Başlama saatiniz buraya.Hissetmek çok farklıydı... hissetmek benim için bambaşka bir duyguydu. Nasıl ifade edilir ya da somut olarak neye benzer bilmiyordum ama yinede yaşayarak öğrenmek istiyordum.
Ben hayatımın her anını hissederek yaşamak, keşfetmek isteyen bir kızdım. Yaşadığım her anı zihnimin en güzel yerlerinde tecrübe ederek yaşamak... Belki de bana en anlamlı gelen buydu.
Küçükken babamın tek bir parmağı bile benim küçük avuçlarıma sığmazdı ama babamın baş parmağını tuttuğum zaman dünyalar benim olurdu tek parmağının bile verdiği güven çok net bir şekilde hissetirebiliyordu. Ya da annem yemek yaparken benim onu izleyişimi görüşü ve annemin bana bahşettiği sıcak gülümseyişlerini... Bunların hepsinin benim için büyük önemi vardı. Zamanla büyüyen beynime duygu katabilmişlerdi, zamanın fakir hatiralarinda beni var edebilmişlerdi. Yada öyle olduğunu düşünüyordum . Bu zihnimin bana oynadığı bir oyun muydu, yoksa sadece bir yansıma mıydı? Tıpkı bir düş gibi. Sahile vuran dalgalar eşliğinde dolaşıyordum. Attığım her adımı denizle bütünleştirmek istercesine ayakkabılarımı çıkarıp ıslak kumda yürüyordum. Soğuk suyun tenime verdiği ferahlık beni rahatlatıyordu bu da daha çok yürümemi kamçılıyordu hatta şuan yüzmeyi bile düşünüyordum ama hastalanma ihtimalim olduğu için bu düşüncemden vazgeçtim.
Okuldan çıktıktan sonra biraz hava almak için dolaşmaya çıkmıştım. Hareketli bir günden sonra nedense kendimi kısa bir süreliğine de olsa hayattan soyutlamak istiyordum ama benim şuan düşünmem gereken daha önemli bir sorunum vardı. Aklıma gelen düşünceyle bir an için paniklendim "Allah'ım ne bahtsız bir kızım ben ya. Resmen bela mıknatısı gibiyim tüm olumsuzlukları resmen üstüme çekiyordum sanki." Tam her şey mükemmel gidiyor derken anında Jeremy'in ortaya çıkması hayatımı adeta bir çıkmaza sürüklemişti. Daha yeni gelmesine rağmen şimdiden Ateş'le iki defa çok fena kavga etmişlerdi ve ben bu konuda gerçekten ne yapacağımı hiç kestirmiş değilim. Ama bir konuda kesin kararlıydım Ateş'i Jeremy'den uzak tutmamdı.
"Abla" arkamda duyduğum sesle birlikte düşüncelerinden sıyrıldım. Sesin geldiği yöne döndüm . Karşımda 8-9 yaş civarında olan bir kız çocuğu vardı üstünde siyah bir kazak altında kirli bir kot vardı. Üstü toz toprak içindeydi, saçları bulunduğu durumu canlandırmak istercesine darma dağınıktı, yüzünde iş lekeleri vardı ama buna rağmen dudakları umutla kıvrılmıştı. Gözlerindeki ışıltı tüm görünüşünü önemsizleştirmişti. Onu tüm kötülüklerden soyutlamış gibiydi.
Merak edip onun yanına diz çöktüm böylece aynı boya gelmiş olduk , gözlerimi onun gözlerine diktim her hareketini dikkatle izlemek istiyordum. Böylece ona karşı nasıl davranabilecegimi kestirebilirdim. Başlangıçta benden bakışlarını kaçırıp ürkekçe davransada sonradan beni sevmiş olmalı ki gülümsemeye başladı. Nedenini bilmiyorum ama bu kız çocuğuna karşı içimde bir yerlerin ısındığını fark ettim belki şefkati belkide daha fazlasıydı. Bilmiyorum ama bu sıcaklığı hissetmenin memnuniyetini yaşıyordum. Elimle saçını okşadım "bir şey mi söyleyeceksin canım bir sorunun mu var" dedim. Mahçubiyetle bakışlarını ellerine indirdi ardından elindeki siyah poşeten bir mendil uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACIMASIZ [ TAMAMLANDI ]
Teen FictionBir adam, beni yangına çevirmişti. Bir adam, benliğimi bozmuştu tereddütsüz. Ve bir adam benim cennetimin ateşi olmaya ant içmişti ansızın... O adam acımasızdı. Acımasızlığın zirvesini yaşıyordu. O adam, karanlığın elli tonunda nefes alıyordu, acıy...