Alıntı

1.8K 134 116
                                    

Oy ve yorumları unutmayın :))

Ahu hala çaresizce masanın altında Demir ve Serkan'a ulaşmaya çalışıyordu telefonla.

"Açın ya. Biriniz de telefonunu açsın."

O sırada Helin masanın altına eğilip Ahu'ya baktı. 

"Emir napıyorsun iki saattir masanın altında? Eğer hınzırca düşüncelerin varsa bunu evleneceğimiz günlere sakla" dedi göz kırparak.

"Yok. Çatalımı arıyordum da o yüzden."

"E çatalın burada ya. Masanın üstünde."

"Öyle mi" dedi tekrar masaya oturup çatalı eline alarak. "Ben de niye iki saattir bulamıyorum diye düşünüyordum. Meğer buradaymış."

Sahte bir şekilde gülümsüyordu onu yiyecek gibi bakan kıza.  Helin:

"Ne iyi ettik de bir akşam yemeği yemeye geldik değil mi buraya?"

"Ya ben de niye Helin beni bir yerlere çıkarmıyor diye hayıflanıyordum(!)"

"Yaa!"

Kızın sevindiğini görünce gözlerini devirdi. Şakasını ciddiye mi almıştı cidden?  Helin:

"Sen yeter ki iste. Sürekli çıkarız bir yerlere."

O sırada garsonun gelmesiyle derin bir nefes aldı Ahu. Bu kızla baş başa kaldığında lastik gibi gerildiğini hissediyordu. Damarlarındaki tüm kan isyan edercesine çekilip içinde bir yerlere kaçıyordu. 

Garson nezaket gereği tek oturan kadının Helin olduğunu zannederek ona sordu ilk.

"Ne arzu edersiniz efendim?"

"Benim arzu ettiğim karşımda oturuyor zaten."

Bu lafın üzerine ardına bile bakmadan kaçmayı ne kadar isterdi lakin kader her istediğimizi yapmamıza izin vermezdi. Bazen kaçamıyorsan eğer boyun eğmek gerekirdi. Peki acıların kadını Ahu ne yapacaktı? Boyun mu eğecekti bunlara?

Etrafına baktı kaşlarını çatarak.

"Dram müzik mi çalıyor bir yerde?"     Helin:

"Canım sen en iyisi bana dana biftek getir. İçecek olarak da beyaz şarap."

Garson, Helin'in siparişlerini not ettikten sonra Ahu'ya yöneldi.

"Siz ne isterdiniz beyefendi?"

Bir hışım garsonu dibine çekti.

"Kardeş buranın bir arka kapısı falan var mı kaçılacak?"

"Anlamadım."

Kendisine şaşkınca bakan garsonu bıraktı.

"Neyse boş ver. Sen bana su getir en iyisi."

"Su mu?"

Yine şaşkınca bakıyordu garson.

"Evet su. Kuyudan olur. Damacanadan olur. Çeşmeden olur. İsterseniz Mars'tan bile getirebilirsiniz."

Garson bir şey demeden siparişleri tamamlayıp gitti. Ahu ise bir süre göz devirerek giden garsonu izledikten sonra başını çevirince yine ona haşin bir şekilde bakan Helin ile göz göze geldi ve irkildi. 

Kızın elini tutup okşadığını görünce ise yutkunup içinden tüm duaları etti.   Helin:

"Biliyor musun Emir..."

"Hayır. Ne söyleyeceksen bilmiyorum. Ve bilmeme hakkımı kullanmak istiyorum."

"Uzun zamandır bu anı bekledim ben. Senin geleceğin, bana döneceğin anı."

Kızın ellerini okşaması artınca gözleri fal taşı gibi açılıp oraya döndü bir an. Sonra da elini çekti.

"Sana dönmek mi?"

Helin tekrar tuttu eline.

"Evet bana. Bize."

"Bize derken."

Tekrar çekti elini. O ise tekrar tuttu.

"Evet bize. İkimize."

Gülümseyerek Ahu'ya bakmayı sürdürdü. Aşkla.

"Yapma ama Emir. Farkında değilim diyemezsin. Sana olan hislerimi biliyorsun yıllardır. Ve ben de hislerimin karşılıklı olduğunu."

"Helin benden sana yar olmaz. Unut beni. Unut biziiiii!!!"

"İmkanı yok. Asla vazgeçmem bizden.Hem söylesene. Ne fark var aramızda? Birbirimize çok benziyoruz. Hiçbir fark yok."

"Sorun da bu ya! Hiç bir fark yok. Zere fark yok." Baş parmağıyla işaret ve orta parmağının uçlarını birleştirdi. "Şu kadar fark yok aramızda."

"Seni her gördüğümde kalbim küt küt atıyor" diyerek Ahu'nun elini sol göğsünün üstüne götürdü.

"Çarpıntıdır o ya. Genetik falan olmasın. Ailene bir sor yani." diyerek cebren ve hile ile zapt edilen elini geri almaya çalıştı.

"Karnımda bir kasılma oluyor. Karıncalanma."

"Gazdır o gaz. Maden suyu var mı?!!! Herif suyu Mars'tan getirme fikrini ciddiye mi aldı acaba ya?"

"Sensiz yapamam ben Emir. Ölüyorum aşkından."

Ona ürkerek bakan Ahu'ya iyice yaklaştığı sırada:

"Helin!!!" diye adının seslenilmesiyle ikisi de aynı tarafa baktı. 

Bir adam kızgınca onlara bakıyordu.  Helin:

"Levent"   Ahu:

"Levent kim?"

"Benim eski sevgilim. Bir türlü bırakmıyor peşimi."

"Hııııh bir belalımız eksiKti. Aksiyondan kurtulamıyoruz ya Rab!"


Bilgisayarın şarj aleti bozulduğu için haftalardır bilgisayarı açamıyorum. Grafik tasarımcı olarak bilgisayar ödevleri bile kaldı. Bunu da sınıftaki bilgisayardan yazdım. İnşAllah bu hafta içerisinde KARDEŞİMİN OKULU'nu da yazarım. Beğenenlerin şimdiden ellerine sağlık :))

KARDEŞİM OLUR MUSUN? Watty2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin