Multimedia: Matt Devil
....
21 Mart 1988
"Merhaba gençler!"
"Merhaba"
"Merhaba " ellerimi biraz daha sıkarak yüzüme baktı. Aşk ve sevgi dolu gözleri kalbime bakıyordu çünkü o ne gözlerimi ne de vücudumu seviyordu. O sadece beni seviyordu. Kalbimi, aklımı, kanımı... Bana hep Bloodby diye sesleniyordu ama ben bir zamanlar bundan nefret ediyordum. 'Kanın olmazsa ölürsün. Kan bizi biz yapan şeydir. Tüm sistemlerimizi harekete geçiren şey. Kan olmazsa yaşam olmaz. Bu yüzden sen benim Bloodby'imsin.Son iki harf de senden geliyor.' dediği günden beri artık kabul ediyordum. Onu çok seviyordum ama hep bir şeyler engel oluyordu.
"Bizimle sinemaya geldiğiniz için çok mutluyuz."
"Bizden sıkılmadınız mı her gün beraberiz zaten?"
"Ahaha Abby, çok şakacısın. Her gün bir aradayız ama sadece prova yapıyoruz. Pek konuştuğumuz söylenemez."
"Haklısın, Sue" Belki de onları artık görmek istemediğim için huzursuzluk yaratıyorum. Sue ile Ian sevgili olalı 2 ay oldu. Ian evden gideli ise 1 ay. Matt neredeyse 3 ay peşimde süründü ve çok çabaladı. Bende biraz bir şeyler hissettiğimi anladım. 1 hafta önce çıkmaya başladık. Ian gideli içime kapandığımı biliyordum fakat kimseye hissettirmek istemiyordum. Sue ile Ian'ın ilişkisi bir anda başladı. Aynı sınıfta ve aynı müzik grubunda olmalarının etkisi vardı elbette. Ian'ın baştan beri hep bana karşı ilgisi olduğunu düşünürdüm. Davranışları hatta notu. Notunda bir tek benim eksik olduğum yazılıydı. Ama sanırım bir şeyler değişti. Sanırım artık aramızda hiçbir şey kalmadı.HİÇBİR ŞEY!..
Sinemadan çıktık ve onlardan ayrıldık. Matt hemen konuşmaya başladı.
"Filmi izlediğinden şüpheliyim. 3 saat boyunca tek kelime etmedin. Bir problem mi var?"
"Hayır, hayır. Özür dilerim. Başım ağrıyor biraz kendimi iyi hissetmiyorum."
"O halde hemen seni eve götüreyim." Eve gelene kadar ara ara bir şeyler konuştu ama onu dinlediğimi zannetmiyorum. Matt'e yalnız kalmak istediğimi söyleyerek kapıyı kilitledim ve odama çıktım. 2 ay içinde olanları düşünmeye başladım. Hayatım öyle hızlı değişikliklere uğramıştı ki ben bile hala inanmak istemiyordum. Ian'ın gittigine hiç ama hiç inanmak istemiyorum. Öylece eşyalarını toplayıp gitti. Hiç bir şey diyemedim. Demeye de hakkım yoktu sanırım. Penceremin tıklatılmasıyla irkildim. Pencereye yaklaştım ve açtım. Matt elindeki biraları sallayarak "Bugün içmek için uygun bir gün" dedi. Başımı sallayarak kapıya dolaşmasını söyledim. 2 bira fragmanmış. Asıl film 2 viski 3 votka 5 biradan oluşuyordu.
"Matt! Ciddi olamazsın!"
"Çok ciddiyim Abby. Seninle konuşmak istediğim şeyler var." Ciddi bir yüz ifadesi takınarak koltuğa oturdu ve eliyle karşıdaki koltugu işaret etti. Gittim ve karşısına oturdum. Viskinin birini bana uzattı ve içmeye başladık. Hayatımda ilk defa alkol alıyordum. Bira bile içmemiştim. Boğazımdan yanarak geçen bu içeceği ilk ve son olarak içeceğime yemin ettim.
"Ian'ı seviyorsun, Abby.Onu benden, kendinden, her şeyden çok seviyorsun."
"Hayır!Matt! Öyle bir şey yok hiç de olmadı!"
"Beni sevmiyorsun diyemem ama bir şeyler ilişkimizde ileri gitmeye engel oluyor. O şey Ian, Abby fark etmiyor musun?"
"Matt seni çok seviyorum. İlk başlarda pek sevdiğim söylenemez ama şu an çok önemlisin benim için. Hem daha bir hafta oldu!" koltuğundan kalktı ve önüme gelerek diz çöktü. Ellerimi ellerinin arasına aldı.
"Bizimkisi basit bir lise aşkı değil,Abby. Ben bu elleri ömür boyu tutmak istiyorum. Aramızdaki duvarları bu ellerle yıkmak istiyorum. Sana bir adım daha yaklaşmak istiyorum. Kanıma karışmanı istiyorum. Bana karışmanı istiyorum." diyerek dudaklarıma yapıştı.Bunu bende istiyordum. Matt'e sarıldım ve dudaklarına sonsuza dek diye fısıldadım. Sonsuza dek diye devam ettik. İşte o an anlamıştım. Ben Matt'e aittim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş, Ay, Kan
FantasyBazen disari cikiyorum,karanliga. Cunku karanlik benim dostum Cunku o huzurlu oldugum tek sey Ona bakip,keske..keske oradan biri ciksa da beni kurtarsa diyorum. Bunu istiyorum,Buna inaniyorum Beni icine cekmesini oyle istiyorum ki.. Kaybolmaktan kor...