2. BÖLÜM

215 5 53
                                    

Komedi kaldığı yerden devam ediyor :)))  Böylesine çok üst üste üzüldüğümüz günlerde az da yüzümüz gülsün:))))

Oy ve yorumları unutmayın  :)

Genç kız başlarına daha ne geleceğini bilmeden iki genç adamın arkasında aldı soluğu. Ahu:

"Gerçekten merak ediyorum. Bela mı bizi çekiyor biz mi belayı?"

En sonunda aradıkları akrabalarını bulup evin sobasının etrafında oturuyorlardı.

Ahu etrafa ürkek ve meraklı bakışlar atıyor, Serkan nezaketen gülümsüyor, Demir her zaman ki gibi somurtuyor öbür aile üyeleri ise misafirliğe geldikleri evin sahibiyle koyu bir sohbete dalmışlardı bile. Feride Hanım:

"E Cemile nasılsınız görüşmeyeli?" Cemile:

"Eyiyuz eyiyuz da ha sen daha bu kıl kuyrik kocandan boşanmadun mi?"

Haldun Bey:

"Feride neden senin sülalen bana bu kadar gıcık acaba" diye karısının kulağına fısıltı şeklinde sorduğunda karısı diğerleri duymasın diye koluna vurdu adamın.

Ardından tekrardan kuzeni olan kadına ve abisine dönüp gülümsedi. Feride Hanım:

"Yok boşanmadık. İki çocuğumuz var sonuçta." Cemile:

"Eh ne diyalum o vaküt" dedi yazmasıyla oynarken. "Şansun varsa dul kalmaya bakacağun."

Bu laf üzerine Haldun Bey sinirle üzerlerine yürüyecekken karısı onu tutmaya çalıştı.

"Eh oyla tabü" diyerek araya girdi Cemile'nin abisi Dursun.

"Haçan bizum İsmaul emminun oğli Temella evleneydi ne guzal buraya gelun gelürdi. Lakin bu göbekluyla evlendu."

Haldun Bey adamın üstüne uçmaya hazırlanırken karısı yine durdurdu onu. Haldun Bey:

"Ya ne tutuyorsun Feride bırak dalayım adama!" dedi sessizce. Feride Hanım:

"Otur oturduğun yerde."

Dursun:

"Eh ne diyalum o vaküt.Hepinüz hoş gelmişsinuz." (Haldun Bey'e baktı.) "Sen bila."

Haldun Bey bu lafla iyice kudururken karısına kalmadan zor da olsa tuttu kendini.





...

Hapishane...

Kürşat elleri arkasında bir sağa bir sola volta atıp duruyordu.

Koğuşun ortasında bir an durup bir duvara çentik atan Tayyara bir de masada boncuktan kuş dizen Haydar'a baktı. Kürşat:

"Ula pen buradan nasi kurtilacağumizu düşunurken sen kuş mi yapaysun kuş beyunlu!" Haydar:

"E niye öyle diyorsun ki abi? Sonuçta hem vakit geçiyor hem de ekonomimize katkı sağlıyorum. Benim de ekonomik özgürlüğüm olmasın mı?"

"Ula hapustayuz hapusta! Ne özgurluği!?"

Tayyar yanına gidip sakinleştirdi adamı. Tayyar:

"Abi sakin ol. Bak yarın duruşmamız var. Vukuat çıkarmayalım."

Kürşat bir yaptığı kuşunu seven Haydar'a bir de mantıklı konuşan Tayyar'a baktı. Ve en nihayetinde ona hak verdi.

"Dua edun özgurlukçi bir şahsum. Yoksa ikinizu mermikolik yapar uzerina da intihar süsu verurdum."

Sinirle volta atmaya devam etti.





...

Akşam yemeğinde Dursun'un çaldığı kemençe bir taraftan yemek yerken diğer taraftan da sohbet ediyorlardı. Cemile:

KARDEŞİM OLUR MUSUN? Watty2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin