"Bitmiyor ki istekleriniz," Ayakkabılarımı ayağımdan can çekişir gibi çıkarırken söyleniyordum. "Canım çıktı taşıyana kadar."
"Yalan söyleme be." Chanyeol Minseok ve Luhan'ın siparişlerini yerleştirmek için girdiği mutfaktan kafasını çıkardı. "Hepsini de bana taşıttın. Asıl benim canım çıktı. Tabi gördün kaslı çocuğu..."
"Şunun şurasında beş dakika poşet taşıdın diye ne söyleniyorsun? Bilseydim çağırmazdım."
"Bu konuşma kendini her hafta en iki kez tekrarladığına göre biliyorsun Baekhyun." Kyungsoo burnunun üzerine indirdiği gözlüklerinin üzerinden kısa bir bakış atıp kitabına geri döndü. Tekli koltukta, bacak bacak üzerine atmış gözlüğü ve kel kafası ile kitabını okuyordu. Sadece elinde purosu eksikti.
"Çene çalmaktan başka hayatta işiniz yok yemin ederim, gelin de sofrayı kurmamıza yardım edin bari." Luhan iki eli belinde tam bir anne figürü gibi salonun kapısında dikilirken Chanyeol yanından ışık hızıyla geçerek kendini üçlü koltuğa attı. Dev bacakları ve kolları koltuğu aşıp sallanırken yüzünü buruşturdu.
"Ben o kadar yük taşıdım. Sen sıcak evde poponun üzerinde rahatça otururken ben sizin için can çekişiyordum dışarılarda. Bak Baekhyun burada," Dedi çenesiyle beni gösterirken. "Ona sor."
Luhan'ın karşı çıkmak için açılan dudaklarını gördüğümde yerimde hareketlenerek kendimi Chanyeol'un üzerine attım. "İmkanı yok beni de kaldıramazsınız. Ayrıca ben bu dangalağın aksine iki saattir o ağır şeyleri taşıdım. Sizin yüzünüzden."
"Of... Hep böyle yapıyorsunuz ama." Bezmiş sesi gittikçe azalırken Chanyeol aklına bir şey gelmiş gibi altımda hareketlendi. Bedenim tamamen Chanyeol'un bedeninin üzerinde olduğundan düşmemem için ellerini belime sarmıştı.
"Bu arada," Diye başladı konuşmaya sesinde 'biraz sonra çok feci dayak yiyeceğimin farkındayım ancak yine de söylemeliyim' havası varken. Chanyeol'un kıvranışına uyanan Kyungsoo da bakışlarını kitabından çekerken ben altımdaki devin boynuna sokulmaya çalışıyordum.
"Yemekli yemekli yemek yiyeceğiz ya cumartesi," Birkaç saniyeliğine susup ardından hızlıca cümlesini bitirdi. "BendeeğlenceolsundiyeJongdaeveJonginiçağırdımhiçbirsuçumyok."
"Ne yok?" Yerimde doğrulup dediğinden tek kelime anlamadığımı bakışlarım yoluyla Chanyeol'e anlatmaya çalışırken Kyungsoo etrafında şimşekler çaktırmıyormuş gibi yavaşça ayağa kalktı. "Ne yaptım dedin?"
"Ya- Kyungsoo-ya Jongdae'yi çağırırken Jongin de duydu. Ne yapsaydım, kötü bir insan olup onu görmezlikten mi gelseydim? İyilik yaptım ben burada, insanlığa olan borcumu-"
"Öf bir sus be! Hayatımda ne gereksiz olay oluyorsa hepsi de sizin yüzünüzden oluyor. En gereksizleri de siz ikinizsiniz zaten."
Chanyeol Kyungsoo'dan gelebilecek herhangi bir darbeye karşı sığınma aracı olarak beni görmüş olsa gerek aniden üzerindeki bedenimi daha çok yukarı çekerek bedenimi iyice kendine siper etti. Ancak bunu yaparken baştan sona sürtünen bedenimiz sadece benim aklıma takılmış olacak ki dudağımı ısırıp gözlerimi kapattım.
Aniden kalçama yediğim kitap darbesiyle kafamı kaldırıp şaşkınca Kyungsoo'ya baktım.
"Bana ne vuruyorsun be?!"
"Sen sokmuşsundur bu salağın kafasına fikri, telepati yapıyorsunuzdur siz bana karşı. Varlığınız zarar ya." Kaşlarımı çatıp onaylamadığım bakışlarımı ona yöneltirken sinirle bir eliyle yüzünü sıvazladı. Elindeki kitabıyla Chanyeol'u gösterirken sinirden dişlerini sıkmıştı. "O herif benim olduğum mekana adımını bile atmayacak. Duydun mu beni?" Uzandığımız koltuğu geçmeden önce tehditkâr bakışlarını Chanyeol'e sabitledi. "Seninle de işim bitmedi henüz."
"YA! Ben senden büyü-" Altımdaki bedenin gür başlayan sesi gittikçe kısılırken karşı taraftan aldığı son bir bakışla susup kafasını boynuma saklamaya çalıştı.
"Senin yerine dayağı ben yedim ya..." Hafifçe kafasına vurduğumda gülerek boynuma öpücük kondurdu.
"Çık altımdan." Onu ittirip koltuğun sırt kısmıyla bedeni arasına girmeye çalışıyordum. Chanyeol çabama gülüp yan dönüp kenara kaydı. Elim düşmemesi için beline gidip belini sıkıca kavrarken bu sefer koltukta yanlamasına ve yüz yüze yatmaya başlamıştık.
"Sana da bir haberim var ancak baykuş gibi yapacaksan hiç söylemeyeyim."
"Kötü bir şeyse sonradan öğrenmem aleyhine olur." Dediğimde gülerek burnuma öpücük kondurdu.
"Seçeceğimiz kulüpte DaeHoon da varmış. Başka bir kulüp seçebilirsin istersen." Koltuğun kenarında uzandığından bedenini biraz daha bedenime yaklaştırdı. Kendimi çekebildiğim kadar geri çekip ona küçük bir alan açsam da bunun yetmeyeceğini düşünüp bir ayağımı ayaklarının arasına sokup diğerini üstüne attım.
"Yarın başka kulüplere bakarım o zaman Junmyeon'la."
"İyi o zaman. Ben adımı yazdırıyım o kulübe-"
"Sana ne oluyor?" Tek kaşımı kaldırarak sordum.
"Ne noluyor?"
"Benim olmadığım yerde senin ne işin varmış?" Meraklı bakışları yerini annesine istediği oyuncağı aldırmaya çalışan küçük çocuğa bıraktı.
"Ama sevmiştim onu ben."
"Yarın sevdiklerimin listesini atarım içinden sen seçersin sonra birlikte kayıt oluruz." Elimi yanağına götürerek nazikçe okşadım. "Olur mu"
Dudağını sarkıtıp omuzlarını silktiğinde istemsizce gülümseyerek baş parmağımla öne meyletmiş dudağını sevdim. "Olur mu?"
Dudağındaki parmağımı öpüp belime sarıldı. Yüzünde güzel bir gülümseme oluşurken kimsenin konuştuklarımızı duymasını istemezmiş gibi burunlarımız değecek kadar yaklaştı.
"Jongin'in de Kyungsoo'yla aynı kulüpte olduğunu duydum." Güzel kıkırdaması dudaklarından döküldü. "Öğrenince çıldıracak."
"Senin bildiğini öğrenmemesi için dua et. Erkenden söylemedin diye ayağının altına alır."
Gülerek burnunu burnuma sürttü. "Alsın. Ne olacak? Sen korursun beni." Son dediği sesli gülmeme sebep olduğunda o da güldü. İkimiz de iş fiziksel güce gelince korunanın ben koruyanın o olduğunu biliyorduk ancak sürekli onu koruduğumdan bahsediyordu.
"Superman'in olacağım senin." Yanağını öptüğümde karşılık olarak çeneme bir öpücük bahşetti.
"Biliyor musun? Aralarını birazcık düzeltmekten zarar gelmez." Konu aniden değiştiğinde kaşlarımı çattım.
"Ne var aklında?"
"Sadece bana uy yeter." Yine aklına geleni eline yüzüne bulaştıracağını bilsem de susarak yapacağı şeyi bekledim.
"YAH BAEKHYUN." Sesi beklediğimden daha yüksek çıktığında yüzümü buruşturarak geri çekilmeye çalıştım. "NİYE ÖYLE DİYORSUN? OYSAKİ JONGİN KYUNGSOO HAKKINDA 'ADAM KEL OLDU, AMA HALA GÜZEL' DEMİŞTİ."
Benim Chanyeol'a hangi akılla bunun ikisinin arasını düzelteceğini düşündüğünü sormama gerek kalmadan içeriden Kyungsoo'nun gürlemesi duyuldu.
"LAN O ŞEREFSİZ BANA KEL Mİ DEDİ?!"