6- Yumuşak Yatak

62 2 0
                                    

Uyandıksan sonra bile hala o yumuşak yatağın içerisine kıvrılmış Matt ile sohbet ederken o öğleden sonra yaşananlara konuyu getirmemeye çalışıyorduk. Aslında ben değil Matt çabalıyordu, sanırım bu günlük beni daha fazla stres altında tutmak istemiyordu.

Kapı tıklanıp açıldığında Matt’ın annesi elinde sıcak iki kase çorba ile dolu bir tepsi taşıyordu. Hemen yatakta oturur pozisyona geldim. “Ah Bayan Cleo!”

“Eh panik atak problemin olduğunu bilmiyordum, krize giren birisine ne iyi gelir onuda bilmiyorum. Bende çorba yaptım senin için, ikinize de getirdim. Afiyet olsun çocuklar.”

Matt annesine durumu böyle açıklamış olmalıydı. Bayan Cleo böyle diyince Matt’e baktım ve göz göze geldik, yinede ikimizde sesimizi çıkartmadık.

Matt kendi kasesini ve kaşığını eline alınca tepsi benim kucağıma geldi, gülümsedim. “Hiç zahmet etmenize gerek yoktu aslında…” dedim.

Oda gülümsedi, “Oğlumu aç bırakamazdım ya!” Yaşlıların esprileri de bir tuhaf oluyor doğrusu. Sonrada odadan çıktı

Çorbaları sessizce içtik, bitirdiğimizde ayaklarımı esnetmek için kalkıp kaseleri topladım ve mutfağa götürdüm. Geri geldiğimde Matt yüzünü buruşturdu, “Bak-”

Ne diyeceğini biliyordum bu yüzden sözünü kestim, “Pekala… Başlıyoruz…” Gözlerimi devirdim.

“Bak,” dedi tekrar, “senin için zor olacak beklide tekrar olanları anlatman ancak bunu duymam gerekiyor. Bayılmadan önce ne duyduğunu bana söyleyebilir misin?”

Başımla onayladım. “Bunu bir ara mutlaka soracağını biliyordum.” Gözlerimi yatağın pikesine diktim, biraz öyle süzüldükten sonra anca sorusunu cevaplamaya yeltendim. “Başlangıçta rüyamın derinliklerinden geliyordu, Alinda diyen bir ses vardı, küçük bir çocuk, belki de kız. Ardından bir erkek çocuğu oldu. Derken sesin tonu değişti, defalarca, defalarca. Annemin sesi oldu, Becca’nın sesi de.” Burada biraz durakladım, “Senin sesin de oldu. Uyanasıya kadar devam etti, tanıdık tanımadık pek çok kişi arka arkaya sesleniyor gibiydi.” Nefes alma bahanesiyle durakladım ancak devam etmeye pek niyetim yoktu, ama ettim. “Uyanınca bana seslenen kişi babamdı, ismimi önce fısıldıyordu. Sesi duvarlardan sekiyor gibiydi; ardından haykırmaya başladı, adeta kafamın içerisinde yankılandı.”

İkimizde sustuk. Matt babamın durumunu biliyordu, yani… O kalp krizine birlikte şahit olmuştuk aslında, hastanede ölüm haberini de birlikte almıştık. Bu yüzden sustuk ikimizde, benim için ne kadar acı olduğunu fark etmişti.

Bana daha fazla acımasına katlanamazdım, bu yüzden konuyu değiştirdim. “Bu gün sende kalabilir miyim? Yarın okula birlikte gideriz zaten…”

Kafasını olumlu manada salladı.

Misafir odasındaki Matt’inki kadar yumuşak olmayan yatakta uyurken hiçbir şey olmadı. Tamamen pürüzsüz bir geceydi.

ParanoyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin