15 Şubat 1988

36 1 0
                                    

Multimedia: Ian Peters

Bu bölüm Ian'ın ağzından anlatılıyor. Pınar için yayımlıyorum. Tek okuyucum oymuş gibi hissediyorum. Eğer takip eden varsa oylayabilir ve yorum yapabilir. Okuyanları seviyorum..

***

15 Şubat 1988 16:00

"Ian, Abby ile arkadaş olduğunuzu biliyorum ama sen benim sevgilimsin doğal olarak kıskanıyorum. Onunla aynı evde yaşamandan rahatsızlık duyuyorum."

"Kendime bir ev ve araba aldım. Merak etme bugün yerleşeceğim."

"Ian neden bu kadar soğuksun? Normal sevgililer gibi değiliz."

"Olmak da istemiyorum, Sue. Kapat konuyu."

"Ayrılalım öyleyse."

"Hayır, olmaz. 2 ay daha idare edemez misin?"

"Neler oluyor Ian?"

"Hiçbir şey. Ben gidiyorum, görüşürüz."

15 Şubat 1988 19:38

Buraya gelme amacım Abby'di. Hangi insan sadece rüyasında gördüğü birini aramaya çıkar ki? Ama ben ölümü bile göze alarak Abby'i aramaya çıktım. Onu bulmak çok zor oldu ama buldum. Ölmek üzereyken bile vazgeçmedim ve buldum. Peki şimdi ne haldeyiz? Ben ne haldeyim? Sırf Abby zarar görmesin, üzülmesin diye ondan vazgeçtim. Abby'den, her şeyimden, kendimden, benliğimden, ruhumdan, sonsuz aşkımdan vazgeçtim. Şimdi ise kapısının önüne gelmiş son vedamı yapacaktım. Onun mutlu olmasını istiyordum. O, sağlıklı akıllı ve saygılı birine layıktı. Matt. Geçen hafta onunla konuştuğumuzda bana Abby'e aşık olduğunu ve çabaladığını söyledi. Benimse 'Sakın vazgeçme!' demekten başka bir seçeneğim yoktu.

...

Anahtarım vardı ama kapıyı çalmak daha uygundu. İlk çalışımda kapıyı açtı.

"Ian? Neredeydin? Merak ettim."

Ağzımı açsam ağlayacaktım, biliyordum. O yüzden hiç konuşmadan odama koştum.

"Ian?" diye bağırdı arkamdan ama ben odaya çoktan girmiştim bile. Eşyalarımı topladım. Bavulumu ve sırt çantamı aldım. Yatağımın başında duran günlüğüme baktım. Elime aldım. Son sayfasını açtım, tarihi ve saati yazdım. Altına;

"KEŞKE HER HÜCREME YAYILAN SEN OLSAYDIN. ÜZGÜNÜM, ÇOK ÜZGÜNÜM.SENİ SEVİYORUM..."

Yazdım ve çıktım. Salonun ortasında bana bakıyordu. Bavuluma ve sırt çantama bakınca gözlerinin dolduğunu gördüm. Hiç bir şey söylemiyordu. Ağzından tek bir kelimenin çıkmasını bekledim. Sadece bir kelime gerekirdi ona aşkımı itiraf etmek ve sarılmak için... 'GİTME!' deseydi elimdeki her şeyi ve herkesi bırakıp ona her şeyi anlatırdım. Ama demedi. Sadece çekildi. Yoluma devam etmemi istemişti. Oysa tek bir kelime yeterdi o yolu yok etmeye....

Güneş, Ay, KanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin