçemedim.
Senden çok bahsederim bir arkadaşıma, Yoongi. Zaten tek arkadaşım vardır benim, nedenini bilmem, insanlar benimle konuşmazlar, konuşmak istemezler pek. Bunun nedenini düşündüm sürekli, sordum en yakın arkadaşıma. İnsanların bana katlanamayacağı kadar çirkin miyim dedim, güldü alayla. Arkadaşlık bile güzelliğe dayanıyorsa, bu dünyada gerçek olan ne var ki? dedi.
Evet, çok felsefik gelmiş olabilir sana. Başta bana da öyle geldi, ben de bu sözlerine karşın Yoongi'ye olan sevgim dedim.
Her şeyimi küçümseyebilirim. Kendimi çoğu şeyde yetersiz görüyorum, ki öyle de olduğuma eminim. Ama sana olan sevgimi asla, asla küçümseyemiyorum. Belki eskiden yapıyor olabilirdim, ama zaman geçtikçe sana olan sevgimin artması öyle bir hâle getirdi ki beni, minik kalbimin bu kadar büyük bir sevginin yükünü taşıyabileceği aklımın ucundan bile geçmezdi.
Garip davranışlarım yok aslında, ama hâlâ arkadaşlık kuramamanın nedenini anlayamadım. Belki bir şekilde ilk adımı benim atmam gerekiyordur insanlara karşı, ama senin bile bildiğin üzere bunu yapacak asla bir özgüven yoktur bende, insanlardan çok utanıyorum.
Parlamak istiyorum Yoongi. Sönmüş bir yıldızım, hiçbir zaman ışık saçamadım ve güzel bir görüntü oluşturup insanlara manzara sunamadım. Ama senin karanlığında parlamak istiyorum, oluşturduğun manzarada benim de bir parçam olsun istiyorum.
Senin hakkında öyle çok düşündüğüm şey var ki, ama hiçbirini yazıya dökemiyorum ve sarfedecek kelime bulamıyorum, belki de sana lâyık değillerdir diye.
Bir gün düşündüklerimin bir kısmını sana söyleyebileceğimi söyleseydiler bana, gülerdim onlara Yoongi. Hatta kahkaha atar, inanmazdım. Ama inanılmayacak bir şey yok işte, sana içimden ne gelirse yazıyorum ve bu hâlâ da benim alışamadığım bir şey.
Tabii bunu etkileyen şeylerden biri de ben istemediğim sürece kim olduğumu bilemeyecek olman. Zaten kim olduğuma takıldığını düşünmüyorum, ama ben yine de rahat etmek istiyorum.
Şey, neyse. Gitme zamanım geldi.
Ondan önce, farkına vardın mı bilmiyorum ama, sana ilk defa hyung dedim. Seni rahatsız etmedi, değil mi? Hyung demek çok hoşuma gidiyor, tabii diyeceğim biri yok ama eğer sıkıntı olmazsa sana demek istiyorum.
Kendine iyi bak, Yoongi hyung. Sana çok âşığım.
DS'
⭐
ŞİMDİ OKUDUĞUN
star in love with darkness ✔
FanfictionPark Jimin umutsuz bir âşıktı ve sevdiceğine hazırladığı minik hediyelerle ona mektuplar yollarken, acımasız Min Yoongi tüm bunları küçük görüyordu.