4- Kara Büyü

105 5 0
                                    

Matt ile siparişimden tek lokma dahi alamadan ücretini ödeyip kafeden çıktık.

Luna'nın söylediği yere geldiğimizde buluşma vaktine on dakikadan daha az bir süre kalmıştı.

Beklemenin sonunda Luna'nın söylediği vakit gelmişti ancak Luna gelememişti. Matt Luna'yı aramayı denedi ancak elektrik direklerinde kaçak olması iletişimi engelliyor olmalıydı. Şu anda etrafta iletişime dair hiç bir şey işlemiyordu.

Matt'ın kardeşini bir saat kadar daha bekledik, ardından o yinede gelmeyince Matt'in evine gitmek için yola koyulduk. Luna'nın orada olmasını umuyorduk, eve vardığımızda ise Bayan Cleo'nun, Matt'in annesinin, dışında evde kimse olmadığını öğrendik.

"Anne!" Kapının kilidini açıp içeriye girdiğimizde Matt seslendi.

"Efendim hayatım?" Bayan Cleo'nun sesi mutfaktan geliyordu, mutfağa girdiğimizde bulaşık yıkadığından dolayı ellerinin ve kollarının köpük içinde kaldığını gördük. Bayan Cleo beni görünce sevindi, "Ah Alinda! Seni gördüğüme sevindim tatlım! Nasılsın? "

Omuz silktim, "E.. iyiyim aslında teşekkürler." Gülümsedim ama pek içimden gelmediğini o da anlamış olacak ki ellerini duruladı ve bize döndü.

"Bir şey mi oldu Matt?"

"Aslında evet,"

Bayan Cleo'nun aklına ne gelmişti bilmiyorum ama hep telaşeli bir kadın olmuştur. Elini ağzına götürüp şaşkınlığını ve endişesini açığa vuruyordu.

Matt devam etti, "Luna'yı en son ne zaman gördün anne?"

"Bi- bir s- saat kadar önce dışarıya çıkmıştı."

"Nereye gittiğini biliyor musun?"

Kadın sorguya çekiliyormuş gibi hissetmiş olacak ki eli ayağına dolaşmıştı. "Ha- hayır. Tatlım ne oldu? Arkadaşına falan gitmiştir."

"Anne önemli bir şey olduğunu zannetmiyorum, endişelenme." Annesinin sırtına eline koydu ve sarıldı, ardından elimi tutarak beni Luna'nın odasına sürükledi.

Bayan Cleo arkanızdan bağırıyordu, "Kardeşin odasını kurcalamandan hoşlanmayacaktır hayatım!"

Ama Matt çoktan üzerinde 'rahatsız edilmek istemiyorum' yazılı kapının kolunu çevirerek içeriye girmişti. Oda da lacivert tonu hakimdi, klasik genç kız odalarından farklı görünüyordu.

"Tuhaf bir kızdır." dedi Matt garip bakışlarıma karşılık olarak.

"Görebiliyorum, " dedim. "Pek tanışıklığımız yoktu aslında, ne diyecekti acaba?"

Odada Matt'ın ne aradığını bilmiyordum ama benim duvarda bulduğum çizim oldukça ilgi çekiciydi. Kırmızı renkli boyayla yapılmış gibi duran daireydi bu, pentagrama benzer bir hali vardı ancak daha da farklıydı. Uzanıp elimle çizimin üzerinden gittim, boyanın pürüzünü hissedebiliyordum.

"Yerinde olsam pek dokunmazdım, bozulmasını kesinlikle istemediği bir şey, dediğine göre hasas bir boyayla yapmış." Kendi kendine güldü, "bazen tavuk kanı falan olmadığını merak etmiyor değilim doğrusu."

"Hayır, bunu biliyorum, sprey boya bu. Kolay bozulmaz." Matt'a dönüp baktım, o da omuz silkti.

"Luna'nın büyüye, özellikle kara büyüye karşı hep bir ilgisi olmuştur. Ailemle ben bunun saçma olduğunu düşünüyoruz ama bir türlü bu sevdasından vazgeçire-" Matt konuşmaya devam ediyordu ama onu duymuyordum, çünkü o sırada kulaklarımda kara büyü kelimeleri yankılanıyordu. Düşüncelerimde sadece o iki kelime vardı.

Kara büyü.

ParanoyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin