Adnan bey ve Bihter sade bir nişan töreni yaptıktan sonra sıra düğüne gelmişti. Her ne kadar onu da sade tutmak istedilersede Firdevs hanım bunun tersinin olması için elinden geleni yaptı. Sağır sultanın bile duyması için elinden geleni ardına koymadı. Kız annesi olduğu için bir takım istekleri oldu. Adnan bey bunları eksiksiz yerine getirdi. Bihter başta itiraz etsede annesinin işgüzarlığına içten içe gülüyordu. İpleri tamamen bırakmıştı. Sonuçta bu onun son şenlikleriydi.
İkisinden de yüz bularak Firdevs hanım abarttıkca abartıyordu, bitmeyen istekleri etrafındakileri krize sokuyordu. Herşeyin en pahalısını en göz alıcısını aldırtıyordu. Adnan bey son olarak ona düğün hediyesi olarak şahane bir gerdanlık hediye etti. Bihterede son model bir araba. Nikâh töreninden sonra hemen balayına çıktılar.
Köşkü elden geçirme vazifesine de Peyker gönüllü oldu. Nede olsa o Bihterin zevkini biliyordu. Şimdi neredeyse her gün bir eşya geliyor, başka bir eşya yerinden ediliyordu. Nihal bu geldi gittilerden çok sıkılmıştı. Zaten yaz tatiline girmişlerdi. Bülentle birlikte halasının yazlığına gitmeye karar verdi. Hiç değilse döndüklerinde herşey bitmiş olurdu. Deniz hanımla birlikte kendilerini köşkten zor dışarı attılar.
Onların gidişi Peykerin işine geldi. Nasıl olsa ayak altında dolaşmaktan başka birşey yaptıkları yoktu. Şimdi işi planladığından çabuk bitecekti. Behlül onu oyalayıp lafa tutmasa herşey daha da iyi olacaktı. Ne küstah ve kendini beğenmiş birşeydi öyle. Köşke geldiğinden beri ona asılıyordu. İlk başta yanıldığını zannetti. Evli bir kadına kimse bu niyetle yaklaşmaya cürret edemezdi. Fakat bu adam bir çılgındı. Evde kimsenin olmadığı bir gün fırsattan istifade ederek onu öpmeye kalktı. Peyker onun bu hareketi karşısında şaşkına döndü ve sonra onu sert bir dille uyardı. Behlül onu pek ciddeye almadı. Taşkınlıklarına devam etti. Nihayet Peykerin sabrı taştı:
- Bu hareketlerinize bir son vermezseniz size başka bir yoldan anlatmak zorunda kalacağım. Bu güne kadar ne tür kadınlarla birlikte olduğunuzu bilmiyorum. Ama sakın beni onların yerine koymayın! Ben kocama ihanet etmek düşüncesiyle evlenmedim. O yüzden beni rahassız etmeyi bırakıp sizin bu süslü kelimelerinize aldanacak birini bulun. Benimle boşuna vakit kaybediyorsunuz.Bu sözler karşısında Behlül kahkaha attı:
- Bende sizin bildiğiniz erkeklerden değilim. Size sokulmam sadece içinizdeki gizli isteği anladığımdandır. Bir kadın bir erkeği reddederse bu onun, onun tarafından daha çok arzulanmak isteğidir. Ulaşılmaz gibi görünerek değerini arttırır. Çünkü baştan içindeki duygulara gem vuramayacağının bilincindedir. Ve sonunda kendini ateşli aşığının kollarına atar. Sizde de bu ışığı görüyorum. Israrım bundan.
- Yok, aldanıyorsun. Benim size şu an duyduğum hisler sadece hayret ve acıma.
- Acıma mı?
- Evet. Size açıyorum çünkü tek bir kadına bağlanmaktan acizsiniz. Kadınları basit bir zevk araca gibi görüyorsunuz, hisleriniz körleşmiş. Bu yüzden de hiçbir zaman aşkı, gerçek sevgiyi tadamayacaksınız. Yazık, çok yazık size.Behlül bu sözlere fena halde bozuldu:
- Asıl ben size acıyorum. Namuslu evli kadın ayaklarıyla kendinizi avutuyorsunuz. Heyecan vermeyen, tutkudan yoksun boş bir hayat sürüyorsunuz.Onu küçümseyen bir bakışla arkasını dönüp gitti. Bir daha Peykerin yanına yaklaşmadı. Biraz daha ısrar etmiş olsa emindi ki onu elde edecekti. Ama artık kayda değer bulmuyordu, vaktine değmezdi. İstemiyor gibi yapıpta ona koşan ne kadınlar görmüştü. Kolay elde edilebilir olmadıklarını kanatlama çabaları ne gülünçtü. Bu onların aşka ne kadar susadıklarının kanıtı gibiydi. Bu hareketleriyle gözünde o kadar düşüyorlardı ki. Adeta bir hiç olup bitiyorlardı. Böylelerini görmezden gelmeyi tercih ediyordu. Bekledikleri gibi peşlerinden koşmayınca inen o kalkık burunlarını, pişmanlıklarını izlemek ne zevkliydi.
****
Adnan bey ve Bihter avrupadan dönünce köşkün tamiratı ve diğer tüm düzenlemeler bitmişti. Ama köşkte sessizlik hakimdi, çocuklar hala gelmemişlerdi. Nihal bilerek arayı uzatıyordu. Köşke dönüp Bihteri oraya yerleşmiş göreceğini düşündükce afakanlar basıyordu. Nihal bu karşılaşmayı biraz da babasından intikam almak için uzatıyordu. Ama galiba babasının umurunda değillerdi. Çiftliğe geldiklerinden beri Adnan bey onları sadece iki kez aramıştı. Babasını çok özlemişti. Kendi yöntemiyle bu hasrete direniyordu. Köşke döndüklerinde Adnan bey ve Bihter onları kapıda karşıladı. Bihter Bülent ve ona kucak açıp candan sarıldı. Nihal ona soğuk davranmak istediysede gördüğü sıcak muamele onu bundan alıkoydu. Bihterin ilgisine kayıtsız kalmazken babasını sadece yanağından öpüp geri çekildi. Buna karşı Adnan beyden de bir yakınlık göremedi. Yaşadığı hayal kırıklığını gizlemek için hemen odasına çekildi. Tüm ev gibi burası da bir hayli değişmişti. Kendi beğendiği çok açık leylak renge boyanmıştı. Buna uygun yatak ve yatak takımları alınmıştı. Beğendiğini kendine itiraf etti. Akşam yemeği hoş bir sohbet içinde geçti. Bihter Nihale halasının çiftliğinde nelerle meşgul olduğunu soruyordu. Oda balayını anlattı. Kahvelerini terasta içtikten sonra oturma odasına geçtiler. Behlül arkadaşlarıyla çıkarken Deniz hanım koltukta uyukluyordu. Bihter ve Nihal koyu bir sohbete girmişlerdi. Adnan beyde hoşnut bir bakışla onları seyrediyor diğer yandan iş dergilerini karıştırıyordu. Nihal Bihtere hayran hayran bakmaktan kendini alamıyordu. Sözler ağzından ne kadar tatlı ve ahenkli çıkıyordu. Bihter koluna dokundu:
- Hafta sonu seninle bir alışveriş yapalım. Şöyle birkaç şık günlük kıyafetler alalım. Dolabını yeni baştan düzenleyelim, olur mu?
- Peki efendim.
- Ha birde şunda anlaşalım. Bana anne demek zorunda değilsin. Bana Bihter veya Bihter abla diyebilirsin. Tamam mı? Anlaştık mı?
- Olur... Bihter.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Memnu Reprise
RomantizmBehlül vefasız, Bihter kurban, Nihal araya giren kara kedi mi? Herşey düşündüğünüz gibi mi gerçekten? Gelin bu hikayeye başka bir taraftan bakalım. Halit Ziya Uşaklıgil'in kitabından yola çıkılarak yazılmış bir hikaye.