Alıntı

2.4K 218 47
                                    

Üçü bir çay bahçesinde oturmuş, Ahu önündeki çayı içerken Demir ve Serkan hala ona şaşkın şaşkın bakıyordu. Üzerinde erkek kıyafetleri olmasa az evvelki olayın rüya olduğunu düşünebilirlerdi.

Ahu, ona şaşkınlıkla bakan iki erkeği bir süre süzdü. Bir türlü bakışlarını kızın üzerinden ayırmıyorlardı. 

"Siz çayınızı içmeyecek misiniz? Buraya geldiğimizden beridir sürekli bana bakıyorsunuz. Hiç mi hayatınızda erkek kılığında bir kız görmediniz?"    Serkan:

"Sence?"

Cevabını almıştı genç kız. Başka bir şey söylemek yerine önüne döndü. 

Serkan gözlerini ondan ayırmadan önündeki çayı aldı ve içeceği sırada yanlışlıkla üzerine döktü. Çayın sıcaklığı ile kendine geldi. Demir soğukkanlı bir yapıya sahip olduğu için artık şaşkınlığı bırakıp konuşmaya çalıştı Ahu ile.

"Neden erkek kıyafetleri giyiyorsun?"

"Böyle giyinmeyi tercih ediyorum."

"Hobi olarak mı" diye sordu gözlerini büyüterek.

"Mecburi olarak diyelim."

Serkan onlar böyle konuşurken dikkatlice onları dinliyor ve izliyordu.  Demir:

"Mecburi olarak derken?"

"Yani meslek icabı."

"Mesleğin neymiş?"

"Karanlık insanların içine sızıp paralarını alıyorum."

Genç adam bundan daha farklı bir cevap da beklemiyordu zaten. Kendi kendine 'bir hırsızdan da nasıl bir cevap beklenirdi ki zaten'dedi.  Onun bu sözüne çok alındı  genç kız ve düzeltme gereği hissetti.

"Birincisi ben hırsız değilim dolandırıcıyım. İkincisi benim meslek ahlakım da bunu gerektiriyor yani."

Demir duyduklarına inanamamış bir şekilde karşısında oturan kıza hayretle bakıyordu. 

"Allah aşkına bana şu dolandırıcılıkla hırsızlık arasındaki farkı söyler misin lütfen?"

"Aynen ben de merak ettim" diyerek Serkan da katıldı konuşmaya.

Genç kız kendinden emin bir şekilde arkasına yaslanarak sanki öğrencilerine önemli bir bilgi öğretecek olan öğretmen edasıyla konuştu.

"Bakın canlarım. Hırsızlık dediğimiz meslek..."  Demir:

"Meslek(!)"

"Evet meslek. Hırsızlık denilen bu meslekte alacağını hemen alırsın ve sonra çekip gidersin. Ama dolandırıcılık öyle mi? Onda uğraşırsın. Emek verirsin. Neticede kandırmak kolay mı canım? Yeri gelir günlerce, haftalarca hatta aylarca uğraşırsın o insanı kandırmak için. Bir anlasa yalan söylediğini ucunda ölüm, hapse girmek olması pahasına işini layığıyla yapmak için uğraşırsın. Her gün tedirgin bir biçimde bu işi sürdürürsün. Hatta dolandırdığın kişiyle bağ bile kurarsın. Her dolandırdığın kişiye ayrı bir hikaye uydurmak için uğraşırsın."   Demir bezgin bir ses tonuyla:

"Ve sonra sen de hırsız gibi alacağını alır sonra da kaçarsın" dedi.   Ahu:

"Konumuz bu değil!"

Bir an düşündü.

"Evet. Bir nevi hırsızım. Suç mu!!!"  Demir:

"Suç!!!"

"Bencede!!!"

Diyecek bir şey bulamamıştı. Önündeki çaydan bir yudum daha içti ve unuttuğu bir şeyi hatırladı.

"Bu arada ben sana bir şey verecektim onu unuttum."

Bunu söyleyip hemen yanındaki sandalyede duran valiz görünümlü çantasını açıp içine baktı. O içini kurcalayıp ciddi bir tavırla aramayı sürdürdükçe İki adam da iyice merak ediyorlardı ne çıkaracağını. 

Ahu önce içinden ayıcıklı bir anahtarlık çıkardı. Sonra gümüş bir tepsi. Yeşil renkte bahçe hortumu. Eski bir şapka. Kızıl, kahverengi, siyah ve sarı renkte dört tane peruk. Saz...

O çantadan bir şeyler çıkardıkça diğerlerinin şaşkınlıkları artıyordu. Özellikle de sazın o çantadan çıkmasına. Serkan, Demir'e dönüp:

"Sence o saz nasıl sığdı o çantaya" diye sordu hayretle.

 "Bilmiyorum. Ama söz konusu bu şerefsiz olunca hiçbir şeye şaşırmıyorum artık" dedi gözlerini kızdan ayırmadan.

Onlar böyle konuşurken Ahu bir şeyler çıkarmaya devam ediyordu. Bir çift yüzme paleti, bir tane vazo, bir tane önünde ördek olan can kurtaran simidi, siyah bir çanta... Çantayı eline alınca onun içine de baktı. İçinde bir küçük boy siyah çanta vardı. Onun içini açtı. Onun içinden de onun bir küçük boyu çanta çıkardı. Onun içinden bir küçüğünü.... Serkan:

"Şuna bak ya! Resmen madubala bebekler misali çanta içinde çanta çıkarıyor."   Demir:

"Matruşka."

"Ney!"

Ahu çantaları bırakıp valize döndü tekrar. Bir tane tamir çantası çıkardı. İçini açıp baktı. İngiliz anahtarı, tornavida vs. Orada da bulamadı aradığını. Valizden bir tane steteskop, kelepçe, gemici halatı, telsiz, dikiz aynası çıkardı.  Demir:

"Sence bu kadar süredir ne arıyor?" Serkan:

"Ben ne aradığından ziyade neler çıkardığıyla ilgileniyorum kardeşim.Onca şey bu valize nasıl sığmış ya pes! Acaba kayıp çorabımın teki de oradan çıkar mı?"

O sırada genç kız valizin içine elini daldırıp en dipte eline geçen şeye baktı ve:

"Buldum" dedi rahatlayarak.

İkisi de merakla ne çıkaracağına baktılar. 

Oy ve yorumları unutmayın :))

KARDEŞİM OLUR MUSUN? Watty2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin