11- Annemin Hediyesi

50 3 0
                                    

Annem ?

Annem!!

Bayan Britney’in “Gelsene içeriye.” demesiyle irkildim ve deri koltukta oturan anneme bakmamaya çalışarak içeriye girip belgeyi müdirenin eline verdim.

O sahiden gelmişti ve onu görmediğim şu on dokuz ay da hiç umurumda olmamıştı hani. Yani on dokuz ay kimin umurunda olurdu ki?

Müdire’nin belikli ikimizi de fazla tutmaya niyeti yoktu, annem “Eh bende kalkayım, kızımla da konuşmam gerek.” dediğinde ona anlayış gösterdi.

Annem ile birlikte odadan çıkarken ‘konuşmasının’ çok da uzun sürmeyeceğine ve pek tatsız olacağına adım gibi emindim. Okulun kantinine indik ve orada oturmak için boş bir yer bulasıya kadar tek kelime dahi etmedik ikimizde.

Oturduğumuzda tek kaşımı kaldırarak ilk sözleri onun söylemesi için bekledim. “Son görüşmemizin çok da samimi olduğunu sanmıyorum.” dedi, ellerini masanın üzerinde birleştirmiş karşımda oturuyordu.

Onun her sözüne gözlerimi devirmeye kendimi alıştırmış olmalıyım ki gene öyle yaptım. “Yaa evet…”

“Sözümü kesme.” Boğazını temizledi, bu konuşmayı yolda gelirken çalışacak çok vakti olmuş gibiydi. “Bence artık ikimizin de o olanları aşmamızın vakti geldi…”

İkimizin mi? Bana tavır koyan sensin!”

“Sözümü kesmemeni söylediğimi hatırlıyorum.” İmalı bir duraksama yaparak resmi haldeki tek düze konuşmasına devam etti. “Evet, tavır koydum ki hak ediyordunuz.” Burada ‘siz’ kalıbını kullanarak Matt ile benden bahsetmesiyle annemin sözü ona getireceğini de anladım. “Sonra psikolojik sorunların olduğunu öğrendiğimde, bunun senin elinden kaynaklanan bir durum olmadığını, dengesiz davranmanın kafandaki bir şeyler yüzünden olduğunu anladım. Bu yüzden seni affediyorum, aslında bunu daha önceden fark etmiş olsaydım Matt ile konuşup daha önceden seni doktor ile konuşması için rica edebilirdim…”  Kibar olmaya çalışan ama bu konuda berbat olduğunu kanıtlayan bir konuşma sergiledi. Bu sinirlenmem için yeterli.

“Psikolojik sorunlarım mı?!” Ah süper! Annem beni bir deli olarak görüyor! Ne ilgili anne ama, gelip bir de affettiğini söyledi! Masadan sırt çantamı kaptığım gibi gitmek için kalktım, ancak kolumdan tutarak geri oturmam için ısrar etti.

“Söyleyeceklerimi bitiresiye kadar izin vermelisin, sonra karar senin.” Geri oturdum, o da devam etti. “Başka bir konuya gelecek olursam; kargoyla zarfı yollarken bir süredir adresinin kayıtlı olduğu evi araştırdım ve evden çok hoşlandığım söylenemez. Öğrenci evlerinin bu derece pis bir mahallede olmasının nedeni ucuzluk tabii ki. Evin içerisindeki oda sayısı da vahim. Kaç kişi kalıyordunuz üç mü?” dedi.

Cidden zarfı sekreteri değil, kendisi göndermiş olmalıydı ve kirasını ara sıra çalıştığım ek işim ve Matt’in destekleriyle zor ödediğim evi küçümsüyordu. Konuyu nereye bağlayacaktı acaba? Devamını da dinlemeye karar verdim. “Sonrasında sekreterimin aracılığıyla ulaştığım bir emlakçı ile görüştüm ve Middlebury Ormanı yakınlarındaki bir ev üzerinde konuştuk. Evi makul bir fiyata satın aldım.” Çantasından çıkardığı bir anahtarı masaya koydu ve ileriye doğru bana ittirdi.

ParanoyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin